"Ben aşkı uzaklarda yükseklerde hep başka yerde aradım. Oysa yanı başımda on beş yaşında yakın arkadaşım daymış."
FİNALE SON 3
Aradan aylar geçmişti. Haziran'ın başlarındalardı. Havalar nihayet güzelleşmişti. Umut Kemal büyümüştü. Beş aylık olmuştu bile. Ne Nehir ne de Yamaç zamanın nasıl geçtiğini anlayamamışlardı. Erdenetlerin ölümü bir yandan, Çukur'da işlerin rayına oturtulması, Umut'la ilgilenmek bir yandan... Ve göz açıp kapayıncaya kadar aradan aylar geçmişti.
Nehir de Yamaç da ayrı ayrı yorulmuşlardı. İşte bu yüzden bir hafta sonu için Umut'u Azer ve Karaca'ya bırakıp kendileri için küçük bir kaçamak hazırlamışlardı. İlk defa Umut'tan ayrı kalacaklardı. İkisi için de zordu ama Yamaç Nehir'i ikna edip oğlunu bıraktırabilmişti.
Cumartesi sabahtan oğullarını Azer'le Karaca'ya bıraktıktan sonra rotalarını Şuayipli'ye çevirmişlerdi. Yol neredeyse 2 saat sürmüştü trafik yüzünden. Ki bu yolculukta da Yamaç Nehir'i sinir etmenin bir yolunu bulmuştu. Nehir'in playlist'inden çaldıkları şarkılara eşlik ede ede gitmişlerdi bütün yolu ve nihayet Son Arzum çalmaya başlayınca Yamaç gülerek "Söylesene." demişti. Nehir de inatla "Söylemem. Ölsem de söylemem Yamaç, tamam mı?" dedi. Adam da gülüp "Kız ağzından yel alsın bak yedirtirim bu sözleri sana bir gün." dedi. "Ölsem de söylememmiş, artiz."
Uzun ve yorucu süren yolculuk böyle hafif tripli, bol müzikli geçip gitmişti. Ama geldiklerine değmişti. Denize nazır küçük bir motelde yer ayırtmıştı Yamaç. Yerleştikten sonra Nehir hemen bikinisini giymiş ve aynada kendine bakıyordu.
Lavabodan çıkan sevgilisini öyle görünce yutkundu ve "Bir tanem? Hazır mısın sen?" dedi. Nehir somurtarak ayndan Yamaç'ın yansımasına baktı ve göbeğinin alt kısmını tutup "Hala şu hamilelik kilolarını veremedim Yamaç." dedi. "Çok çirkin duruyor bikinide. Mayo getirmeliydim."
Nehir oflayıp arkasını dönecekken Yamaç ona sinsice yaklaşıp hemen onu belinden yakalamış ve çenesini omzuna koyarak ikisini de aynaya döndürmüştü. Kadın da ellerini Yamaç'ın elleri üstüne koyunca Yamaç yavaşça onun göbeğini okşadı. "Bir daha kendine çirkin dersen seni... seni ısırırım." Nehir bu tehdite güldü dayanamayarak. "Isırır mısın?"
Yamaç ciddiyetle başını salladı. "Vallaha ısırırım." dedi ve utanmadan kadının çıplak omzuna dişlerini geçirdi. Nazik olmaya çalıştıysa da Nehir'in canı acımıştı biraz. Omzunu ondan kurtardı ve "Ay bu da deli mi ne?" dedi. Yamaç aynadan ona bakıp "Deliyim tabi ki de kızım. Ağır deliyim hem de. Ama sen benden de delisin." dedi ciddi bir şekilde. "Şu güzelliğe nasıl çirkin dersin ya?"
Nehir gözlerini devirip "Çirkin ama." deyince Yamaç bu sefer ağzını açıp boynuna eğildi. Nehir zor kurtulmuştu. Gülüp "Yamaç delirme." dedi. Yamaç onu bileğinden yakalayıp kendine çekti ve belini daha sıkı tutup "Sen beni dinlemiyor musun Nehir? Seni ısırırım diyorum, hala kendine çirkin diyorsun. Ağır deliyim diyorum, delirme diyorsun. Bu ilişki böyle yürümez yalnız." dedi gülerek.
Nehir de güldü ve yanağını okşarken "Ne bileyim be Yamaç. Eski vücudumu özledim." dedi. Yamaç yanağını onun parmaklarına ittirirken "Ve geri alacaksın da. Efsun'la her dakika yoga yapıyorsunuz." dedi. Nehir gülümseyip "Siz de Salih Bey'le izliyorsunuz, sanki farkında değiliz." dedi eğlenerek. Yamaç "Ama bak göz hakkı denilen bir şey var." dedi gülerek, kendini savunmaya çalışarak.
Nehir "He he göz hakkı." derken Yamaç ona daha sıkı sarılıp fısıldadı. "İnsan, oğlu hiçbir gece uyumadığı için sevgilisiyle uzun bir süre sevişemeyince Nehir Hanım, alabildiği her dakikadan nasiplenmeye çalışıyor işte. Bana da yazık." Nehir gülümserken gözleri, Yamaç'ın pembe dudaklarına inmişti. "Kıyamam." dedi sessizce. Yamaç başını sallayıp Nehir'e yüzünü yaklaştırırken "O oğlun olacak piç kıyıyor ama." dedi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çalınan Dans
FanfictionYamaç sızlanıp "Nehiiiiiiiiiir." dedi. Nehir kulağını tutup "Bağırmasana be!" dedi. "Gene ne oldu?" Yamaç gözlerini tam açamayarak "Nehir ben bugün mezun oldum." dedi sarhoş sesiyle. Nehir başını sallayıp "Biliyorum salak, o yüzden çıktık ölene kada...