1.6 // Yüzsüz Yürek

314 22 25
                                    

"Uykulu gözlerle döndüm rüyamdan, sana sarı laleler aldım çiçek pazarından."




"Ho ho ho, Yamaçım."

Yamaç gelen abisine bakıp gülümsedi hafifçe. Salih'in yüzünde kardeşi uyandığı için mutlu bir ifade vardı elbette ama gözlerindeki boşluğu görebiliyordu Yamaç. Ruhunun bir parçası kaybolmuş gibiydi Saadet'i kurtardıklarından beri.

Salih içeri girip Yamaç'ın yanında oturdu. "Nasılsın Yamaçım?" dedi. "Korkuttun beni." Selim kaşlarını kaldırıp eğlenerek "Ne sebepten ötürü?" deyince Salih ona bakıp güldü. "Al aman tamam, en çok senin kardeşin." dedi. Üç kardeş eğlenirken Yamaç "Mahallede her şey iyi değil mi?" dedi. Salih iç geçirip "İyi Yamaçım. İnsanlar eski düzenlerine geri dönüyor yavaş yavaş." dedi. "Ama sen dert etme bunları şimdi. Hallediyoruz biz."

Yamaç başını salladı ve uyandığından beri sormak istediği soruya getirdi konuyu. "Ya ben herkesi gördüm de... Nehir nerede?" Selim ve Salih bakıştıktan sonra Salih omzunu silkip "Sen vurulduğunda o da bizimle geldi, haber verdik ama senin uyanmanın telaşında falan gözden kaçırmışız herhalde, gitmişti." dedi. Selim kardeşine katılan bir ses çıkarıp "Neden gitti harbiden ya. Sen uyandığında çok sevinmişti." dedi.

Yamaç gözlerini kaçırıp "Ben... Yani biz... kavga ettik de." dedi. "O şimdi salak salak onu kovacağımı düşünüp kendisi gitmiştir." Salih kaşlarını kaldırdı. "Kavga?" Selim başını yana eğdi. "Siz?" Ardından aynı anda ikisi "Emin misin?" dedi. Yamaç oflayıp "Ettik işte, saçma bir sebepti, yapmamalıydım, olayı büyüttüm gereğinden." dedi. "Affeder değil mi?" Selim "Ne için kavga ettiniz bilemem Yamaç ama o seni affeder." dedi. Salih de ona katıldı. "Affeder."

***

Sena Yamaç'a çok kızmıştı yaptığından dolayı. Vurulmuş haliyle mahalleye inip bir de kavga ayırıp kendini yormuştu. Zaten Nehir'le kavga edip kızı kötü hissettirdiği için ve bir de utanmadan gene aynı rüyayı gördüğü için kendine kızan Yamaç, tüm hırsını sinirini mahalleden ve abilerinden çıkarmıştı.

Şimdi de yatağında yatarken Sena da gelip göğsüne başını koymuş, yanına yatmıştı. Yamaç ona sarılıp gene uyumamaya çalışırken suçluluk içini kemiriyordu. Uyumak istemiyordu uyandığından beri. Gene aynı rüyayı görmekten korkuyordu. Zaten bu sevdadan vazgeçmesi yıllarını almıştı, bir daha başlamayacaktı bu saçmalık. Hele Yamaç evliyken? Asla. Hayır. Yok öyle bir şey.

Yamaç uyumamak için direnip Sena'nın omzunu okşarken Sena burnunu çekip birden "Yamaç... Ben artık senden bir şey saklamak istemiyorum." dedi. Yamaç içinden küfretti. Bitmemiş miydi tüm yalanlar, daha ne vardı? Yamaç çok bıkmış gibi duyulmamayı dileyerek "Ne oldu?" dedi. Sena Yamaç'ın göğsüne koyduğu eline bakıp anlatmaya başladı neler olduğunu.

Emrah'ın onu nasıl zehirleyip manipüle ettiğini, o tımarhaneden nasıl gittiklerini, günler sonra Emrah bir daha onu bıraktığı eve gelmeyince Deren'i arayışını, olanları Nehir'den öğrenmesini ve ona söz verdirmesini, ve Emrah'ın onu almasından haftalar sonra bir gece kasıklarında feci ağrılarla uyanıp hastanede bebeğini düşürdüğünü öğrenmesini, haftalarca depresyonundan çıkamayıp her şey için Yamaç'ı suçladığı dönemi... Her şeyi anlattı kadın.

Yamaç Sena anlatırken sessizce durmuş, dinlemişti sadece. İçinde kopan fırtınaların hepsi tek bir göz yaşı olup düşmüştü gözünden. Sena anlattıklarını bitirip bir tepki için Yamaç'ı beklerken Yamaç birkaç kere konuşmayı denemişti. Cidden denemişti ama ne kalbi, ne de beyni ne yapacağını bilmiyordu. Ruhu ise karman çormandı. Yamaç hiçbir şey bilmiyordu. Aslında hayır, tek bir şey biliyordu : Bunların hepsi onun suçuydu. En başında Sena istediğinde onunla boşanmalıydı. Onu kendine bağlamamalıydı. Belki Sena daha mutlu olurdu, hayır, Sena kesinlikle daha mutlu olurdu.

Çalınan DansHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin