3.1 // Yeğen

336 20 12
                                    

"Yüzümü güldürdün, başımı döndürdün. Acımı dindirdin, yolumdan çevirdin."




Salih öz güvenle izlemeye başladığı videonun sonunda yerde acıdan kıvranıyor ve bağıra bağıra ağlıyordu. Yamaç babasını öldürmüştü. Yamaç babasını öldürmek zorunda kalmıştı. O Yücel ailesine yaptıkları yetmemiş gibi, canlarını almamış gibi, akıllarını da almıştı. Yamaç böyle bir acıya nasıl katlanmıştı, böyle bir yükü nasıl taşıyordu kim bilir?

Salih zar zor yerden kalkıp ağzını tutarak lavaboya koştu ve içinde ne varsa ne yoksa kustu. Nefes nefese klozetin başında dururken beynine keskin bir acı girmişti. Şakağını tutup inledi acıyla ve yere oturdu. Kolunu zar zor kaldırıp sifonu çekti ve uzanıp havluyla ağzını sildi tiksinerek. Zar zor ayaklandıktan sonra salona gelip dağılmış eşyalara, kırılmış televizyona, saçılmış pillere baktı.

Bir an ne yapacağını şaşırdı. Nereye gidecekti? Bu bilgiyle nasıl yaşayacaktı? Gözleri dolmadan Yamaç'a nasıl bakacaktı? Salih durdu. İntikamını nasıl alacaktı? Babasının katili Yamaç'tı. Bunu düşünmesiyle adamın boğazı yine kurumuştu. Yamaç'la konuşmalıydı, konuşması lazımdı, şarttı.

Salih telefonunu eline alınca Simay'dan gelen mesajları gördü.

Simay : İyi akşamlar Salih. Dün gece çok güzeldi <3

Simay : Kedim seni sevdi bu arada, ki gariptir, normalde yeni biri gelince saklanır

Salih o an aklında olan onca şey, yüreğindeki onca acıya rağmen Simay'ın ona kedisiyle attığı fotoğrafa gülümseyebilmişti. Mesajlardan çıkıp Simay'ı aradı. Kadın kısa bir süre sonra açmıştı. "Gördün mü fotoğrafı? Zar zor çektim, çok huysuzdu bugün." Salih, kadının güleç sesini duymasıyla gözlerini kapattı huzurla. "Çok güzelsiniz." dedi. "Simay... Müsait misin? Sana gelsem... olur mu?"

Kadın öbür taraftan kaşlarını çatıp "Sesin kötü geliyor, iyi misin sen?" dedi endişeyle. Salih yerdeki pili yavaşça tekmeleyip dudaklarını büzdü. "D-Değilim. Sana gelsem olur mu?" Simay hemen "Olur tabi Salih, olmaz mı?" dedi. "Gel ben evdeyim." Salih ihtiyacı olan cevabı alınca başını salladı. "Tamam geliyorum."

Salih yarım saat sonra Medet'i zar zor atlatıp Simay'ın evine ulaşmıştı. Kadının kapısını yavaşça çalarken bir an bu yaptığının ne kadar doğru olduğunu düşündü. Daha yeni tanışmışlardı. Kadını acısıyla, dertleriyle sık boğaz etmek istemiyordu. Zamanında Saadet'e içini açıp, dertlerini anlattığında Adam geri dönüp gidecekken kapı açılmıştı. Efsun uzanıp parmakları ucunda yükseldi ve kollarını Salih'in boynuna sardı. "Canım, iyi misin sen? Sesin çok kötüydü, çok endişelendim."

Salih anında gitmekten vazgeçip kollarını Efsun'un beline sardı sıkıca. Burnunu kadının omzuyla boynunun kesiştiği yere gömerken "Simay..." diye sızlandı. "Kardeşim, benim kardeşim babam... babamı... benim kardeşim, babamın oğlu..." Salih yıkılmak üzereyken Efsun onun saçlarını okşayıp şakağını öptü. "Salih canım? Ne oldu? Yamaç'ın başına bir şey mi geldi?" Aslında o gayet anlamıştı Salih'in neden bu halde olduğunu. Öğrenmişti Yamaç'ın yaptığı şeyi. Efsun'un Yamaç'a yaptırdığı şeyi...

Efsun kibar bir şekilde adamı içeri alıp kapıyı kapattı ve ayaklarına dolanan Apollon'u ezmemeye çalışarak Salih'i odasına soktu. Adam hala sızlanıp Yamaç'ı ve babasını sayıklarken Efsun üstünden ceketini ve yeleğini çıkarttı. Ardından adamı yatağına oturttup ayakkabılarını da çıkarttı ve kendi terliklerini çıkartıp Salih'in yanına oturdu.

Salih'in yanağını öpüp "Gel canım." dedi ve sırtını yatak başlığına verdi. Salih'i de yavaşça kollarına aldı. Adam kedi gibi başını kadının gerdanına yerleştirip burnunu çeke çeke ağlarken Efsun adamın saçlarını okşadı çaresizce. Ama hiçbir etkisi olmuyordu; adamın acısı, ağlaması devam ediyordu. Efsun o an ilk defa ellerindeki büyünün Salih'te işe yaramasını istedi. Doğuştan gelen bu yeteneğine ilk defa bu kadar muhtaç olmuştu.

Çalınan DansHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin