2.4 // Ruhlarımızın Ezgisi

303 19 9
                                    

"Ben senin gözlerindeki gizemli bakışlarına tutuldum. Sen benim düşlerimdeki son hayalim son umudumsun."




Yamaç sabaha karşı uyandığında bir kaldırımın üstündeydi. Başının arkasını tutunca eline gelen kanla küfretti. O kadın muhtemelen o fark etmeden birilerine haber vermişti. Yamaç yalpalayarak ayaklandıktan sonra arabasını park ettiği yeri aradı. Arabasına ulaştığında gemen bindi ve sürmeye başladı.

Orman yolundan ilerlerken radyoyu açtığında Son Arzum çalmaya başlamıştı. Yamaç radyoya bakıp "Sen de benim sınavımsın değil mi Nehir?" dedi ve sesi sonuna kadar açtı. Şarkıya eşlik ederken onu takip etmeye başlayan arabaları fark etmişti. Küfredip silahını hazırladı ve tetiğe geçti.

Arabalar ona yarın yokmuş gibi saldırırken Yamaç da karşılık vermeye çalışsa bile o eski bir arabadaki tek bir kişiydi, onlarsa birkaç hızlı araba içinde bir grup adamdı. Yamaç şarkıyı dinleyip saldırmaya çalışırken aniden önüne geçip kıran bir araba yüzünden orman yolundan çıkıp küçük tepeden düşmüştü. Direksiyona hızla vurduğu alnı kanayıp görüşünü kırmızılaştırırken Nilüfer hala şarkısını söylüyordu. Yamaç gülümsedi. En azından ölürken yanında Nehir'den bir anı olacaktı.

***

Cumali kapısında bulduğu kardeşini nazikçe koltuğa yatırırken Yamaç'ın telefonu çaldı son yarım saatte birkaç kere olduğu gibi. Cumali oflayıp "Bebe bu ne ya. Ne aşkmış, ara ara bitmedi." dedi ve telefonu yine meşgule attı. Telefon bir dakika geçmeden yine çalınca Cumali küfredip zar zor telefonu açtı ve "Nehir iki saniye daha bekleyemiyor musun?" dedi. Telefonun ucundan bir kadın konuştu. "Cumali Abi? Sen hapiste değil miydin?Yamaç nerede?"

Cumali kardeşine bakıp "Evimde." deyince Nehir "Tamam konum at geliyorum." dedi. Adam agresif bir şekilde "Bilmiyorum ben konum falan atmayı. Adres var çok istiyorsan gelmeyi." dedi. Nehir gözlerini devirip "Sana öğretmiştim ama ya. Tamam söyle, hadi." dedi.

Cumali adresi verdikten sonra telefonu kapattı. Nehir de yaklaşık yarım saat sonra gelmişti. Cumali kapıyı açınca Nehir hemen içeri geçip "Yamaç nerede?" dedi. Cumali salonu işaret edince kadın içeri girdi. Ama Yamaç'ı o halde görünce durup boğazına takılan nefesini vermeye çalıştı.

Elini göğsüne koyup "Ne oldu ona?" dedi telaşla ve yanına gitti. Cumali "Kapıma böyle bırakmışlardı." dedi. Nehir iç güdüsel olarak Yamaç'ın alnına elinin tersini koyup ateşine baktı ve vücudunu inceledi. "İyi mi şu an? Doktora falan götürdün mü?" Cumali kaşlarını çatıp "Doktora gerek yok. Ben hallettim." dedi. "Bir şey olmaz bebeye." Nehir kaşlarını çatıp "Bir şey olmaz mı?" dedi. "Ya Cumali Abi insan biraz değişir ya, doktora gitmesi lazım bunun."

Cumali konuyu değiştirmek için etrafa bakınıp "Ya sen böyle geldin ama ben polis tarafından falan aranıyorum. Gitsen mi?" dedi. "Hadi bak bebe de iyi, gördün." Nehir başını kesin bir şekilde iki yana salladı. "Hayatta olmaz. Kalıyorum." Cumali itiraz edecek olsa da Nehir "Oda var mı? Yoksa salonda da yatarım sorun değil." dedi.

Cumali homurdanıp "Oda var, kal orada. Ben uyumuyorum zaten." dedi. Nehir omuzlarını düşürüp "Uyuman lazım, biliyorsun değil mi?" dedi. "Ayrıca senin çıktığından Damla'nın haberi var mı? O da çok endişelenmiştir şimdi. Selim'le Salih'in de haberi var mı?" Cumali sinirle "O Vartolu'nun adını ağzına alma benim yanımda Nehir." deyince kadın gözlerini kırpıştırdı. "Ha gene Vartolu olmuş o, ne oldu? Anlat."

Cumali homurdanıp "Ben kaçacakken müdüre haber vermiş, yakalandım." dedi. "Bana ihanet etti. Bunun affı olmaz." Nehir düşünceli bir şekilde "Seninle olan ilişkisinin pamuk ipliğinde olduğunu biliyor, çok önemli bir sonucu olmasa yapmazdı." dedi. "Neyse ne, karının haberi var mı?" Cumali dudaklarını büzüp sessizce "Yok." deyince Nehir onun koluna vurdu. "Hemen ara ve haber ver o zaman."

Çalınan DansHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin