3.8 // Kral ve Veliahtı

271 22 51
                                    

"Tepede beyaz bir saray. Sarayda soytarı bir kral. Kara haber onun işi, sıra kimde?"




Efsun sabah uyandığında yatağında mutlu bir şekilde gerinip yorganının içinde yuvarlandı. Salih'in mutfaktan şarkı söyleyen sesini duyunca sırıttı ve yorganı üstünden attı. Uzanıp yerden adamın gömleğini aldı ve sırtına geçirip iki düğmeyi ilikledikten sonra yalın ayak mutfağa gitti. Altında sadece eşofmanıyla kahvaltı kahvaltı hazırlayan sevgilisine bakıp koşarak arkadan adamın beline sarıldı. Yanağını kürek kemiklerinin arasına yaslayıp gözlerini kapattı huzurla.

Adam gülüp "Dur kız menemeni yaktıracaksın bana." dedi. "O bir tek Atama yakışıyor, kız dur." Efsun gülümseyerek Salih'in ocağın altını kapatışını izledi. Adam nihayet ona dönüp sarılınca "Günaydın." dedi mahmur sesiyle kadın. Salih onun saçlarını omzunun ardına atarken gülümseyip "Günaydın mahım." dedi. "Çok uyudun ama, biraz daha kalkmasaydın gelip kendim uyandıracaktım."

Efsun gülümserken uzaktan birisi ona seslenmişti. Kadın duymamış gibi yaparken ses bir daha duyulmuştu. Efsun gözlerini kapatıp Salih'in göğsüne yaslanırken adam "Sana sesleniyorlar." dedi. Efsun somurtup "İstemiyorum Salih, bırak burada kalayım." diye sızlandı. Adam onu kendinden ayırıp hafifçe sarstı. "Uyanman lazım Efsun lütfen. Efsun hadi ama. Efsun!"

Kadın nefes nefese yatağında sıçrayarak uyandığında yanı başında karnını tutan Nehir'i gördü. Endişeyle "Ne oldu?" derken kadın "Çok ağır sancım var Efsun, hast-hastaneye gitmemiz lazım." dedi. "Yalnız gidemem, ne olur benimle gel." Efsun başını sallayıp "Elbette tamam dur, giyinip geliyorum hemen." dedi ve yataktan çıktı. Hızlıca giyindikten sonra Nehir'in elini tutup kadına destek ola ola onu evden çıkardı ve henüz doğmaya başlayan günde arabayı sürdü en yakın hastaneye. Acilde Nehir muayene olurken Efsun pijamasının üstüne geçirdiği kabanıyla bir ileri bir geri ilerliyordu. Nehir'i beklerken aklı gördüğü rüyayla dün geceye gitmişti.

Uzun soluklu ve nefessiz öpüşmelerinin bir yerinde Salih'in elleri kadının kalçasına kadar inmiş ve onun bu hareketiyle hafifçe zıplayıp bacaklarını adamın beline sarmıştı. Salih dönüp onu mutfak tezgahına oturttuktan sonra elleri belinden bacaklarını bulmuştu. Kadın adamın her dokunuşunda titreyip ağzının içine inlerken Salih de bu etkisinden memnun işini yapmaya devam ediyordu. Bazen Efsun'un boynuna iniyor, izler bırakıyor, Efsun'a da izin veriyordu.

Bu küçük ön sevişmeleri mutfağa birinin "Bana gelin küçük halka tatlılarım!" diyerek dalmasıyla bölünmüştü. Salih hemen Nehir'in bağırıp "Çok özür dilerim görmedim!" demesini tanıyıp "Siktir." demiş ve Efsun'dan ayrılıp elinin tersiyle ağzını silmişti. "Siktir siktir siktir." diye sayıklarken üstünü düzeltiyordu. Efsun tezgahtan ona bakıp "Gideceksin." dedi. "Yine gideceksin değil mi?" Salih ona bakıp "Efsun anlamıyorsun, ben bunu en başında yapmamalıydım." dedi. "Eğer ağlamasaydın dayanırdım da. Of o kadar aylık irade boşa gitti resmen. Efsun bu bir daha olamaz. Olduğu için de özür dilerim ben kendi adıma. Ama bir daha olmayacak. Söz."

Ve bu Salih'in çekip gitmeden ona söylediği son sözlerdi.

Salih mutfaktan çıkınca Nehir'le karşılaşmıştı. Mutfakta öpüşen bir çifti bastığı için utancından geberen Nehir, karşısında Salih'i görünce kaşlarını çatıp "Sen..." deyip sertçe adamın koluna vurmaya başladı. "Ya tamam Efsun'a bayılmıyoruz ama kadın düğünde ya! Ya seni görseydi? Düşüncesiz herif! Siz Koçovalılar Yamaç'ım hariç hep aynısınız!"

Salih kendini koruyup dudaklarında kalan ruju aynı anda silmeye çalışıyordu. Kendini açıklama fırsatı bulamadan Efsun da üstünü başını düzeltip mutfaktan çıkmış ve ikiliyi görmüştü. Nehir karşısındaki çifte ağzı şaşkınlıktan aralanmış bir şekilde onlara baktı bir süre. "Ama..." deyip kalakalmıştı. Salih telaşla onun kollarını tutup "Nehir, canımın canı bak bana." dedi kadını hafifçe sarsarken. "Yamaç'a ya da başka birine anlatamazsın canım tamam mı? Lütfen? Hiçbir anlamı yoktu bunun. Lütfen." Nehir başını sallarken "Siz... ama... birlikte miydiniz bizden mi sakladınız?" deyince Efsun kesin bir dille "Hayır. Birlikte değiliz." dedi. "Salih'in dediği gibi, hiçbir anlamı yoktu."

Çalınan DansHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin