4.0 // Ortaklık

254 20 56
                                    

"Günahını boynuma, seni koynuma alıp bu gece İstanbul'u aşka boğasım var"




Yamaç elleri ceplerinde yalıda gezinip Cengiz'in ona yapacak iş vermesini beklerken merdivenler cıvıldayarak bir genç kız iniyordu. Yamaç ona bakınca İtil ona el salladı. "Yamaç! Nihayet buldum seni." Yamaç ellerini ceplerinden çıkartıp "Bir sorun mu var İtil Hanım?" dedi. Kız onun koluna vurup "Hanım demesene be. Dedemler yok ortalıkta." dedi. "Neyse. Ben sana bunu vermek istemiştim."

Kızın ona uzattığı iki davetiyeye baktı garipçe. "Nedir bunlar?" İtil gülümseyerek "Bir hafta sonra 18 yaşıma giriyorum. Doğrum günü balom için." dedi. "Sen ve şu meşhur abin de davetli. Hani yanında kalan tek abin olan. Adı neydi? Sa..." Yamaç onu tamamlayıp "Salih, evet. Da neden davetliyiz?" dedi. İtil omzunu silkti. "Meraklı bir kızım diyelim Yamaç. Yani seni zaten davet edecektim de sonra dedim ki tek taşla iki kuş olsun, şu abinle de bir tanışalım. Olmaz mı?"

Yamaç cevap veremeden kapı açılmıştı. İkili, içeriye giren kadının kabanını çıkartıp görevliye bırakmasını izlerken Yamaç'ın kaşları iyice çatılmıştı. Efsun ilerlerken ikiliyi görmesiyle başını yana eğdi. "Günaydın İtilciğim." İtil de ona ilerleyip kısaca sarıldıktan sonra "Hoş geldin Efsun Abla." dedi. "Geleceğini bilmiyordum." Efsun omzunu silkti kibar gülümsemesini silmeden. "Annen brunch'a çağırdı. Kabul etmemek olmazdı değil mi Vera Erdenet'in davetini?"

İtil başını salladı. "Tamam o zaman. Şey unutmadan, bu da senin davetiyen." Efsun zarfı alırken "18 oluyorsun değil mi? En güzel yaşların." dedi sevinerek. İtil omzunu silkip "Şu evden kurtulayım da Efsun Abla, başka bir şey istemiyorum." dedi. "Neyse sen geç istersen, annem balkona hazırlıyordu. Ben de Yamaç'la konuşup geliyorum."

Efsun Yamaç'a samimiyetsiz bir gülüş sunup ardından onu geçerek giderken Yamaç hala ardından nefretle bakıyordu. Nehir'iyle bebeğini bu kadına emanet etmek zorunda kalışını aşamıyordu hala. İtil Yamaç'ın yüz ifadesini incelerken "Tanışıyor musunuz siz?" dedi. Yamaç başını salladı. "Evet. Bana babamı öldürttü sonra abimi kendine aşık etti, şimdiyse karımla çocuğum onun evinde kalıyor çünkü güvenecek başka kimsem kalmadı."

İtil ani bilgi boşaltımıyla afallasa da kendini toparladı. "Vay be. Efsun Ablama bak sen. Neyse, abini kendine aşık mı etti? Hangisini?" Yamaç nihayet ona bakıp "Neden ilgileniyorsun ki?" dedi. İtil omzunu silkti. "Tanımak istiyorum sizi Yamaç. Hayatımda giden en heyecanlı şey sizin aile olabilir şu an. Ve ben Erdenet ailesindenim. Sen düşün." dedi. "Neyse ne ya. Hangi abin? Salih mi? Salih değil mi? Harika! O zaman sen sadece bir davetiyeyi al, Efsun Ablamın kavalyesi olarak gelir o da."

***

Nehir'i Yamaç on dakika önce almaya gelmişti. Efsun ise hala salonunda, kucağında kedisiyle oturuyordu. Ya Salih Yamaç'ın isteğine rağmen onunla gitmek istemediyse şu baloya? Evet, Yamaç abisinden Efsun'la gitmesini istemişti çünkü İtil ve ailesinde potansiyel bir ortaklık görüyordu ve kızı hoş tutmaya çalışıyordu ama Salih gene de neden istemediği bir kadınla gitmeyi kabul etsindi ki?

Kadın bunları düşünürken kapısı çalınmıştı. Efsun kucağındaki kedisinin başını öpüp onu koltuğa koyduktan sonra eteğindeki tüyleri temizleyip kalktı. Kolunda kabanı, elinde çantasıyla kapıyı açınca Salih'i gördü. Simsiyah giydiği takımında göze batan tek şey kırmızı kravatı ve mendiliydi. Saçlarını yeni kestirip limonla yapıştırmaktansa sadece taramış gibiydi. O kadar yakışıklıydı ki o an, Efsun nefesinin kesildiğini hissedebiliyordu.

Ama nefesi kesilen sadece o değildi. Salih, Akın'la konuştuktan sonra kendine bir şans vermeyi denemişti. Kendini affetmeyi deneyecekti, Efsun'u sevmek zor değildi asla, sorun cidden kendisindeydi. O yüzden kabul etmişti Yamaç'ı hemen. Normalde olsa Efsun'dan köşe bucak kaçardı. Ama şimdi öyle olmayacaktı. İstiyorsa, seviyorsa yapacaktı istediğini. Ve o Efsun'la olmak istiyordu, Efsun'u seviyordu. Yaşanan onca acıya rağmen, yarası da Efsun, merhemi de Efsun'du.

Çalınan DansHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin