0.7 // Tuzak

363 17 16
                                    

"Nereye gidersen git, yalnız olmadığını bil. Ben sadece bir telefon uzaktayım."




Karaca ağlamadan duramıyordu. Kendini daha önce hiç bu kadar aşağılanmış ve mutsuz hissetmemişti ömründe. Üstündeki pikeye daha da sarınıp o an nefret ettiği bedenini saklamaya çalıştı. Neden güvenmişti, neden gelmişti ki buraya? Belki de sever sanmıştı. Nihayet birisi başkasını değil, onu seçti sanmıştı. Ki öyle bir şey yoktu. Karaca kimdi ki biri onu sevsin? Annesi bile sevmiyordu onu, Celasun mu sevecekti?

Karaca ağlarken telefonununa uzandı ve o an güvenebileceği tek kişiyi aradı. Nehir ikinci çalışınca açmıştı. "Karacam, ne oldu kuzum, iyi misin?" Karaca hıçkırınca Nehir eğlence modundan çıkıp "Karacam?" dedi. "İyi misin? Ne oldu?" Karaca ağlamalarının arasında "Beni alır mısın lütfen Nehir?" dedi. Nehir başını sallayıp "Tamam. Tamam kuzum. Neredesin, konum at bana." dedi. Karaca başını sallayıp konumu attı ve burnunu çekti.

Nehir on beş dakikaya gelmişti. Zaten açık olan kapıdan girince pikenin altında hala içi dışına çıka çıka ağlayan Karaca'yı buldu. Yavaş adımlarla ona gidip "Karaca?" dedi ve omzuna dokundu. Karaca başını yavaşça çıkartıp akan makyajıyla bezeli yüzünü gösterdi. Nehir onun kızaran gözlerini görünce "Ah canım benim. Ne oldu burada böyle?" dedi ve ona sarıldı. Karaca pikesini bırakmadan başını Nehir'in göğsüne yasladı ve ağlamaya başladı cevap vermek yerine.

Nehir onun sırtını sıvazlayıp saçlarını okşadı şefkatle. Karaca yavaşça rahatlayıp konuşabilecek hale gelince "Ben... Ben birini sevdim Nehir. O da beni sevsin istedim. Ve sevdi sandım. O... O beni buraya çağırdı ve biz şey..." derken gene ağlamaya başlamıştı. Nehir gene ona sarıldı. Karaca demese bile anlamıştı ne olacağını. Karaca'nın buraya neden geldiğini. Yerden kızın ceketine uzanıp aldı ve Karaca'nın omuzlarına sardı.

Karaca ceketine tutunup "Ben ona güvenmiştim." dedi. Nehir onun yanağını okşayıp saçlarını düzeltti nazikçe ve "Ne yaptı canım?" dedi. Karaca burnunu çekti. "Gelmedi bile." dedi hıçkırarak. "A-Ama başkası geldi." Büyük bir korku Nehir'in yüreğini kaplamıştı. Zannettiği şeyin olmamasını umarken Karaca'ya daha sıkı sarıldı istemsizce. Karaca boğuk sesiyle "A-Arkadaşı geldi. Ve benim fotoğraflarımı-" derken yine ağlamaya başlamıştı. Ama neyse ki Nehir anlamıştı anlayacağını. Zannettiği kadar korkunç olmasa da korkunçtu hala bu olanlar.

Nehir, Karaca'yı kendinden ayırıp ona gülümsemeye çalıştı ve "Canım. Şimdi sakin ol ve benim nefeslerime uyum sağla lütfen tamam mı?" dedi. Karaca, Nehir'le birlikte gözlerini onunkilerden ayırmadan nefes alıp verdi. Karaca ağlamayı kesip düzgün nefes almaya başlayınca Nehir yerden giysileri toparlayıp "Sen şimdi giyin, ben dışarıda bekliyorum tamam mı?" dedi ve kızın yanağını okşadı gene. Karaca başını salladı.

Nehir çıkar çıkmaz telefonunu çıkardı ve rehberden Yamaç'ı buldu. Tam arayacakken durdu. Karaca'ya sormalı mıydı önce? Karaca'ya sormalıydı. Hem Yamaç'ın başında onca dert varken bir de cinnet geçirmesi işten olmazdı. Bu sorunu Yamaç için Nehir çözebilirdi. Evet, arkadaşı için en azından bunu yapabilirdi. Arkadaşı ve Karaca için.

Karaca kotu ve tişörtüyle odadan çıktığında yüzünü olabildiğince yıkamış ve makyajını da çıkarmıştı. Saçlarını yüzünden çekip kulağının arkasına sıkıştırdı ve Nehir'e baktı. Nehir telefonunu cebine geri koyup kollarını açtı. Karaca yine ona sarılmıştı. Şu an ihtiyacı olan şey dostane bir temastı, Nehir bunu biliyordu. Onun saçlarını okşayıp "Canım... Bunu amcana anlatmamı ist-" derken Karaca başını çekip "Hayır Nehir lütfen." dedi. "O-Ona zarar vermelerini istemiyorum. Hem... benim de evden kaçtığımı öğrenirlerse olay çıkar. Gerek yok. Ben... kaçmamalı, ona güvenmemeliydim en başında. Benim su-"

Çalınan DansHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin