2.2 // Nehir'in Yamaç'ı

384 24 27
                                    

"Ellerin bana dokunmazsa kim bilir benim yandığımı?"




Efsun kulaklıkları takılı bir şekilde aklını babaannesinin acımasız eleştirilerinden almaya çalışıp kitabını okurken babaannesinin silik bağırışını duymuştu. Kaşlarını çatıp kulaklığının tekini çıkardı ve kitabını bıraktı. Babaannesi ismini bağırıyordu. Efsun yatağından fırlayıp silahını aldı ve emniyetini açtı. Evinden omzunu tutup koşarak çıkan adamı görünce peşine düşüp "Dur!" diye bağırdı. "Dur dedim sana!"

Efsun bahçeye çıkınca havaya birkaç el sıksa bile adam durmamıştı. Efsun titreyen elleriyle tuttuğu silahını ona doğrultup kendini tetiğe basmak için zorlarken yapamadığını fark etti. Adam çoktan kaçmıştı ama Efsun hala neden onu öldüremediğini düşünüyordu. Dizlerinin üstüne düşüp silahı yere attı. Ellerine baktı. Babaannesi haklıydı. Annesinin ellerine sahipti. Bir şifacının ellerine sahipken birini öldüremiyordunuz.

Efsun soluklanıp kendine gelmeye çalışırken Orhan koşarak yanına gelmişti. "Hanımefendi? İyi misiniz?" Efsun ona bakıp başını salladı. "Kaçtı mı? Düşündüğüm kişiydi değil mi?" Orhan başını salladı ve kadının kalkmasına yardım etti. "Yamaç Koçovalı." Efsun titrekçe nefesini verip "Yücel'den sonra sıra bana gelmiş demek ki." dedi ve üstünü düzeltti. "Senin kaşına ne oldu?"

Orhan sağ kaşına dokununca parmak uçları kanına bulanmıştı. "Eve girmesin diye engellemeye çalışırken saldırdı bana ve diğer korumalara. Yaralanmışım, hemen hallederim ben Hanımefendi."  Efsun onu durdurup "Gel." dedi ve eve soktu. Mutfakta durduklarında kadın odasına gitti ilk yardım setini getirmek için.

Geri döndüğünde elleri ona bir katil değil de şifacı olduğunu hatırlatır gibi ona sormadan hareket edip Orhan'ın yarasını temizledi ve merhemini sürüp bandı yapıştırdı. "İyi misin?" Adam başını salladı. İstemsizce irkilip durmuştu Efsun ona dokunurken. Kadın adamın suçu olmadığını biliyordu.

Hem bir lütuf hem de bir lanetti neticede elleri. Babaannesinin dediği gibi, isterse iki eli arasında istediği erkeği yavru kediye çevirirdi. Annesi de babasına öyle yapmıştı. "Gerek yoktu Hanımefendi." Efsun ona bakıp "İçin, rahatlatacaksa senin için değil, kendim için yaptım. Tamam mı?" dedi. "Şimdi bana o koruma niyetine para ödediğimiz adamları çağır. Derhal."

Orhan gidip onları kapının önüne toplarken Efsun da çantayı topladı. O sırada babaannesi içeri girmişti. "Yakaladınız mı o adamı?" Efsun ona bakmadan "Hayır." dedi. Makbule kaşlarını kaldırıp "Sebep?" dedi. "Sana seslenmiştim." Efsun başını salladı. "Duydum. Yetiştim ona." Makbule ona yaklaşıp "Neden yakalayamadın?" dedi. Efsun işini bırakıp dudaklarını büzdü. "Ona sıkamadım."

Makbule bir süre onu inceleyip "Sebep?" deyince Efsun oflayıp "O tetiği çekmeleri için o kadar adama her ay o kadar para veriyorum babaanne!" dedi. "Kendi elimi kana bulamak gibi bir derdim yok." Makbule torununa hayal kırıklığı ile bakıp "İntikam kanı, kandan sayılmaz Efsun." dedi. "Onu öldürmenle bir sineği öldürmen aynı şey." Efsun cevap vermeden gitti.

Evin önüne çıktığında Orhan herkesi toplamıştı. Efsun burnundan soluyarak "Ben size neden para veriyorum?" dedi. "Tek bir adamdan dayak yiyin diye mi? Ha?" Adamlar cevap vermezken Efsun Orhan'a döndü. "Bunların yerine köpek alalım biz Orhan. Köpek alalım. Daha iyi. Hepiniz kovuldunuz. Yenilerini bul, sayıları iki katı olsun, babaannem evdeyken o adamın bir daha gelmesini istemiyorum."

***

Yamaç yeterince uzaklaştığından emin olunca bir duvarın dibine çöktü. Kim bilir belki de Nehir'le o gece uykuya dalıp altı saat uyumasaydı hala Kentlerin evindeyken bayılıp kalabilirdi. Ölürdü. Gerçi fena fikir değildi. Yamaç ölme isteğini haykıran sesi bastırıp telefonunu çıkarttı ve Nehir'i aradı. Nehir hemen açmıştı. Yamaç sırtının acısıyla tıslayıp "Nehir beni gelip alabilir misin? Yaralandım da." dedi. Nehir sorgulamadan "Konum at." dedi.

Çalınan DansHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin