"Çünkü bir sıcaksın, bir soğuk. Bir evetsin, bir hayır. Bir içerdesin, bir dışarıda. Bir yukarıdasın, bir aşağıda. Bir haklısın, bir haksız. Bir siyahsın, bir beyaz. Kavga edip ayrılırız, sonra öpüşüp barışırız."
Nehir Sena'ya, Sena da Nehir'e bakıyordu dik dik. Nehir sonunda dayanamayıp "Ha ciddisin yani, yapacaksın?" dedi. Sena başını salladı. "O beni istemiyorsa onu zorlayamam Nehir. O Çukur'uyla istediği boku yesin ama ben artık yokum." Nehir başını yana eğip "Ama bak canım onun da başında bin tane der-" derken Sena "Sanki benim yok Nehir! Sanki benim yok!" dedi yüksek bir sesle. "Hep o ve hep onun dertleri değil mi? Ama hayır. Artık değil. Ondan boşanacağım."
Nehir arkasına yaslandı. "Boşan lan. Boşanmazsan adam değilsin." dedi. "Boşan. Velayetimi kim alacak?" Sena ona bakıp hafifçe gülmeden edemedi. "Nehir... Şaka yapmıyorum. Ciddiyim." Nehir başını salladı. "Ben de... E peki tamam. Avukat buldun mu bari? Yamaç öğrenirse hepsini tehdit eder. Hemen bir tane bulsan iyi olur." Sena başını sallayıp dudaklarını büzdü ve biraz düşündü.
Nehir ona bakarken gizlice Yamaç'a bunu haber vermeye çalışıyordu. Evet, ta ilk başında demişti o. Beş gündür tanıdığın biriyle evlenmek akıl karı değildi işte. Akıl karı değildi de, ne olursa olsun Nehir Sena'yı sevmişti. İyi kızdı. Evet, zamanlama bok gibiydi ama iyi kızdı ve arkadaşıydı. Ne Yamaç'ın ne de kendisinin Sena'yı kaybetmesini istemiyordu. Yıllarca bir erkekle en yakın arkadaş olduktan sonra biriyle kız kıza konuşabilmek iyi gelmişti çünkü. Sena hayatlarında kalsın istiyordu.
Nehir mesajını yazmayı bitirince "E ben artık kalkayım." dedi. "Tımarhanedekilere konser sözüm vardı." Sena da ayaklanıp arkadaşını kapıya kadar geçirdi. "Bir gün sen de gel hee. Belki birlikte söyleriz." Sena Nehir'in laflarına sadece gülümsedi hafifçe. O da Yamaç'tan ayrılsa bile Nehir'le arkadaşlığını korumak istiyordu.
***
Nehir'in dediği çıkmıştı. Kime gitse ona hayır demiş, Yamaç'ı bahane etmişlerdi. Yamaç, Sena'nın ondan boşanmasına izin vermeyecekti asla. Sena bunları düşünmemeye çalışıp Deren'le buluşmuştu. Arkadaşıyla zaman geçirmek, Yamaç'ı ve Çukur'u aklından çıkarmak iyi gelebilirdi.
Deren'le otururken bir adam yanlarına gelince Sena yine gerilmişti. Adam kendini Nazım diye tanıtınca Deren hemen "Aaa, Nazım Abi, aslında bak iyi olacak müvekkilin avukat ayağına gelirmiş. Sena'nın bir avukata ihtiyacı vardı da." dedi. Nazım ilgiyle Sena'ya bakınca Sena istemeye istemeye durumu anlattı. Nazım da hemen kabul etmişti. Adam kartını Sena'ya verip arkadaşlarının yanına dönerken Sena bir an ne yapacağını bilemedi. Avukatı bulmuştu işte. Boşanıyordu ciddi ciddi. Yapacaktı bunu.
***
Sena eve geldiğinde kapısını aralık buldu. Korkuyla eve girince Yamaç'ı koltukta otururken buldu. Omuzlarını düşürüp rahatladı ve "Ne yapıyorsun burada? Kapımı da kırmışsın." dedi yavaşça yükselen bir sinirle. Yamaç ona bakmadan "Bugün avukatın kahveye geldi." dedi. "Boşanıyormuşuz." Sena Yamaç'ın yüzüne baksa da Yamaç inatla pencereden aşağıya bakıyordu.
Sena nedense özür dileme ihtiyacı duydu birden. Neden özür dileyecekti ki? Yamaç ondan özür dilemeliydi. Her şey bitince gitmeye söz veren de oydu, hala Çukur'da kalan da. Yamaç ona bakıp ayağa kalktı. "Madem gitmek istiyorsun. Dur düzelteyim. Burada kalmak istiyorsun. Buyur." Sena konuşmak istese de Yamaç elini kaldırıp onu durdurdu. "Madem sen öyle istiyorsun, boşanalım."
Yamaç kırdığı kapıdan çıkıp kapıyı gene çarpmıştı. Sena irkilip salonun ortasında kalakalınca hemen Nazım'ı aradı. Ne diye Yamaç'a gitmişti ki hemen? Nazım telefonunu açınca Sena, Yamaç'a olan sinirini istemeden Nazım'a yansıtarak aklındaki soruyu sordu. Nazım ise gayet sakin bir şekilde "Ne bekliyordunuz ki Sena Hanım? Dava açılacağını kocanıza da haber vermek benim görevim. Vaz mı geçtiniz yoksa boşanmaktan bir gecede?" dedi. Sena kalakalmıştı. Nazım haklıydı. Sena ne bekliyordu ki?
Sorun şuydu ki : Beklemiyordu. Sena boşanmak istediğini söylese de istemiyordu ki. Neden istesin? Yamaç'a aşıktı o. Yamaç da ona aşıktı, bunu biliyordu. Ama gene de bir anda boşanma lafını atmış ve gerçek duygularıyla yüzleşmek yerine onları öfkeyle saklamayı tercih etmişti. Şimdiyse oynadığı oyunda yenilmiş, ondan gerçekten vazgeçen Yamaç'la kalakalmıştı.
***
Yamaç'la kavgalı olsa bile Sena hala hem Nehir'le hem de Saadet'le arkadaştı. Yani onlarla görüşebilirdi değil mi? Görüşebilirdi tabi ki de. Yamaç ona arkadaşlarını yasaklayamazdı neticede. Şimdi de kahveyi boşaltmış, Saadet ile konuşuyordu kadın. Çaresizce onun derdini anlamaya çalışıyor, çözüm arıyordu kendince.
Karaca ve Nehir ise çorbanın altını kapatıp kendilerine çay demlemiş ve aşevinin önüne sandalye atmışlardı. Karaca gülüp "Bazen Sena yengemi anlayamıyorum Nehir." dedi. Nehir kaşlarını çatıp "Neden ki?" deyince Karaca "Baksana haline. Sanki bu ailenin sorunlarını birkaç konuşmayla çözebilecek gibi davranıyor. Fazla derin ve eski oysaki tüm sorunlar." dedi. Nehir başını sallayıp "Sizin ailenin hepsi tımarhanelik canım. Ona ne şüphesi?" dedi ciddiyetle. Karaca eğlenip "Ya Yamaç amcam?" dedi. Nehir güldü. "En çok o canım."
Karaca çayından bir yudum alırken sokaktan geçen birkaç genç oturan ikiliye bakıp geçmişti. Nehir birden "Eee Karaca, sende hiç sevgili işleri yok mu?" dedi. Karaca ona bakıp hemen gözlerini kaçırdı ve "Yok, bende sevgili işleri falan." dedi. "Ben kim sevgili yapmak kim Allah aşkına Nehir. Hem sanki evden dışarı burnumu çıkartabiliyorum."
Nehir genç kıza bakıp "Hadi hadi. Vardır illaki. Hem sen zeki kızsın, yakalanmadan o evden çıkıp dönmeyi bilirsin." dedi eğlenerek. Karaca "Yok." dedi basitçe. Ama bir şeyler sakladığı barizdi. Nehir yutkunup "Peki. Ya Akşın? Onun vardı bir tane? Ne oldu biliyor musun?" dedi. Karaca çayından bir yudum alıp "Ayrıldılar. E yani, Celasun Akşın'ın babasının katiline çalışıyor artık." dedi. Nehir başını salladı. "Ha bir de o var ya."
"Sen yapar mıydın?"
"Neyi?"
"Düşmanın olduğunu bile bile birini sever miydin Karaca?"
"Ben... Ben beni seven birini sevmek isterdim sadece. O kadar. Çok bir şey değil."
"Sevilmeden sevmek bok gibidir. Tecrübem yok o konuda, umarım da olmaz ama... Bok gibidir herhalde."
"Bok gibidir."
***
Sena Nehir'i akşamleyin aramıştı. Sesi titriyordu ve heyecanlıydı. Nehir konunun Yamaç olduğunu Sena'nın sesini duymasıyla anlamıştı zaten. Sena heyecanla "Garip bir şey oldu." dedi. Nehir iç geçirip çizgi filmini sessizce aldı ve "Ne oldu canım?" dedi. "Yamaç gene değil mi?" Sena başını sallayıp "Evet Yamaç." dedi. "Yamaç'la ben barıştık sanırım." Nehir cidden sevinip "E ne güzel işte. Boşanmayacaksınız da sanırım." dedi. Sena dudaklarını büzdü. "Ama barışmamış da olabiliriz şimdi, yani öpüştük ama hala bağırıyorduk birbirimize sonrasında." Nehir güldü. "Ayarsızlar ya. Bak haklıymışım işte. Ailecek tımarhanelikmişsiniz."
'Ello!
YaSen gene bildiğimiz gibi. Bir varlar, bi yoklar. Nazımcım geldi nihayet. Bölüm gene çok kısaydı biliyorum ama ilk sezon böyle maalesef. Sori.
Ayrıca bölümü birkaç saat geç attığım için özür dilerim tatil olunca bugünün Pazartesi olduğunu idrak edemedim bi an. Ldşdldşkdldkdşdkd.•Sena-Nehir arkadaşlığını nasıl buluyorsunuz?
•Şimdi Nehir varken sizce Karaca'nın Celasun hakkındaki kararları nasıl değişir?
Gelecek bölümden spoyler : Nehir'in de sevdiklerine kimse zarar veremez
Sizi seviyorum. İsteyenler buradan hepsinin adını yazmaya üşendiğim kitaplarıma uçabilir. Haftaya görüşürüz. ✌🏻 🏳️🌈
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çalınan Dans
FanfictionYamaç sızlanıp "Nehiiiiiiiiiir." dedi. Nehir kulağını tutup "Bağırmasana be!" dedi. "Gene ne oldu?" Yamaç gözlerini tam açamayarak "Nehir ben bugün mezun oldum." dedi sarhoş sesiyle. Nehir başını sallayıp "Biliyorum salak, o yüzden çıktık ölene kada...