1.7 // Kavga

314 22 21
                                    

"Elveda dediğimi biliyorum bebeğim, sen de dedin. Ama ne zaman ona dokunsam seni aldatıyormuşum gibi hissediyorum."




Nehir elinde iki kahveyle gelmişti Salih'in beklediği koridora. Onun yanına gelip karton bardağı uzattı. Ama Salih onu fark etmemişti bile. Kadın iç geçirip onun yanına oturdu ve başını omzuna koydu. "İyi olacak." Salih göz ucuyla ona bakıp sonra ameliyathaneye bakmaya devam etti. Bir şey dememişti. Nehir onu hafifçe dürtüp "Salih ya şu kahveyi iç ya da uyu biraz. Nolur bak Yamaç gelemediği için zaten üzülüyor, beni yolladı, ben de sana bakamazsam mahveder beni." dedi. "Ya iç ya da uyu."

Salih oflayıp Nehir'in elinden kahveyi aldı ve kafaya dikti sıcak sıvıyı. Nehir ona şaşkınlıkla bakarken Salih Nehir'in kendisi için aldığı ikinci kahveyi de dikti. Nehir onun koluna vurup "İnsan mısın sen be? Yanmadın mı?" dedi biraz sinir biraz endişeyle. Salih ona bakmadan "Yandım yanacağım kadar zaten Nehir, bunlar bana işlemez." dedi. "Ve hayır, genellikle insan olmadığımı söylerler."

Nehir ofladı ve Salih'le beklemeye devam etti. "Saadet nerede?" Salih titreyip "Ona söyleyemedim. Zaten ruh gibi onu aldığımızdan beri." dedi. Nehir "Onunla konuştun mu hiç?" dedi. "Saadet'le? Sena bahsetmişti. İyi değil." Salih başını sallayıp dudaklarını büzerek "Biliyorum, bana da söyledi." dedi. Nehir başını sallayıp "Eee? Konuştunuz mu?" dedi.

Salih bir süre susup "Hayır." dedi. "Yüzüne bile bakamıyorum ki Nehir ne konuşması? Bütün yaşadıkları benim yüzümden." Nehir omzuyla ona vurdu yavaşça ve "Değil. Sen elinden geleni yaptın Salih." dedi. "Kendini suçlama ve onunla konuş. Ben eminim ki o da seni suçlamıyordur. Ama sana ihtiyacı var şu an. Yalnız bırakma kızcağızı."

"Nehir haklı babamın oğlu. Sen git ablamla konuş, yanında kal biraz. Ben beklerim Medet'i."

Nehir ve Salih aynı anda başlarını kaldırıp gelen Yamaç'a baktılar. Yamaç ellerini arkasında kavuşturmuş, abisine bakıyordu. Salih iç geçirip "Yamaç..." derken Yamaç onun yanına gelip onu kolundan tutarak kaldırdı ve "İtiraz kabul etmiyorum, hadi. Karının yanına. Dinlenirsin hem biraz." dedi. "Celasun seni bırakır."

Salih ayaklarını sürüye sürüye koridordan merdivenlere ilerlerken Yamaç da onun kalktığı yere oturdu. Nehir onun ardından bakarken "İyi oldu onu eve gönderdiğin. Harap olmuştu burada." dedi. Yamaç başını sallayıp ona baktı. "Ben benimkinin yanında duramamıştım, o dursun be Nehir."

***

"İkinizin de aklından ne geçiyordu?"

"Nehir-"

"Had, bak seni geçtim Sena, senin Yamaç'tan gizli iş yapma rekorunu tutmayı bıraktık bir yerden sonra ama ya sen Selim?"

"Nehir dinl-"

"Kızı Mahsun'un burnunun dibine atmak ne ya? Yamaç öğrenince delirecek!"

"Nehir Yamaç'a söyleneyeceksin!"

Nehir burnundan soluyarak ellerini beline koydu ve Sena'ya döndü. "Söylemeyeceğim? Sebep? Sena bak bu adam tehlikeli, bu adam Saadet'in bebeğinin ölmesinin sebebi, Akşın'ın yüzü, Sultan Hanım'ın sakatlığı, Acar, Nedret- Hepsi bu adamın suçu!"

Sena sinirle "Ben sence bunu bilmiyor muyum? Bu yüzden onu bitirecek bir şeyler arıyoruz ya!" deyince Nehir alayla güldü. "Onu bitirecek bir şeyler mi arıyorsun Sena yoksa iyileştirecek mi?" Sena kaşlarını çatıp soruyu anlamadan baktı arkadaşına.

Nehir devam etti. "Sena senin huyun bu. Sen kin tutmuyorsun, nefret etmiyorsun. Eğer istesen Mahsun'un eve geldiği bir gün Çukur'u buraya yığardın da anında öldürtürdün adamı. Ama hayır, sen ne yaptın? Onunla konuşuyorsun. Yumuşak bir karnını bulacaksın bir şekilde değil ki?"

Çalınan DansHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin