"Ve seni istiyorum ki pist çıkabilelim. Daha önce hiç böyle dans etmemiştik. Bunun hakkında konuşmuyoruz. Bütün gece dans ediyoruz. Cennette sarhoşuz, bunun hakkında konuşmamalıyız."
Yamaç omzunda taşıdığı cenazeyi başkasına bıraktığında yürüyebilmek için ekstra bir çaba göstermesi gerekmişti. Etrafına ve arkasına bakınıp Nehir'i aradı istemsizce. Kadını Karaca'nın yanında görünce cenazeyi ilerleten kalabalığa ters yöne giderek onun yanına vardı ve koluna tutundu. Nehir de kolundaki elini tutup sıvazladı ve acı bir şekilde adama bakıp Yamaç'la ilerlemeye devam etti.
Yamaç Nehir'den destek aldığı için daha rahat yürümüşse de hala cenazenin olduğu kısımlar bulanıktı onda. Kemal'i ne zaman aile mezarlarına gömmüşlerdi, ne zaman insanlar taziye için karısının evine doluşmuşlardı, Akın da gelmiş miydi, Nehir onu olay çıkarmasın diye tutmuş muydu, sonra da sakinleşsin diye Aliço'nun evine götürmüş müydü bilmiyordu.
Ama az önce saydıkları gerçekten olmuş olmalı ki Yamaç gözlerini açtığında havayı karanlık, başını da Nehir'in omzunda buldu. Etrafa bakındıktan sonra uyanmış olsa bile başını kadının omzundan çekmedi. Ağrıyan başını dinlendirebileceği daha güzel bir yer var mıydı sanki bu kadının omzu dışında? Belki koynu diye düşündü adam. Kadının acısı olan kolyesiyle burun buruna orada uyumak da güzel olabilirdi. Ya da uyumadan sadece nefeslerini dinlemek...
Yamaç nihayet başını kadının omzundan çekince Nehir hemen yanaklarındaki yaşları silip burnunu çekti. "Yamaç, günaydın. Yani... şu an saat gece yarısına geliyor ama, anladın sen." Yamaç kaşlarını hafifçe çatıp başını yana eğdi. Nehir'in o fındık burnu kızarmıştı gözleri gibi. Yamaç o an her daim teselliyi aradığı kadını hiç teselli etmediğini fark etti. Bok gibi hissederken kadının elini tutup "Hiç sormadım ben Nehir... İyi misin?" dedi yavaşça.
Kadın kalan yaşlarını da silip "Olurum, ben iyi olurum, beni boş ver." dedi gülümsemeye çalışarak. Yamaç da onun bu çabasına gülümseyip "Bunu yapamayacağımı biliyorsun." dedi. "Hadi, istediğin bir şeyi söyle de yapayım. Ne olursa." Nehir omzunu silkti. "Burada otursak da olur bana." dedi. "Sadece... olanları unutmak istiyorum. Hiç olmamış gibi davranmak istiyorum birkaç saat daha." Yamaç başını salladı ve ayaklandı. "Hadi gel." Nehir koltuktan ona bakıp "Nereye Yamaç? Saat gecenin körü." deyince adam dudaklarını büzdü. "Bize fark eder mi?" Kadın oflayarak kalktı ve Yamaç'ın peşine takıldı el mecbur.
Adam onları bir bara getirmişti. Nehir barın önünde refleks olarak onun koluna girdi ve sarhoş adamlardan uzaklaştırdı kendini. Yamaç da sanki Nehir'in onun koluna girmesi çok doğalmış gibi devam etti ilerlemeye. Bara girdiklerinde Yamaç kabanını çıkartıp sandalyeye attı. Yamaç bara eğilip barmene "Aslan paçası. Bizim kafamızı en çabuk ne yakar?" dedi. Barmen "Bir tane var ama sonrası için sorumluluk kabul etmiyorum." deyince Yamaç sırıtıp önce Nehir'e sonra gene barmene dönerek "Onu biz de almıyoruz." dedi. Barmen alevli shot bardaklarını önlerine koyunca Nehir Yamaç'a dönüp "Oha. Yamaç ne yapıyorsun, iki bira içsek de yeterdi bana." dedi.
Yamaç kendi bardağını alıp kaldırdı. "Demirden mi korktunuz efendim?" Nehir başını sallayıp "Trene bindik bir kere." dedi ve kendi bardağı ile Yamaç'ınkini tokuşturup ateşi üfledikten sonra içkiyi kafasına dikti. İkisinin de beynine keskin bir acı saplansa da sadece yüzlerini ekşittiler bununla. Nehir de kot ceketini Yamaç'ın kabanının üstüne attı ve barmene bakıp "Ustacım sen bize bundan beşer tane daha versene." dedi.
Yamaç kadına bakıp "Yuh, beş ne be? Ben taksiyle döneriz diyordum ama sen ambulansa niyetlisin herhalde." dedi. Nehir başını yana eğip "Demirden mi korktunuz efendim?" dedi. Yamaç başını sallayıp "Trene bindik bir kere." dedi ve çakmağını çıkartan barmene baktı. "Tamam o işin şovu biliyoruz, sen içkileri ver sadece."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çalınan Dans
Fiksi PenggemarYamaç sızlanıp "Nehiiiiiiiiiir." dedi. Nehir kulağını tutup "Bağırmasana be!" dedi. "Gene ne oldu?" Yamaç gözlerini tam açamayarak "Nehir ben bugün mezun oldum." dedi sarhoş sesiyle. Nehir başını sallayıp "Biliyorum salak, o yüzden çıktık ölene kada...