"Hiç hesapta yokken gelip giriverdin hayatıma. Tutup ellerimden uyudun kaldın yanımda."
Efsun'un tek başına beklediği hastane koridoru kısa sürede Koçovalı ailesiyle dolmuştu. Efsun Akın'ı zor sakinleştirmiş ve yanına oturtmuştu. Karaca ve Azer de el ele karşılarındaki koltuğa oturmuş bekliyorlardı. Efsun kızın gücüne hayran kalmıştı. Gözleri zaman zaman dolsa da kocasının elini sıkınca kendine geliyor, büyük bir umut ve sakinlikle babasının ameliyattan çıkışını bekliyordu.
Efsun'un öbür yanına da Nehir oturunca Efsun kalkıp Yamaç'a yer vermişti. Yamaç Nehir'i sakinleştirip kadının kendi kendini strese sokmasını engellemeye çalışırken Efsun yerinde duramayıp volta atmaya başladı koridorda. Annesiyle gördüğü rüya aklından çıkmıyordu. Günah işlemişti Efsun. Evet. Üç can almıştı Koçovalılardan. Şimdi de üç can vermesi gerekiyordu. Demek ki böyle yapacaktı. Ölümden kurtaracaktı üç Koçovalı'yı. Birini kurtarmıştı, kaldı ikisi.
Efsun koridorda dolanmaya devam ederken Cumali onu izlemeye devam etti ve dayanamayıp "Tamam soracağım. Sen kimsin?" dedi Efsun'a yaklaşarak. O an, o koridordaki herkes Efsun'un kim olduğunu, ne yaptığını biliyordu. Efsun yutkunup dik bir şekilde durarak Cumali'ye baktı. "Efsun Kent ben." dedi. Cumali kaşlarını çatıp soyadını düşünürken kadın ekledi. "Evet, Beyefendi'nin kızı. Yücel'e parayı veren kişi."
Cumali sinirle ona doğru bir adım atınca Azer hemen ayaklanıp Efsun'un yanında durdu. Aslında Akın da aynı şeyi yapmaya yeltense de Efsun, Cumali'ye belli etmeden elini kaldırıp Akın'ın kalkmasına izin vermemişti. Cumali Azer'e bakınca adam "Cumali Abi, bak Efsun Hanım da ben de size zarar verdik zamanında. Biliyorum. Ama şimdi buradayız, bak zarar verme gibi bir niyetimiz yok, aksine, bak kardeşini de o buldu getirdi buraya." dedi. "Eskiden yaptıklarımıza kızmadan önce lütfen, bugün nasıl olduğumuzu da hesaba kat."
Cumali ikiliye burnundan soluyarak baktı ve köşesine geri döndü sinirle. Azer rahatlarken Efsun ona döndü. "Vay canına Azer. Birkaç ay önce telefonda Yamaç'a hönküren adamdan eser yok resmen." dedi gülümseyerek. "Ne o? Evlilik yaradı mı yoksa?" Azer karısının yanına oturup onun elini gene tutarken başını salladı. "Yaradı yaradı Efsun Hanım. Siz de deneyin." Efsun gözlerini devirip başını iki yana salladı sadece gülümserken.
Doktorlar yarım saat sonra çıktıklarında Yamaç, Nehir'in elini bırakmadan doktora, cevaptan korkarak "Abim nasıl?" dedi. Doktor gülümseyerek "Merak etmeyin. Kendisi gayet iyi. Bir saat sonra odaya alırız hatta. Yarın sabaha kadar da uyanmasını bekliyoruz." dedi. "Ama söylemem gerek. Çok kritik bir yerden yara almış. Biraz daha geç kalınsaydı ya da ilk müdahale hastaneye gelinmeden önce yapılmasaydı, işimiz daha zor olabilirdi, hatta hastayı kaybedebilirdik."
Doktor koridordan çıktıktan sonra herkes rahat bir nefes almıştı. Efsun çoğu gözün üstünde olduğunu hissediyordu. Geriye dönüp Orhan'a haber verip onu sakinleştirmek için telefonunu çıkartacakken vücuduna sarılan kollarla afallamıştı. Akın ona sıkıca sarılıp sessizce "Çok teşekkür ederim Efsun." dedi samimiyet ve minnetle. Efsun da kollarını kaldırıp delikanlıya sarıldı. Sırtını sıvazladı. "Teşekkür edilecek bir şey yok Akın." dedi. Neticede o sadece bir borcu kapatıyordu.
***
Orhan kalkıp gelmişti haberi alır almaz. Efsun her ne kadar bildiğini belli etmemeye çalışsa da Orhan'la Selim arasında bu geçen aylarda bir şeyler döndüğünü hissetmişti. Selim onu ne zaman ziyarete gelse Orhan ayrı bir şık ayrı bir mutlu oluyordu. Efsun arkadaşıyla koltukta oturup Selim'in uyanmasını beklerken Yamaç'ın omzuna yaslanmış olan Nehir "Salih ne zaman gelecekmiş Yamaç?" dedi. Efsun onların tarafına döndü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çalınan Dans
FanfictionYamaç sızlanıp "Nehiiiiiiiiiir." dedi. Nehir kulağını tutup "Bağırmasana be!" dedi. "Gene ne oldu?" Yamaç gözlerini tam açamayarak "Nehir ben bugün mezun oldum." dedi sarhoş sesiyle. Nehir başını sallayıp "Biliyorum salak, o yüzden çıktık ölene kada...