2.BÖLÜM GİT

1.2K 44 8
                                    

Karşımda gördüğüm Tahir fiziksel olarak Tahirdi. Bakışları , duruşu eski Tahir değildi. Biz ikimiz eskiden sevdayla bakardık. Şimdi gözleri öfkesine ev sahipliği yapıyordu.

Oysaki öfkeli olan taraf ben olmalıydım. Yıllarca yazdığım mektuplarıma hiçbir zaman karşılık alamamıştım. Bekleyeceğim deyip beklemeyende oydu.

Peki neye , kimeydi öfkesi. Yeterince bakıştığımıza kanaat getirmiş olmalıki içeriye girdi. Buyduk artık biz. İki yabancı. Mazide kalmış sevginin mazi olan iki sevdalısı. Oysaki sen Aslı ol ben Kerem diye gözlerime bakıp okuduğu şiirler vardı. Seviyorum demeden sevmek vardı. Kandırma kendini , gör bak beklediğinde bitmiş olan seni.

Seher koluma girip yürümemi sağladı. Arnavut kaldırımlar , bahçeli evler tekrar maziyi gözlerimde canlandırdı. Bakkala koşarak gidişimiz , en sevdiğimiz leblebi tozlarından her gün alışımız.

  Karşılaşmamış olmayı dileyeceğim iki insan ile karşılaşmıştık. Tahirin kardeşi Zeynep ve nişanlısı Gül. Karşıdan gelen kişiler , onlarda maziden kalanlardı.

Zeynep iyi bir arkadaş olmuştu her zaman bana. Gül için aynı şeyleri söylemek mümkün değildi. Gül hep mesafeli olduğum , hatta çoğu kere görmezden geldiğim biriydi.

Gül "ooo kimleri görüyoruz. Mahallemizin öğretmen hanımı gelmiş. Ne oldu açmadımı seni Almanya" dedi kinayeyle. Sahte bir tebessüm vardı dudaklarında.

"Merhaba Gül" dedim sözlerini yok sayıp. Gül "niye geldin. Yıllar sonra hemde biz Tahirle nişanlandığımız gün. Tesadüf mü yoksa" bilerek yaptığımı düşünüyordu. Acı vardı içimde. Nasıl bu kadar kötü olduğumu düşünüyor.

"Bilmiyordum. Bilsemde , bilmesemde buraya dönmemden doğal ne olabilir" dedim. Bana meydan okuyan gözleri ve sözleri. "Tahiri geri alırım diye düşünüyorsan ki eminim düşünmüyorsun. Avucunu yalarsın" dedi mahalle ağzı tabiriyle konuşuyor ve hafif kadın halleri sergiliyordu.

"Gönlün rahat olsun. Amacım mahalleme dönmekti. Eğer" Zeynep diye bağıran Tahirin gür sesini işite  kulaklarım her sese kapatmıştı kendini. Ayak seslerinden bize yaklaştığını anladım.

"Zeynep nereye gidiyorsunuz" dedi bağırmak ve bağırmamak arasında kalmış gibi. "Ağabey yengem sana bir şey diyecekmiş. Sen kızarsın tek gelmesine diye bende onunla geldim" dedi. Arkamı dönmek istiyordum. Gözlerine bakmak , orada hala var olduğumu bilmek istiyordum. Yapamazdım, yapmamalıydım. Bana yakışmaz nişanlı birisinden hala sevgi beklemek.

Zeynep kısık sesle "görüşürüz Esma" dedi. Ağabeyinden korktuğu kesindi. Gülün dibime kadar girip "Tahir benim. Bunu o aklına sok" deyip gitmesiyle güldüm. Gülüşüm Tahirin benden gittiğini bilmemeydi. Ben dün Tahirin gidişini kendi gözlerimle görmüştüm.

Bakkal Nazım amca beni gördüğüne sevinmişti. Bana yardım etmek için elinden geleni yapacağını belirtmişti. Oğlu Murat beni tanıyamamıştı. Yıllar önceki oyun arkadaşı Esma olduğumu öğrenince "Çok değişmişsin. Kusura bakma tanıyamadım" tarzında cümleler etmişti. Sağolsun yardıma ihtiyacım olduğunda yardım isteyebileceğimide söylemişti.

Geri dönüş yolunda kahvehanenin önünden tekrar geçmek zorundaydık. Bakmadan geçeceğime dair kendime sözler söylüyordum. Sözümü tutamadım.

Tahirin mahalleyi inletircesine "git yıllar önce nasıl gittiysen yine öyle git" demesiyle ona döndüm. Elindeki tesbihi sıkıyordu. Parmağında Gülün nişan yüzüğü vardı. Zaten biliyorsun boşuna yara açma yaraları iyileşmemiş gönlünde.

Git diyordu. Onu bırakıp gittiğim günü hatırlatarak git demişti. Nereye, kime gidecektim. Sahip olduğum tek yer , ait olduğum şehir burasıyken nereye giderdim.              

AYRILIK TRENİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin