6.BÖLÜM OKUL YILLARI

886 38 6
                                    

1990

Perişan bir halde eve döndüm. Dinleseydi beni , öğrenecekti gerçekleri. Tahir dinlememeyi tercih etti. Yıllarca bekledim diyen böylemi yapardı. Sevgimizin karşılığı bu muydu.

Beni ayıplasalarda , kınasalarda atamam kalbimden sevdamı. Kendi kendime yaşarım , uzaktan severim. Yinede onunla dolu olan kalbimi , kalbimin atma sebebini unutamam.

Oysaki neler hayal etmiştim dönerken. Ne hayallere ev sahipliği yapmıştı gönlüm. Tek başıma kurduğum hayallere Tahiride ekleyecektim. Mutlu olacak , sevgimizi doyasıya yaşayacaktık. Olmadı , elimde bir tek bana hediyesi olan kalpli kolyesi kaldı.

Birde giderken ondan aldığım resmi. Resmini yastığımın altında sakladım. Her gece az kaldı Tahirim diye konuştum onunla. Çilem buraya gelirken bitti sanmıştım. Oysaki daha yeni başlıyormuş.

Okullar açılmıştı. Ben görevime başlamıştım. Tahiri o günden sonra görsemde , yolumu değiştirdim. En acı olan olay ise 5 gün önce düğün eksileri için el ele çarşıya giderken Gülün pişkince "öğretmen hanım nasılsınız" diye seslenmesiydi. Sadece Güle bakıp "iyiyim teşekkür ederim" deyip yoluma devam etmek istedim.

Gül bazı şeyleri gözüme sokmak ister gibi "bizde düğün için eksik bakmaya gidiyoruz" dedi. Sanki sormuştum. İstifimi bozmadan "ne güzel. Size iyi alışverişler" dedim. Susmak bilmeyen Gül "seni ne zaman evlendireceğiz. Ha gerçi sen evliydin değil mi" dedi. Gözlerimi kapattım sakinleşmek için. Sonra sakin ama sert bir sesle "evliyim yada değilim bu kimseyi ilgilendirmez. Ayrıca günün birinde evlenirsem muhakkak sizede davetiye veririm" dedim.

Tahirin ellerindeki damarların sıkılmaktan ortaya çıkması ve gözlerini kapatması acaba dememe sebep oldu. Hâlâ bana karşı bir şeylermi vardı içinde. Boş hayaller kuruyordum. İçinde küçücükte olsa birşeyler olsa beni dinlerdi.

Murat dün benden ısrarla portakallı kek istemişti. Keki dün akşam yapmıştım. Bu sabah geçerken bakkala uğrayıp bırakacaktım. Okul için hazırlandım kekide alıp çıktım. Aynı zamanda Tahirde bahçe kapısından çıkmıştı.

O önde ben arkada yürüyorduk yolu. Aniden durmasıyla sırtına çarptım. Hemen kendimi geriye çektim. Yan tarafından geçmek için adım attığımda " beni mi takip ediyorsun" dedi. Başka işim yok zaten Tahiri takip edeceğim. Cevap vermeden yan tarafından geçtim.

Arkamdan geldiğini hissediyordum. Zaten Tahirin kahvehanesiyle , Muratın dükkanının arasında sadece bir ev vardı. Yani mecburen aynı yoldan gitmek zorundaydık. Bakkalın önüne geldim. Murata selam verip keki verdim. Kahvehaneden gelen şangırtı sesleriyle Murat oraya giderken ben okula gittim.

Öğrencilerimle geçirdiğim vakit beni mutlu ediyordu. Her birinin öğrenmeye olan merakı ve sorduğu sorular beni daha bir onure ediyordu. Sağolsun Ali ağabey sürekli yardıma ihtiyacım olup olmadığını soruyordu. Galiba şu çileli hayatımın en güzel saatleri öğrencilerimle geçirdiğim saatler.

Okul çıkışında köşede Tahiri görür gibi oldum. Onun okulda ne işi olabilirdiki. Yanılmış olma ihtimalimde var. Öğrencilerin her biri bir tarafa koştururken ben Tahire benzettiğim kişinin peşinden koşuyordum.

Sağa , sola her yana baktım. Gerçekten benzetmiş olduğuma kanaat getirip eve doğru yol aldım. Eski günlere yolculuk yapan aklım , Tahirin bazen beni okul çıkışında beklediği günlere götürdü beni.

Saf , temiz bir sevgimiz vardı. Seni seviyorumu gözlerle söylediğimiz. Ellerimiz birbirine değdiğinde utanarak yere baktığımız. Kıskançlıktan delirsekte seni kıskanıyorum diyemediğimiz yıllar. Bir gülüşüyle kendimi kaybettiğim , dudağının kenarındaki gamzelere meftun olduğum. Küs olduğumuzda hayatımın gayesini kaybetmiş gibi mutsuz oluşum. Kolaymı her dakika birlikte olmak için can atan insanların birbirini unutması.

AYRILIK TRENİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin