31.BÖLÜM HAYAL

716 43 5
                                    

1991

/Tahirin anlatımıyla/

Ali ağabeyede dediğim gibi zaman bizim için ilaç olacaktı. Esmanın gönlündeki kırıkları düzeltecekti. Tekrardan eski biz olamasakta , düzelecektik.

Ali ağabey ve Fırat evlerine gidince , bende kahveden çıkıp eve gittim. Çıkardığım nişan yüzüğünü sahibine iade edecektim.

Eve gelince annem toz içinde kalmış kıyafetlerimi gördü. "Tahir ne bu hal" dedi. Yanıma yaklaşıp bedenimde yara varmı diye bakmaya başladı. Daha fazla telaş yapmasın diye "anne önemli bir şey değil" dedim.

Annem ağlamaklı sesiyle "nasıl önemli bir şey değil. Düştün mü , kavgamı ettin. Tahir" dedi. Kollarından tutup yanaklarını öptüm.

Annemin sesine Zeynep ve babamda geldi. Zeynepte endişeyle "hih ağabey" dedi. Onların aksine babam sakindi. Hepsine hitaben "içeriye geçip oturalım ne olduğunu anlatacağım" dedim.

Annem hala tedirgindi. Yinede sözümü dinleyip oturma odasına geçti. Herkes bir köşeye oturunca bende oturdum.

Bu gün olanları , benim oynadığım oyunu, Gül ve Murat'ın bana oynadığı oyunu anlattım. Semihin Esma hakkında anlattıklarını da anlatmıştım. Annem ve babam anlattıklarıma yorum yapmadı. Ama Zeynep "yani Esma , Esmanın hiç bir günahı yokmuymuş" dedi.

Zeynepte benim gibi Esmayı kırmıştı anlaşılan. Çünkü gözlerinde pişmanlık vardı. Annem "ben zaten biliyordum. Hiç bir zaman Esmaya denilenleri kondurmadım" dedi.

Babam "asıl mesele Gül ve Murat. Nasıl yaptılar bunca şeyi. Hiç mi Allah korkuları yok" dedi. Annem "ikiside hatta o Şadanda Allah'ın dan bulsun. O öksüz Esmamı ne hallere getirdiler" dedi.

Onlara anlatacaklarım bitmişti. İzin isteyip odama girdim. Komodinin üzerinden yüzüğü aldım. Hala bıraktığım yerde oturan aileme "Gülle aramızdaki nişan olayı bitti. Anne getirdikleri bohçayı ve yüzüğü Zeynep ile gönder" deyip yüzüğü annemin eline verdim.

Annem "Zeynep şimdi Fitnatla baş edemez. En iyisi benim vermem" dedi.  Annem haklıydı. Çünkü Fitnat teyze ve Gül Zeynebe olmayacak bir söz söyleyebilirlerdi.

Gül konusu benim için sonsuza dek kapandı. Aslında o kadar mutluyum ki. Bunu kelimelerle anlatamam. Ne kadar Esmayla aramız kötü olsada , artık iyi olabilmek için bir umudumuz var.

Aradan iki gün geçti. Esma evden çıkarken , eve geldiği vakitlerde hep onu izliyorum. Omuzlarında kocaman yükler var gibi. Hep bir düşünceli , hep hüzünlü.

O gün annem bohça ve yüzüğü Güle verdiğinde. Gül ve annesi anneme bir ton laf etmiş. Normalinde sakin biri olan annem ilk defa ağzına geleni söylemiş o ikisine.

Gül  benden çekinmese çoktan gelirdi.  Eminim kendini aklamak içinde elinden geleni yapardı. Ama benim ne kadar sinirli olduğumu tahmin ediyor olmalıki gelmedi.

Bu sabah kendi yazdığım mektupları Esmanın kapısına bıraktım. Onlar ona ait olanlardı. Ve sahibine verilmesi gerekiyordu. Ne kadar geçte olsa , mektuplar ait oldukları yere ulaşmalıydı.

Evin kapısında durup Esmaların orayı izlemeye başladım. Esma evden çıkarken mektupları gördü. Eline alıp üstünde yazan isme baktı.

Yıllar sonra kimin getirdiğini merak etmiş olmalı. Ama acelesi olduğu için mektupları çantasına atıp evden çıktı. İki gündür olduğu gibi yine onu uzaktan takip edecektim.

Konuşmasakta peşinden gitmek bile yeterdi bana. Bazı insanların sadece varlığı bile şükür sebebidir. Benim için de Esmanın varlığı şükür sebebim.

AYRILIK TRENİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin