/1979 yılı anılar/
Babamı karşımda görmenin şokunu hala üstümden atamamıştım. Dile kolay bir seneden fazla görmemiştim onu. Bedenen değişmesede görüntü olarak epey değişmiş. Ayağındaki parlak ayakkabılar , başındaki tüylü foter ve pahalı bir takım elbise.
Babam gülerek "kızım özlemedin mi beni" deyip valizini yere koydu , kollarını açmış ona sarılmamı bekliyordu. Şaşkınlıkla babama bakıyordum. Bu adam görüntü olarak babamdı. Ama benim babam böyle güler yüzlü biri değildi ki. Hatta somurtkan biriydi.
Daha fazla bekletmeden sarıldım babama. Özlemiştim , sarılınca ne kadar çok özlediğimi anlamıştım. Baba kokusu , baba kucağı ve babanın yanında olmasının verdiği güven diye bir şey vardı bu hayatta.
Bana sıcak olan babam anneme ben kadar sıcak değildi. Yabancıyı kucaklar gibi kucaklamış ve hal hatır sormuştu. Yıllardır evli olduğu karısıyla değilde öyle alel ade biriyle konuşur gibiydi.
Bana hediyeler getirmişti. Elbise , ayakkabı , mont ve daha bir sürü şey. Dikkatimi çeken şeyse kendisi için çok az kıyafet getirmiş olmasıydı. Çok kalmayacaktı sanki.
Babam gelişinin ikinci gününde bize mektup ve para atamamasının sebeplerini söylemişti. Bir ara işsiz kalmış utancınada mektup yazamamış. Gerçek mi bahanemi bilmiyorum. Zaten bunu sorgulayacak kadar cesaretim yok.
En büyük bombayıda sona saklamıştı. Beni ve annemi Almanyaya aldıracakmış. Annemin gözlerinin içi gülmüştü. Babam gittiğinden beri gülmeyen annem , neşe saçıyordu. Oysaki ben derin bir kedere bürünmüştüm.
Ben Tahiri bırakıp daha bu ülkede herhangi bir yere gidemezken , Almanyaya nasıl gidecektim. Annemin sevincini babam yok etti. Aslında beni tek götürmek istiyormuş ama ben annemi bırakmam diye ikimizi götürmeye karar vermiş.
Doğruydu , ben annemsiz hiçbir yere gitmezdim. Şimdide gitmek istemiyordum. Ardımda Tahiri bırakacak olmak canımı yakıyordu. Babama itiraz etmek istedim. Babam iki üç sene çalışıp döneceğiz dedi. Hem daha fazla paramız olur burada iş kurarız dedi.
Anneminde hevesli halleri kabul etmeme sebep oldu. Bu gece bunu Tahire söylemeliydim. Nasıl diyecektim gideceğimi. Önünde sonunda söyleyecektim. Bari erkenden söyleyeyim diye düşündüm.
Gece pencerede beni bekleyen sevdama baktım. Gözleri kapanıyordu, belliki uykusu vardı. Ama benimle konuşmadan uyuyamazdı biliyorum. Camı açmadan bir süre onu izledim. Kolunu başının altına koyup beklemesi o kadar hoşuma gittiki. Saatlerce durup izleyebilirdim.
Kısa kestiği saçları , kirli sakalları , bir deyim vardır bilirmisiniz. Böyle erkeklere erkek güzeli denilirdi. Ve benim Tahirim gerçekten erkek güzeliydi. Daha fazla bekletmemek için camı açtım. Tahir camın sesini duyup hemen bana döndü yüzünü.
"Esma bir an gelmeyeceksin sandım" dedi. Dün geceden babamın geldiğini biliyordu zaten. Dün gece babamın gelişini ve anneme tavrını anlatmıştım. Beni her koşulda dinliyordu Tahir. Bazen yorumsuz bazende yorum yaparak.
"Aslında geleli baya oldu. Seni izliyordum" dedim büyük bir cesaretle. Tahir o aşık olduğum gülümsemesiyle "çok yakışıklıyım değil mi" dedi. Sadece hıhı dedim. Tahir "Sen birde kendini görsen Esma. Ozaman işte gerçekten izlenmeye değer olanı anlardın" dedi. Dudaklarından dökülen her kelime kalbime kazınıyordu.
Fısıltıyla "Tahir ben... biz gidiyoruz" dedim. Tahir dondu , bildiğiniz taş kesildi. Kelimelerimi anlamak ister gibi tekrar etti. "Biz gidiyoruz mu" dedi. Başımı salladım. "Nereye" dedi acısını içimde hissettim. "Babam bizi Almanyaya götürecekmiş" dedim. Tahir gözlerini kapatıp "sende hemen kabulmü ettin" dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AYRILIK TRENİ
RomanceHiç dile getirilmemiş bir sevda. Konuşmadan sevmek , uzaktan gözlerinle sevdanı anlatmak işte buydu bizim hikayemiz. Gitmeden önce bana sevgiyle ışıldayan gözler , şimdi kızgınlıkla bakıyordu. Gelişimi , yıllar sonra geri dönüşümü sorgular gibiydi...