11.BÖLÜM DARBE

822 38 7
                                    

/1980 yılı anılar/

Tam sekiz ay geçti. Sekiz koca ay. Tahirsiz , onu görmeden geçirdiğim aylar. üç defa mektup yolladım. Her birinde ayrı umutlar besledim. Her satırımda ayrı gözyaşı döktüm. En sonuna hep döneceğim yazdım.

Sadece bir mektup bir haber. Benim istediğim iyiyim dese yetecek olan bir kelime. Yok aylardır bir kere bile mektup yollamadı. Teyzeme yazdığımız mektuplardan cevap  geliyordu. Ama Tahirden bir satır bir kelime gelmiyordu.

Hâlâ umut var içimde. Beni unutmayacağını söyleyen bir ses. Ne olurdu sanki bir mektup yazsa. Sonra aklıma geldi. Belki askerdedir. Belki zor durumdadır. Dualar düşüyor dilimden. İyi olsunda , sağ olsunda varsın yıllar sonra yazsın mektuplarıma cevap. Ama unutmasın , unutmadığım gibi unutulmayayım.   

Aylardan Eylül , aylardan hüzün. Ve günlerden yine Tahir. Aklım sadece onda , sanki bir arkadaş edinsem yada biriyle konuşsam ona ihanet edecekmişim gibi geliyor.

Öyle soyutladımki kendimi herkesten. Yaşamak denilen şey buysa eğer yaşıyorum. Ruhu olmayan bir insan gibi. Sadece beklediğim bir gün var , beni bekleyenin olduğunu bildiğim o yere gideceğim bir gün.

Çalıştığım fabrikadan eve geldim. Hayat düzenim bu zaten. Ev , iş , postahane. Her gün sevinçle gittiğim , hüzünle geri geldiğim yer bu ev. Huzur yok , aile kavramını yitirdik. Babam annemle arasını düzeltme çabalarında. Annem zaten dünden razı. Yaşadığı şeyleri unutmak bu kadar kolaymı.

Kocam deyip beklediğinin başka kadın almış olması unutulacak şeymi. Birde ortada çocuk var. Annem nazlansada sonu belli olan bir şeye çokta naz işlemiyor. Delmira desen küçük bebeğini artık umursamıyor. Her gece eve sarhoş üstü başı dağınık geliyor.

Babam sevdim , söz geçiremedim kalbime dediği kadını hiç umursamıyor. Nasıl bir döngü Rabbim bu. Hansı bize göstermeyen kadın , artık kucağına bile almaz oldu. Annem bakıyor Hansa. Ben ise olacaklara uzaktan seyirci olan bir izleyiciyim.

Eve girdim babam haber izliyor. Televizyonla ilk tanışmamda burada , Almanyada olmuştu . Türk bir kanalın bangır bangır bağırdı şey doluyor kulaklarıma. Askeri cunta oldu diyor. Cunta ne demek. Televizyona bakıyorum heryer savaş alanı gibi. Dört bir yanda silahlarla gezen askerler. Biri takılıyor gözlerime. Keşke durdurabilsem dediğim haberin içinde.

Tahir , bir sürü askerin içinde ay gibi parlıyor. Askeri üniforma , sakalları kesilmiş. Başında bir kask var. Onca askerin içinde ben yani kalbim sahibini tanıyor. Babamın elinden kumandayı aldım hızla. Kısıtlı olan kanalların hepsini gezdim. Tekrar göremedim Tahiri.

Babamın dedikleri kanımı dondurdu. DARBE olmuş. Darbe ne demek diye sordum babama. Askeriyenin yönetimi ele geçirmesiymiş. Türkiyeyi çok zor günler bekliyormuş. Olağan üstü hal ilan edilmiş. Babamın anlattığı şeyler üzmüştü beni.  Eve gelip yemek yemediğim için yatacaktım.

Üstümü çıkartıp pijamalarımı giydim. Tahirin televizyondaki görüntüsü düştü aklıma. Demek ki askerdeydi. Ondan cevap yazamıyordu mektuplarıma. Onu görebildiğim küçük bir an bile ne kadar mutluluk vermişti bana. Ne zaman bitecekti bu hasret. Tekrar ne zaman onu görme fırsatım olacaktı.

Resmini elime aldım. Her akşam yaptığım gibi bu gün yaşadıklarımı anlattım. Hala en iyi arkadaşımdı Tahir. Gerçekte bir kere bile öpemediğim Tahirin resmini öptüm.

Evde bitmek tükenmek bilmeyen kavgalardan bıkmıştım artık. Babam ve Delmira sürekli kavga ediyorlardı. Az buçuk Almanca öğrendiğim için bazı kelimeleri anlıyordum. Babam Delmiraya çocukla ilgilenmediği için kızıyordu. Delmira farklı bir hayat istiyordu. Babama bizi göndermesini söylüyordu. Babam bunu kabul etmiyordu.

AYRILIK TRENİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin