5.BÖLÜM BİLİNMEZ

897 43 4
                                    

/1978 yılı anılar/

Tahire aşık olduğumu anlamam , beni hiç bilmediğim diyarlara götürüyordu. Başkasını seven birini nasıl olurda severdim. Karşılığı olmayan bir sevdanın yükünü nasıl taşırdım kalbimde. Omuzlarıma kocam yükler yüklenmişti.

Camıma atılan taşlar ve Esma diye ismimi söyleyen Tahir düşüncelerimin arasına girmişti. Pencereyi açıp Tahire baktım. Yüzündeki gülümsemeye tekrar aşık oldum. Kelebek sürüleri vardı içimde. Sanki göç etmek ister gibi kıpır kıpırdılar. Her yanım alev alevdi.

"Sonunda" deyip derin nefes alan Tahire baktım. Bu gece sanki yabancı biri vardı karşımda. Gecelerce konuştuğum kişi değil gibiydi. "Neden susuyorsun" dedi Tahir. Ne yapmalıydım. Ne söylemeliydim. Hesap sormalıydım , ama yapamıyordum.

"Çok mu kızgınsın bana" evet kızgındım  , yada değildim. Bilmiyorum ben hiçbirşey bilmiyorum.  Tahir dudaklarını büzerek "Esma bana niye öyle bakıyorsun" dedi. Nasıl bakıyordum. Yoksa anlamışmıydı ona olan aşkımı. Bakma Esma bakma.

Tahir derin bir nefes alıp "bu gece tuhafsın" dedi. Konuşmalıydım , içimdeki duygu karmaşasını anlamamalıydı. Sakince "asıl kaç gündür sen tuhaftın" dedim. Şükür konuşabilmiştim.  Tahir elini ensesine atıp "şey ben... ben biraz yorgundum. Birde okul işi var tabi. Ama ııı bundan sonra her gece pencerede seni bekleyeceğim" dedi.

Sonra gözleri parlayarak "gelecekmisin" dedi. Cevap vermedim. Gelecektim , gelmeliydim onu görmeli konuşmalıydım. Yinede cevap veremedim. O beni sadece arkadaş olarak mı görüyor. Ya ne olarak görecekti. Sevse uzak kalamazdı. Duygularım , düşüncelerim kavga halindeydi.

Evimizden ölü  çıkmış gibiydi. Sabah babamı tren garına bırakmıştık. Gelmeyin desede dinlemeyip gitmiştik. Orada gördüklerim , babamın gidişi hepsi yüreğimi dağlamıştı.

Tren  garında ayrılığı , kavuşmayı , sevinç ve üzüntü gözyaşlarını görmüştüm. Üzüntüden gözyaşı dökenlerin arasında bizde vardık. Kavuşan sevgililer ve ayrılamayan trenle birlikte koşan eller.  Bu görüntüye yürekmi dayanırdı.

Babamı yolcu etmek zordu. Bu ayrılığın sonrasında bize getireceklerini bilmeden eve babamsız dönmek daha zordu. Annem yol boyunca ağlamıştı. Sevmek hemde sevilmediğini bilerek sevmekse en zoruydu. Annem yıllarca tek taraflı olan bir sevginin kurbanıydı.

Evdeki matem havası komşuların anneme teselliye gelmesiyle büyümüş kocaman olmuştu.  Şimdi gerçekten bir ölünün ardından yas tutar gibiydik.

Mualla ablanın dengesizliğiyle bütün zehrimi ona akıttım. Anneme "ay Aysel abla. Sendekide iyi cesaret. Adamı yolladın gurbete. Ya oralarda gerçekten evlenirse" demesiyle açtım ağzımı yumdum gözümü. "Ne diyorsun sen. Kocası gitmiş birine teselli vereceğine yaptığına bak. Dostmusun düşmanımı söylede bilelim" dedim. Ağzını açacakken imdadıma Asuman teyze yetişti. "Mualla sus.  Kız haklı acıları var. Sen ferahlatacağına yangınlarına odun atıyorsun" dedi.

Bütün gün avare gibi dolaşmıştım evde.  Gece beni bekleyen Tahirin varlığı ferahlatmıştı beni. Aşkın bana öğrettiği en önemli şey susmak olmuştu. Susuyordum , ve Tahir ben susarken anlatmadıklarımı anlıyordu.

Tahir hiç beklemediğim anda "Esma kapat gözlerini" dedi. Kaşlarımı çatıp
" neden" dedim. Tahir sakince "dediğimi yap" dedi.  Ne yapmaya çalışıyordu.

Dediğine uyup kapattım gözlerimi. "Şimdi olmak istediğin yerde hayal et kendini. Olmak istediğin kişiyle olduğunu hayal et. İçindekileri anlattığını hayal et" dedi.

Kendimi alelade bir yerde Tahirin dizlerine yatarken bulmuştum. Saçlarımı okşayan ellerini hisseder gibiydim. Bana her şey geçecek diyordu. Acılar geçmesede hafifler diyordu. Konuşmaya başladım hayalimdeki Tahir ile.

AYRILIK TRENİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin