1991
/Yazarın Anlatımıyla/
Gül ve Şadan kapalı kapılar ardında konuşsalarda , seslerini duyan biri daha vardı.
Seher Esmaya su getirmek için eve girmişti. İlk önce Şadanın bağırmalarını duydu. Önemsemeden mutfağa yöneldi. Sonra Gül'ün sesinide duyunca önemsiz olmadığını anladı. Ve onları dinlemeye başladı.
Kapı dinlemek ayıp felan bu cümlelere takılamazdı şimdi. Çünkü o ikisi kapalı kapılar ardındaysa kesin kötülük içindi. Ve bu kötülükte en yakın arkadaşına dokunacaktı. Bu yüzden onları dinleyip Esmayı korumalıydı.
Ne konuştularsa hepsini duymuştu. Zaten sabah Şadanın yaptığı şeyin şovdan ibaret olduğunu adı gibi biliyordu. Ve buda o şovun kanıtıydı.
İçerideki ses kesilmişti. Hemen mutfağa koştu yakalanmamak için. Bir saniye geç kalsa yakalanacaktı. Onun mutfağa geçmesiyle kapı açılmış ve iki şeytan dışarıya çıkmıştı.
Allah'tan Seheri fark etmemişlerdi. Gerçi fark etselerde birşey değişmezdi. Duyduğu şeyleri Esmaya anlayacaktı. O kadına inanmaması gerekiyordu. En sevmediği şey laf taşımaktı. Ama bu laf taşımak değil , kardeşi bildiğini korumaktı.
Bir bardak su alıp mutfaktan çıktı. Esmanın yanına gelip suyu uzattı. Esma "teşekkür ederim" dedi. Zaten kendinde değildi Esma. O yüzden Seherin geç kalmasını bile fark etmemişti.
Aklında bin bir soru vardı. Dünkü gibi yine halsizleştiğini hissetti. Elleri ve ayakları uyuşuyor , sanki ruhu bedenini terk ediyordu. Dirayetli olmalıyım dedi.
Seherin getirdiği suyu bir dikişte içti. Teyzesine baktı. Gülle yan yana oturmuş birşeyler fısıldaşıyordu. Zaten biliyordu teyzesine güvenemeyeceğini. Bu görüntüyle daha iyi anladı.
Artık gitme vaktiydi. Sehere dönüp "kalkalım mı" diye sordu. Seher başıyla Esmayı onayladı. Esma kalktı. Onun peşinden herkes ayağa kalkmıştı.
Şadan Esmanın ayaklandığını görünce , Esmanın yanına geldi. "Nereye kızım" dedi. Esma Şadanın bu hallerinin yabancısıydı. Zaten her yanından yapmacıklık akan hareketlere alışabileceğinide sanmıyordu.
Şadana bakmadan cevap verdi. "Evime gidiyorum" diye. Şadan "yani içeriye mi geçiyorsun kızım" dedi sevinerek.
Esma bu kadına anlam veremiyordu. Hem Gülle fısır fısır plan yap , hemde bana pişman olmuş ayakları yap diyordu içinden. Az kaldı inanacaktı bir ara teyzesinin pişmanlığına. Demek ki hala yaşadıklarımdan ders almadım dedi kendine.
Esma bu günün hatrına sustu diline gelenleri. Onun yerine başka cevap verdi teyzesine. "Hayır içeriye geçmiyorum. Seher'le benim olan eve gidiyorum" dedi.
Bir an garip hissetti. Seherin evini böyle benimsemesi kötümüydü. Seherin yüzüne baktı. Orada ne aradığını tam bilmese de aradığını bulmuştu.
Seher Esmanın kendini misafir gibi hissetmesini istemiyordu zaten. Şadana söylediği sözler mutlu etmişti. Demekki Esma'da onun gibi misafir olmadığının bilincindeydi.
Şadan hayal kırıklığı ile "burada kalsaydın kızım. Hem senin evin burası" dedi. Esma artık sinirlerine mukayyet olamıyordu. Tam patlayacakken imdadına Ali yetişti.
Alide bu gün olay çıkmasını istemiyordu. O yüzden "Şadan teyze. Esma bazı şeyleri atlatana kadar Seher ile kalsın. Kendini ne zaman buraya gelmeye hazır hissederse gelir" dedi.
Aliye kalsa Esmanın bu eve bir daha dönmesini istemezdi. Ama belki Esma dönmek ister diye kestirip atamamıştı.
Şadan boynunu bükerek "peki. Esmam nasıl isterse öyle olsun. Evine döneceğin günü sabırsızlıkla bekliyeceğim" dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AYRILIK TRENİ
RomantikHiç dile getirilmemiş bir sevda. Konuşmadan sevmek , uzaktan gözlerinle sevdanı anlatmak işte buydu bizim hikayemiz. Gitmeden önce bana sevgiyle ışıldayan gözler , şimdi kızgınlıkla bakıyordu. Gelişimi , yıllar sonra geri dönüşümü sorgular gibiydi...