1991
/Esmanın Anlatımıyla/
Babam ve teyzem bağırarak konuşuyordu. Teyzem babama "daha ne kadar saklıyacaksın. Söylesene , Esma'dan gerçekleri daha ne kadar saklıyacaksın" demişti...
İnsandırya , başkasının söylediklerini , yada bir zamanlar gördüklerini konduramaz. Yada taşları yerine oturtamaz.
Ben hiç babamın sevipte unutamadığının teyzem olacağını düşünmedim. Anneme bunu yapacağı aklımın ucundan geçmedi. Yada annemin bunu bile bile babamla evleneceğini hiç düşünmedim.
Gerçekler ağır geldi. Hem bedenime , hem yüreğime. Taşıyamayacağım yükleri yüklemişlerdi omuzlarıma. Ömrü hayatımda hiç böyle yıkılmadım. Neydi beni bu denli yıkan. Yıllardır gözlerimin içine bakarak yaptıkları bu iğrençlik mi. Yoksa annemin bu iğrençliğe göz yummasımı.
Eve girdiğimde onları bağırırken duymuştum. Babamda , teyzem de beni fark etmemişti. Teyzemin sözlerine karşı babam "elbette bir gün öğrenecek. Ama şimdi değil. Düşünsene şimdi öğrense seninle benim yıllardır aramızda olanları. Her şeyin bir sırası var Şadan" dedi.
Duvarın dibine gizlenmiş bu iki insanı dinliyordum. İnsan dediğime bakmayın. Herkes insan olamaz. Baba dediğim adam "sen ilk başta zengin diye o Muhsini istemeseydin biz bunları yaşamazdık. Bu olanlar senin suçun. O yüzden ben diyene kadar Esmaya birşey anlatmayacaksın. Anladın mı beni" dedi.
"Ben böyle olacağını bilseydim , Muhsinin böyle kumarbaz , içkici olduğunu bilseydim hiç istermiydim onu. Aklım başıma geldi ama geç geldi Cemil" dedi üzgün bir sesle annemin kardeşi.
"Ah Şadan mutlu olmamıza senin zengin olma hırsın engel oldu. Zavallı Ayselde benim hüznümde benimle birlikte yok oldu" dedi babam.
Teyze müsvettesi " peki tapu işi ne olacak. Babam herşeyi ölmeden ablama devretmiş. Tek variste şimdi Esma. Ondan nasıl alacağız yerleri" dedi daha sakin bir sesle. Kimsenin mutsuzluğu umrunda değildi belliki. Hala mal , mülk, zenginlik peşindeydi.
Babam ;yıllardır sevmesede olur. Yeterki yanımızda olsun dediğim. Şimdi ise iğrenme duygusunun bile fazla olduğunu düşündüğüm. "Esmayı ilk önce pişman olduğuma inandırmalıyım. Benden şüphe etmemeli. Zaten o yufka yüreklidir. Ben bir şekilde kandırırım onu" dedi.
YIKILDIM...
Parçalara ayrılmak nasıl bir şey derseniz , tam olarak şu anki durumum. Hesaplayamadım kaç kez yıkıldım , kaç kez parçalara ayrıldım. Ve dahada çok yıkılacak gibiydim.
Saklandığım yerde artık duramıyordum. Duyduklarım , o ikisinin sözleri içimdeki öfkeyi kaynatıyordu.
Usulca saklandığım yerden çıktım. İlk önce yutkundum. Dişlerimi ve yumruklarımı sıktım. Ayaklarımı sürüyerek yanlarına ilerledim.
Babam , teyzem aynı kandan olduklarım. Hortlak görmüş gibi bana bakıyordu. Kendime güç verip biraz daha yaklaştım.
Acı bir gülümsemeyle yüzlerine baktım. Cemil efendi yani babam tam ağzını açmıştı ki elimle sus işareti yaptım.
Tekrar yutkundum. Kelimeler dileme geliyordu gelmesine , ama dökülemiyordu. "Siz" dedim sesim titreyerek. Neydi bu acının adı. Annem öldüğünde en büyük acı demiştim.
Peki en büyük acı annemin ölmesiyse bu acı neydi. Bu acı yıllarca bir yalana inanıp hem annen için hemde baban için üzülmenin acısıydı. Bu acı içinde bir yerlerde hala umutla babasını bekleyen , belki gerçekten pişmandır diyen çocuk Esmanın ölümünün acısı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AYRILIK TRENİ
RomanceHiç dile getirilmemiş bir sevda. Konuşmadan sevmek , uzaktan gözlerinle sevdanı anlatmak işte buydu bizim hikayemiz. Gitmeden önce bana sevgiyle ışıldayan gözler , şimdi kızgınlıkla bakıyordu. Gelişimi , yıllar sonra geri dönüşümü sorgular gibiydi...