26.BÖLÜM RÜYA

739 43 6
                                    

1991

/Esmanın Anlatımıyla/

Zeynebin sözleri bende şok etkisi yaratmıştı. Neydim ben onların gözünde. Para için kendini satmış kötü kadın. Zeynepte inanmıştı denilenlere.

Anlaşılan bu akşam herkesin eteğindeki taşları dökme akşamıydı. Suçlu değilsen eğme başını diye öğretmişlerdi okulda bize.

Suçlu olmadığımı göstermek için dikleştirdim bedenimi. "Zeynep sende onlar gibisin. Sende mahalledeki diğer kadınlar gibi dinlemeden , gerçeği bilmeden yargılıyorsun. Oysaki bir zamanlar yakın arkadaştık.  Şimdi ne değişti" dedim yüzüne bakarak.

Zeynep biraz alayla "çok şey değişti Esma. Mesela eskiden senin ağabeyimi deliler gibi sevdiğini düşünürdüm. Ama şimdi her gördüğü erkekle gönül eğlendiren birisi olduğunu düşünüyorum. Hem bu sadece benim görüşüm de değil.Herkes yalan söylüyor değil herhalde. Özellikle de teyzen" dedi.

Biz eskiden Zeynep ile arkadaşken Zeynep böyle bir kız değildi. Annesi gibi dedikodu nedir bilmezdi. Demek ki yıllar her şeyi değiştirdiği gibi Zeynep'i de değiştirmişti.

"Kimin ne dediği umrumda değil. Ben kendimi biliyorum Zeynep. Benki en sevdiklerimden darbe yemişim. Senden de yesem ne fark eder" dedim.

Zeynep biraz yüksek sesle "Gül demişti de inanmamıştım. Onların ailede arsızlık genetik diye" dedi.

Gül ne yapmaya çalışıyordu. Bunu neden yapıyordu. Zaten Tahiri bin türlü katakulliyle elde etmişti. Benden ne istiyordu.

"Zeynep sonradan pişman olacağın laflar etme. Sende benim kadar iyi bilirsin ki gerçeklerin er yada geç ortaya çıkma gibi kötü huyları vardır. Gülede söyle benimle uğraşmasın. Bir kaç ay sonra gideceğim zaten buralardan" dedim.

Tek çare vardı artık benim için. O da bi an önce buralardan gitmek. Okullar kapanıp , tayin yerimde belli olunca hiç beklemeden gideceğim. Bu gidiş diğeri gibi mecburi değil buralardan kaçmak için.

Zeynep gerçekmi söylüyorum diye yüzüme bakıyordu. İçim o kadar doluydu ki kendim bile bunu niye yaptım anlamadan içimi dökmeye başladım.

"Sen her taraftan darbe almak ne demek bilirmisin. Tutunacak tek bir dalının kalmaması ne demek. Yıllarca kandırılmak nasıl bir duygu. Yada annenin gidişiyle bütün herkesin gitmesi. Buraya dönerken tek umudum ağabeyindi. Bir tek o kalmıştı sığınabileceğim liman. Bugün babamı ilk kaybedişim değil. Daha önce de iki kere kaybettim ben babamı. Ben bir söze tutundum yıllarca. Verdiğim sözü tutmak için döndüm Samsun'a. Her genç kız gibi ben de hayaller kurdum. En büyük hayalim sevdiğim adamla evlenip mutlu bir yuvam olmasıydı. Buraya dönerken bu hayalim hala devam ediyordu. Sen hayallerinin üstüne yıkılması nasıl bir şey biliyor musun. Sen yapmadığın şeyler için suçlanmak ne demek biliyor musun. İstediğini söyle , istediğini yap yaralı olan gönlümü bundan daha fazla yaralayamazsın" dedim.

Zeynep dediklerimden ne anlamıştı bilmiyorum. Dediğim gibi artık hiçbir şey umrumda değil. Ben ben yaralı bir serçeyim. Yuvasından daha uçmayı bilmeden babası tarafından itilmiş bir serçe.

Zeynep dediklerim karşısında sessiz kalmıştı. Belki de bana acımıştı. Ya da daha fazla bu konuyu konuşmak istemiyordu.

Zeynep'in zehir zemberek sözlerinden önce az da olsa yediğim yemeği biraz daha önümü itikledi. Sessizce yemem için gözleriyle işaret verdi. Onca olayın üstüne hiç yemek yiyecek halde değildim.

Uzun bir süre sessizlik hakim oldu aramızda. Aramızdaki sessizliği Zeynep'in sesi böldü. Zeynep "ne yaşadığını bilemem. Olayların gerçek yüzünü de bilmiyorum. Aslında kızgınlığım sana değil. Seninle birlikte giden ağabeyime. Yıllarca seni beklerken kendini yitirdi. Bir ruhtan hiçbir farkı yoktu. Her zaman pencerenin kenarında elinde bir sigara hep o türküyü söyledi. Çoğu gece sizi ayıran trene isyan ettiğini duydum. Esma sen de benim kadar biliyorsun artık kavuşmanız imkansız. Aranızda yıllar var. Belki sadece yıllar olsa aşılabilir. Ama Gül de var" dedi.

AYRILIK TRENİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin