1991
/Esmanın Anlatımıyla/
Kulaklarım çınlıyor , başım dönüyordu. Ne demişti teyzem. Cici anne demişti. Kolumu tutan bir el hissettim. İnme inmiş gibi hissediyordum.
"Ne ney..." kelimelerim kayıptı. Cümle kurma yetimi kaybetmiştim. Tekrar denedim. "Sen , sen ney" olmuyordu. Elimi boğazıma götürdüm. Sakinleşmeliydim.
Önümde akıp giden insanlar ve zaman vardı. Ben ise o zamanın en kuytusunda yer alan küçük bir saniyeydim. Belkide salise.
Koca dev bir ekrandan teyzemin zevkle eşyalarımı , oraya buraya savurmasını izliyordum. Tahsin amca ve Asuman teyzenin onlara engel olmaya çalıştığını görüyordum. Tahsin amca babama bağırıyordu. Asuman teyze teyzemin ellerini tutup yapma diyordu. Hepsini duyup tepki vermeden öylece durdum. En son bir şey oldu.
Teyzem annemden tek hatıra olan resmini savurdu. Gözlerimin önünde savrulan siyah beyaz anneciğimin resmi. İşte o vakit kendime geldim.
Koşup yere düşen resmi aldım. İlk önce öpüp bağrıma bastım. Ondan defalarca özür diledim. Ondan bana kalan tek yadigarı koruyamamıştım.
Hala eşyalarımı savuran teyzeme baktım. Bir hışımla kolundan tutup kendime çevirdim. Kendimden beklenmeyecek bir sakinlikle "kime bu öfken. Kime , neye bu nefretin kinin" dedim.
Teyzem kin dolu bakışlarıyla "hıh. Bütün öfkem annene. Bütün kinim sana" dedi. Kolunu benden kurtarıp kapının eşiğine oturdu.
Asuman teyzenin sesini duydum biraz uzakta. Bizi izleyen kalabalığı dağıtmaya çalışıyordu. Seslerin uzaklaşmasından anladığım kalabalık dağılmıştı.
Teyzem başını ellerinin arasına aldı. "Babam her zaman ablamı sevdi en çok. Bir kere bile bana onun gibi davranmadı. Ablam hep en değerlisi oldu onun. Ben ise ondan arta kalandım. Annemde hep ablama sorardı herşeyi. Neymiş o benden daha ağır başlı ve akıllıymış. Ablam ne isterse yaparlardı. Ben ise bir şey isterken bile çekinirdim. Mirasını bile tamamen ablama bıraktı. Hep üvey evlat gibi yaşadım ben hayatım boyunca. Sırf baban fakir diye onu istemedim. Anneni istediklerinde babana , annen sefalet çekecek diye sevindim. Şans ilk defa ona değil bana güldü sandım. Sonra zengin diye evlendiğim adamda kötü çıktı. Ama annen yine benden şanslıydı. Baban sevmesede gül gibi bakıyordu ona. Oysaki baban beni sevmişti ilk. O yüzden onu tekrar kazanmaya çalıştım. Başarılıda oldum. Tam ayrılmalarını beklerken yıllar sonra sen oldun. Ve sen benim bütün hayallerimi yıktın. Annenin öldüğü gün tam her şey benim istediğim gibi olacak derken , mirasın sana geçtiğini öğrendim. Yani anne , kız ikiniz benim hayatımı mahvettiniz" dedi.
Teyzem bunları anlatıyordu ama sanki her şeyi yapan bizmişiz gibi söylüyordu. Oysaki onu mahveden kendi hırslarıydı. Bir insan ablasının ölmesine bile sevinecek kadar kötü olabilirmiydi.
"Biz sana bir şey yapmadık. Sen kendi kendine yaptın bütün kötülükleri. Yaşadıkların bizim değil senin suçun" dedim. Teyzem ayağa kalktı.
"Her şey ikinizin suçu. Benim olan hayata geçte olsa kavuştum. Şimdi sefillik çekme sırası sende. Annenin suçunuda sen çekeceksin" dedi.
Annem anlatırdı eskiden. Teyzem hep annemin olanları istermiş. Oysaki aynısı onada alınırmış. Ama teyzem her defasında onunki benimkinden güzel diye ağlarmış.
Küçükken bu kavgayı anlarımda. Büyüyünce insan hala onun hayatı benimkinden iyi diye kardeşinin hayatını mahveder mi.
Evet teyzemin hayatı berbattı. Eniştem ilk evlendiklerinde çok zengin olsada , bütün varlığını kumarda kaybetmişti. Yıllarca çocuklarıda olmamıştı. Birde bu yüzden eniştem teyzemi çok dövermiş.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AYRILIK TRENİ
RomanceHiç dile getirilmemiş bir sevda. Konuşmadan sevmek , uzaktan gözlerinle sevdanı anlatmak işte buydu bizim hikayemiz. Gitmeden önce bana sevgiyle ışıldayan gözler , şimdi kızgınlıkla bakıyordu. Gelişimi , yıllar sonra geri dönüşümü sorgular gibiydi...