23.BÖLÜM SEVDA ÇIKMAZI

740 42 4
                                    

1991

/Tahirin anlatımıyla/

Kahvehanenin kapısından bana selam veren Cemil amcayla küçük bir şaşkınlık yaşadım. Acaba ne zaman dönmüştü.

Öyle çok muhabbet etmişliğimiz yok. Ama yinede o beni tanır bende onu. Aynı mahallede ve yan yana evlerde oturuyoruz. Tanışmamış olmamız mümkün değil.

Şaşkınlığım geçip kendime geldim. "Ve aleyküm selam. Hoş geldin Cemil amca" dedim. İki yabancı gibi tokalaşıp sarıldık.  Elimle masalardan birini işaret edip "geç otur. Buyur , buyur" dedim.

Çökmüş hali gözle görülmeyecek gibi değildi. Koskoca 10 yıl. Elbette yaşlanacak dedim içimden.

Cemil amca elimle gösterdiğim masaya oturdu. "Çay , kahve ne ikram edeyim" dedim saygıyla. Cemil amaca "bı çayını alırım" dedi gözlerini kahvehanede gezdirerek.

Çay doldurmak için tezgahın arkasına geçtim. Cemil amca "kahveyi baya değiştirmişsiniz. Baban artık çalışmıyor mu" dedi.

İkimizede çay doldurup masaya ilerledim. "Evet baya yenilikler yaptık. Babam dükkanı bana bıraktı. Arada uğruyor. Ama genelde evde" dedim.

Çaylarımızdan birer yudum aldık. "Sen yeni geldin galiba Cemil amca" dedim. Kafasını salladı "bu gün geldim. Esmanın geldiğimden haberi yok. Ona mektup atmaya zamanım olmadı" dedi.

Ellerini masaya koydu. İç çekip "Esmayla aramız zaten limoni.  Beni gördüğüne , geri döndüğüme pek sevineceğini sanmam" dedi.

Merakla diyeceklerini dinlemeye başladım. "Duydun mu bilmem. Ama Esma orda , Almanya'da biraz değişti. Bir adama , yani oradaki patronuna metres oldu. Alnımıza kara leke sürdü" dedi.

Sessiz kaldım. Ben bunları kaç gündür duyuyordum zaten. Ama Cemil amcanın bana bunları anlatması tuhafıma gitmişti.

Sustu , sanki daha fazlası vardı. Ama anlatmak istemiyordu demekki. Düşüncemde yanılmıştım. Bunu "sadece bununla da kalmadı. Birde adamı yaralayıp , parasını çaldı. Garip anası onun yüzünden kanser oldu. Sanki ben birşey yapmışım anasına gibi birde bana düşman oldu" dedi.

İçimdeki şüphe yok oldu. Bir baba evladı için bunları söylermiydi. Kızı hakkında yalan konuşabilirmiydi. Kaç gündür aklımdaki ikileme cevap bulamamışken bu gün bulmuştum.

Artık Esma diye biri yoktu benim için. Onu beklediğim yıllara yandım. Hayatımı , en güzel yıllarımı çalan zalime isyan ettim. Beni bir söze mahkum edip bir haberi çok gören Esmayı gömdüm.

Cemil amca "fazla konuştum. Seninde başını ağrıttım. Yaban ellerde derdimi anlatacak kimse yoktu. Tanıdık birini görünce çenem açılı verdi" dedi.

Benim içimde yaşadığım fırtınaya inat onun yüzü gülüyordu. Bende yapmacık bir gülümseme ile baktım. "Estağfurullah ne baş ağrıtması. Sanada iyi gelmiştir derdini anlatmak" dedim.

Esma konusunu kapattı. Mahalleliyi sordu. Yeni evler yapılmıştı. Yeni insanlar taşınmıştı. Cemil amca buranın yerlisi olduğundan değişiklikleri hemen farketmişti.

Biraz daha sohbet ettik. "Artık kalkayım. Sohbet ve çay için teşekkür ederim" dedi. "Ne demek Cemil amca. Her zaman beklerim" dedim.

Dikkatimi çeken şeyse yeni geldim demişti. Ama elinde valiz yoktu. Acaba evlerinin bahçesinemi bırakmıştı. Sonrada kendime neyse ne dedim. Cemil amcayı uğurladım.

Kaç zamandır kendi içimde aklamaya çalıştım Esmayı. Ama görüyorum ki ben ne kadar aklamaya çalışsamda Esma suçlu. Beni unutması , yaptıkları yakıyor içimi.   İçimdeki o seste yok oldu. Esma suçsuz diyen ses artık yok.

AYRILIK TRENİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin