/1987 yılı anılar/
Dört sene evvel yaşadığım olay bana yıllarımı ve özgürlüğümü kaybettirmişti.
Kendimi , namusumu korumak için yaptığım hatanın bedeli dört seneydi. Borisi öldürmemiş yaralamıştım. O gün oturup kaldığım yerde beni Alman polisleri buldu. Sordukları soruları anlıyordum ama cevap vermiyordum. Katil olduğum düşüncesi aklımdan çıkmıyordu.
Polisler konuşmadığımdan birde üstümün başımın perişan halinden beni polis merkezine getirmişlerdi. Buradada sessiz bir şekilde oturuyordum. Sorulan hiç bir soruya cevap vermedim.
Sonrası benim dilimin çözülüp olayı anlatmamla nezaret. Annemin yada o baba müsvettesinin nasıl haberi oldu bilmiyorum. Kesin verdiğim bilgilerden ulaştılar.
Dizlerimi kendime çektim. Başımı dizlerime yasladım. Başka kaçış yolu bulamamıştım o zaman. Mahkemeye çıkana kadar öyle oturduğumu hatırlıyorum.
Mahkemede patronumu gördüm. Bana kinle bakıyordu. Oğlunun pisliğine göz yuman bir adam , o da oğlu gibi pislikti. Hakimin sorduğu bütün sorulara cevap verdim. Ama hesap etmediğim bir şey oldu. Karşı taraf benim anlattıklarımdan farklı yani yalan ifade vermişti.
Ben Borisin sevgilisiymişim. Boris benden ayrılmak isteyince ben onu bırakmak istememişim. O günde beni bırakma diye yalvarmak için gitmişim. Tuttukları yalancı şahitlerin hepsi aynı ifadeyi vermişlerdi. Kolu sargılı vaziyette son anda mahkemeye gelen Borisin söyledikleri ise kanımı dondurdu.
Biz aylardır birlikte oluyormuşuz. Hatta o beni istemediği halde ben onu baştan çıkarıyormuşum. Söylediği yalanları daha fazla kaldıramıyordum. İtiraz etsemde hiç bir işe yaramamıştı. Hakim yaralanma olayını sorunca kaza demişti. Boğuşma esnasında olduğunu yanı beni kendinden uzaklaştırmak isterken olduğunu söylemişti. Birde fabrika kasasından çaldığım paralar varmış. Sırtına geçirdiğim makas kaza değildi. Ama hırsızlık yoktu. Kimsenin malına elimi sürmemiştim. Yalan dedim çalmadım dedim. Hatta bile isteye yaraladım dedim. İtirazlarımın faydası yoktu.
Semih ile Fatmanın şahitliğide onların yalanlarının önüne geçememişti. Olayı kaza diye adlandırdıkları için sadece hırsızlıktan birde kazara adam yaralamaktan dört yıl hüküm giymiştim.Mahkeme salonundan çıkarken babamın o*r*s*p* diye bağırışlarını duydum. Annemin ağlaması mahkeme boyunca sürmüştü. O gün bana ulaşmak için neler yaptı. Bir kere sarılmak için beni hapishaneye götüren polislere yalvardı. İzin vermemişlerdi , bizde gözlerimizle sarıldık birbirimize.
Hapishanede geçen dört yılda annem , Semih ve Fatma ziyaretime geldi. Burda başka kimsem yoktu zaten. Ama babam anneme beni evlatlıktan reddettiğini söylemiş. Benim gibi kızı yokmuş. Asıl benim onun gibi babam yok. Öyle baba olmaz olsun.
Birde Boris pisliği ziyaret etti. Kimin geldiğini söylemedikleri için görüşe çıkmıştım. Borisi karşımda görünce geri dönmek istedim. Ama gardiyan izin vermedi. Eli kolu uzun dediklerindendi Boris. Adam benim yaptığımı kendine yedirememiş. Birde ona ömür boyu hatıra bir şey bırakmıştım. Sapladığım makas sağ kolunun sinir damarına denk gelmiş. Sağ kolunu kullanamıyordu artık.
Bana beni hiç unutma dedi. Benim yıllar geçse de seni unutmayacağım gibi diye ekledi. Üstü kapalı tehdit etmişti. Buradan çıkmamı dört gözle beklediğine emindim.
Annemin her ziyarete gelişinde eve mektup gelip gelmediğini soruyordum. Annemin verdiği olumsuz cevaplar ise zor olan halimi dahada zorlaştırıyordu. Annemin her gelişinde dahada bir solduğunu görüyordum. Beli bükülmüş , öksürmemek için kendini sıkan halleri yaptığımı tek başıma ödemediğimi gösteriyordu. Ben hapiste o babamın cehenneminde yok oluyorduk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AYRILIK TRENİ
RomanceHiç dile getirilmemiş bir sevda. Konuşmadan sevmek , uzaktan gözlerinle sevdanı anlatmak işte buydu bizim hikayemiz. Gitmeden önce bana sevgiyle ışıldayan gözler , şimdi kızgınlıkla bakıyordu. Gelişimi , yıllar sonra geri dönüşümü sorgular gibiydi...