Truth and Lie

349 27 19
                                    

Eren Yeager sevdiklerinin yanından uzaklaşmıştı.

Bu gerçek,Keşif Birliğinin tüm üyelerinin suratına soğuk bir su gibi çarpmış,ne yapacaklarını bilemeyecek kadar şaşkına uğratmıştı.Bundan sonra ne yapacakları hakkında bir fikirleri yoktu.Olayların odak noktası olan adam kısa bir not bırakmış ve kayıplara karışmıştı.

Keşif Birliği ise burada işlerinin bittiğine karar kılmıştı.Diplomatik olarak çözebilecekleri bir yol olmadığını düşünüyorlardı.Dünyanın geri kalanı,öyle derin bir ilüzyonun içindelerdi ki,kimse onların normal birer insan olduğunu düşünmüyordı.

Ne gariptir ki,Eren Yeager aynı düşünceleri yıllar önce Reiner için söylemişti.Onun ne bir asker ne de bir savaşçı olduğunu,duygulardan tamamen bağımsız olduğunu söylemişti.

Oysa birkaç metre önünde yürüyen adam,elini kuzenine uzatmış;yanında dört çocukla birlikte Marley sokaklarında yürüyordu.Bitkin suratını çocuklara belli etmemeye çalışıyordu.Onların mutlulukları için elinden geleni yapmaya çalıştığı belliydi.

Onun da bir insan olduğunu,duygularının ne kadar saf ve gerçek olduğunu görebiliyordu.Duvarların ötesindeki insanların da,surları yıkanların da birbirlerinden farkı yoktu.

Aylar geçmesine rağmen kalbine çöken bu ağırlık onu değiştirmiş,suskunlaştırmıştı.Yalnızdı ve bu değişim onun sakinleşmesine yol açmıştı.

Nina Maritz'le yaptığı konuşma gelmişti aklına.Genc kadın eski ama yine de kirli durmayan bir ceket ve eteğin içinde oldukça güzel duruyordu.Elindeki kağıt poşetin içinde birşeyler taşıdığı belliydi.

Karşısındaki adamın kesilmiş bacağı ve oyulmuş gözünü gördüğünde bakışları değişmişti.Her zamanki sert görümünün aksine kalbinin kırık olduğu belliydi.Birkaç adım atarak bankın boş kısmına oturmuş,elindeki poşeti ortalarına koymuştu.

"Gözetim bölgesine girmek kolay olmadı.Kapıdaki görevli burada ne yaptıgımı sorup durdu sürekli."

Eren sesini çıkarmazken Nina da poşetteki yiyecekleri çıkartıyordu.Dikkatli bakısları hastanenin bahçesinde dolandı bir süre.Ona bakan birkaç meraklı gözlere omuz silkmişti.Bundan nefret etse de,ona sorulacak ters bir soruda Marleyli biri olmanın ayrıcalığını sürdürebilirdi.

"Sana kahve aldım,daha önce hiç içmemişsindir sanırım.Dene bak,tadını seveceksin."

Poşetten çıkardığı diğer yemeği ve çatalı genç adamın yanına koymuştu.İşini bitirdiğinde ise sessizce oturup beklemeye başlamıştı.Elleri önünde,ağzını açmıyordu.Eteğinin desenini inceliyor,gözleri ara sıra önlerinde yemek arayan kuşları izliyordu.

Eren ise poşete sarılmış ekmeği açmış ve bir parça kopararak kırıntılarını önündeki kuşlara atmaya başlamıştı.Bu hareketi daha fazla kuşun yanlarına gelmesiyle sonuçlanmıştı.Hepsine yetecek kadar yemek attığında yeşil gözleri,Nina ile birlikte kuşları izlemeye yönelmişti.

"Üzgün duruyorsunuz Teğmen."

Nina onun bu cümlesine burukça gülümsedi.Gözleri,yemek için birbirine kanat çırpan kuşların üstündeydi.Sadece karınlarını doyurabilmek için hızla kanat çırpıyor,her türlü gövde gösterisinde bulunuyorlardı.

"En son ne zaman mutlu oldum pek hatırlamıyorum."

Nina'nın cevabı ise daha da hüzünlüydü.Eren,istemsizle pantolonun kumaşını sıkmaya başlamıştı.İkisi de dışarıdan inanılmaz derece yıkılmış duruyordu.Bu dünyada onları mutlu edebilecek hiçbir şey yoktu.

Search for God//Attack on TitanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin