Sacrifice

366 26 42
                                    

"Bana vakit ayırdığın için teşekkür ederim."

Konuşmasına ılımlı bir şekilde başlayan Hange oldukça yorgundu.Cephaneliğin içinde basamağın üstüne oturmuş;silahları tahta kasanın içine dizen Nina'yı izliyordu.Genç kadın onun sanki ne dediğini umursamıyor gibi davransa da aslında tüm dikkatini vererek Hange'yi dinliyordu.

"İkimizin de aynı tarafta olmasına ne kadar sevindiğimi bilemezsin.Senin yardımın olmasa bu kadar işi hızlı yapamazdık sanırım."

Hange konuşmaya devam ederken Nina cephaneliği gözleriyle hızlıca tarıyor,işlerine yarabilecek tüm silahları kutulara yerleştiriyordu.Tüm gün boyunca oturmamıştı,gece de diğerleri gibi uyumaya niyeti yoktu.Sonuçta titanlar uyumuyordu.Ayaklarını bastığı toprak sallanıyor,titanların uğultusu kulaklarına doluyordu.

"Magath ve Pieck şu anda ormandalar.Bu ittifak konusunda onlar da hemfikirler.Mikasa ve Jean ile konuştuktan sonra yarın ormanda toplanmayı planlıyorum."

Nina elindeki kalem ile kağıdın üstünü çizerken geriye neyin eksik kaldığını düşünüyordu.Kısa bir süreliğine bakışı ileride onu izleyen Hange'ye gitti ancak sesini çıkarmadı.İşini yapmaya devam etmiş;kurşunların olduğu kutuyu dolaptan hızlıca çekip almıştı.

"Teğmen konuşmayacak mısın?"

Hange içten bir şekilde sorarken Nina hareketlerinde duraksamıştı.Oldukça yorgundu,durdukça yorgunluğunu farkediyor bu da devam etmesine engel oluyordu.Avuçları terlemeye başladığında ellerini üniformasına silmişti.Bacaklarında taşıdığı bıçaklar ve teçhizat ona ağırlık yapıyordu.Bu geceye kadar işini biteremeyeceğini farkettiği için teçhizatı kısa bir süreliğine de olsa çıkarmayı uygun gördü.

Elleri bacağını sıkıca bağlayan kemeri çözmeye başladı."Ne söylememi bekliyorsun ki Komutan?"dedi teçhizatın bir parçasını çıkarmayı başardığında.

Hange gerginlikle gülümsemiş ve Nina'ya bakmıştı.Genç kadının üniforması,beyaz gömleği kan içindeydi.Yaralanmadığı belliydi ama bu hale nasıl geldiğini bilmiyordu.Beyaz yüzünün rengi kireç gibi olmuş,göz altları morarmıştı.Onun haline üzülse de şu an kimsenin birbirinden pek bir farkı yoktu.Ellerini dizlerinin üstüne koymuş;sesinin temiz çıkması için boğazını temizlemişti.Yalın bir sesle konuştu.

"Levi'ın nasıl olduğunu merak etmiyor musun?"

Nina,teçhizatının geri kalanını da çıkartıken tahta kasaların bir tanesinin üstüne oturmuştu.Başını öne eğmiş,ellerini birleştirmiş sessizce düşünüyordu.Kendisine sorulan bitmek bilmeyen sorulardan bıkıp usanmıştı ancak Hange'nin onunla yalnızca konuşmak istediğini biliyordu.

"Burada sen olduğuna ve Zeke'in Shiganshia'ya gelebildiğini göz önüne alırsak yaralanmış olmalı.Hem de oldukça,ayakta bile duramıyor olmalı."Nina konuşurken sesinin kısık çıkmasını önemsememişti.Neler olduğunu anlayabilecek kadar zihni temizdi."Depodan birkaç ilaç aldım.Geri döndüğünde ona ver lütfen,ağrılarını kesecektir."diye devam etti eliyle uzakta duran beyaz torbayı işaret ederek.

Hange ayağa kalkıp uzakta duran poşeti açtı.Çıkardığı cam şişeler ağrıları kesmesine ve iyileşmesine yardımcı olacak ilaçlardan ibaretti.Daha Hange gelmeden Nina'nın bunları hazırlamasına burukça gülümsedi.

Nina ellerini birbirinden çözerken parmakları alnını bulmuş;yüzünü kapatan saçlarını kenara çekmişti.Başı çok ağrıyordu,gözleri yorgunluktan kapanmaya başlamıştı.Yine de dayanmalıydı,saatlerdir kendine bunu telkin ediyordu.Konuşmamak için dilini ısırsada dudaklarının arasından kaçan cümleye hakim olamadı.

Search for God//Attack on TitanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin