Try to Save World

1.3K 110 128
                                    

Askeri Polis Ralph'ın bıçak zoruyla söyletilen sözlerinden sonra Sannes,Reiss ailesinin gerçek kraliyet soyu olduğunu itiraf etmişti.İki asker aynı hücreye konulduktan sonra büyük bir kavgaya tutuşmuşlardı.Ancak Sannes'in birkaç cümlesi Hanji'nin kaşlarının çatılmasına yetmişti.Duydukları,onu düşünmeye teşvik etmişti.

Levi ise karanlık odaya bir kez daha girerken yatakta hala aynı pozisyonda yatan kadını gördü.Stres olmuş bir şekilde yavaş adımlarla yatağa yaklaştı ve oturdu.Ona arkasına dönmüş kadına biraz yaklaştı.

"Uyuyor musun?"dedi onun uyamadığını görmesine rağmen.Nina'dan tepki almaya çalışıyordu.Ancak genç kadın sesini daha çıkarmamıştı.

Yüzbaşı yorgunlukla yatağa yattı.Bakışlarını tavana dikmişti.Az sonra kalkıp aşağıya inmeleri gerekiyordu.Hatta birkaç saat sonra buradan ayrılıp Reiss Lordunun topraklarına gitmeleri gerekiyordu.Uzun bir yolculuk onları bekliyordu.

Yanından yatan kadının nefes alış verişini dinlerken uykusu gelmişti.Gözleri hafifçe kapanırken yeraltında kaldığı zamanlar gözünün önünden bir bir geçti.Ona abi diye seslenen Isabel'i hatırladı.

"Savaştayız."

Levi'ın dudaklarından dökülen tek kelime ile Nina yattığı yerden doğruldu.Hala akan gözyaşlarını elinin tersiyle sildi.Oturur vaziyette olmasına rağmen Levi'a değil duvara bakıyordu.

Daha birbirleri arasındaki ilişkinin ne olduğunu bilmemelerine rağmen bu plansız durum ikisini de sarsmıştı.Levi ne söylemesi gerektiğini bilmiyordu.Kalbine garip bir ağırlık çökmüştü;tüm dünyanın yükünü omuzlarında hissediyordu.

Nina'ya sorsalar bu dünyaya doğmak istemezdi.Acı ve keder içinde,sürekli zorluklarla geçen bir hayatı vardı.Ama annesinin ona sevgiyle her sarılışını düşündüğünde tüm bunların bir önemi kalmıyordu.Maritz'le güldükleri her an iyi ki yaşamışım dedirtiyordu.

Levi ise tamamen kayıptı.Annesiz bir hayat,bir katil tarafından yetiştirilme,hayatta kalabilmek için insanları dövmek onun geçmişiydi.Levi yataktan doğrularak genç kadına yaklaştı.Kolunu onun bedenine dolayarak Nina'yı kendine çekti.Narin beden kollarının arasına düştü.

"Yarın,öbür gün ben ölürsem ne yapacaksın?"diye sordu Yüzbaşı.Soruyu Nina'dan çok kendine yöneltmişti.Babasını dahi tanımayan o,aklına gelen düşünceleriyle neredeyse delirecek gibiydi.

Nina omuzlarını silkti."Sen en güçlü değil misin?"kendini zorlayarak konuşabilmişti.

"Her zaman değil."dedi Levi.Kollarının arasındaki bedene sıkıca sarıldı."Özelikle de şimdi."

Odanın kapısı açılırken Nina kapıda dikilen kadına bakakaldı.Birbirlerine şaşkınlıkla bakıyorlardı.Levi ise umursamaz bir ifadeyle bakışlarını Hanji'ye çevirdi.Konuşmaları bölündüğü için rahatsız olmuştu.

"Dörtgöz,şu an meşgulüm"dedi bıkkın bir ses.

Haniji'nin yanakları bir anda kızardı.Böyle birşeyle karşılaşmayı hiç beklemiyordu.Bakışlarını sarılmış ikiliden kaçırdı;çekingen bir tavırla eli saçına gitti ve kafasını kaşıdı."Özür dilerim Levi,Nina.Ama aşağıya inmeniz gerek."

Levi kollarını Nina'dan ayırırken ayağa kalktı.Hızlı adımlarla kapıya gitti ve hiçbirşey demeden kapıyı Hanji'nin suratına kapattı.Gözlüklü kadının bitmek bilmeyen sorularına maruz kalacağını biliyordu.

Yatağa tekrar yaklaşırken dizlerinin üstüne çöktü.Elleriyle Nina'nın yüzüne yağışmış saçlarını çekti.Genç kadının yüzü ağladıktan dolayı sımsıcak ve kıpkırmızıydı.Bu karanlığa rağmen farkediliyordu.

Search for God//Attack on TitanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin