Shiganshia kan kokuyordu.İnsanların bedenleri o kadar kötü haldeydi ki;vücut bütünlükleri bozulmuştu.Kan,artık askerlerin çizmelerini aşmaya başlamıştı.Nina'nın beyaz pantolonun kıpkırmızı olmuştu.Elindeki kılıcı titriyor;kafayı yemiş şekilde Zırhlı Titana bakıyordu.Hayatında ilk defa bu kadar korkmuştu;bayılacak gibiydi.
Teçhizatını ateşleyip kaldırımda yürümeye başladı.Her adımını attığında çıkan ses,yağmur yağdığında yolda çıkan ses ile aynıydı.Ama tek bir fark vardı.Ayaklarının altındaki su değil,kandı.
Kanın metalik kokusu boğazını kesiyordu.Nina bir anda öğürmeye başladı.Daha bu sabah kahvaltıda yediklerini sindirememişti.Kusmaya başlamıştı,gözleri yaşamıştı.
"Yaralıları taşıyın!"
Bağırtı,annesine çığlık atan çocuklar,ezilen insanların sesleri Nina'nın kulaklarına giriyordu.Dizlerinin üstüne çöküverdi.Pantalonu kandan gittikçe ıslanmaya başlamıştı.
Gözleri uzakta ezilmiş bir çocuğun bedenini gördü.Sarımsı,kızıl saçlar ona Maritz'i hatırlatıyordu.Bu cehennemi görmediği için ilk defa kardeşinin yaşamadığına şükretti.İşte Shinganshia tam olarak böyle bir yerdi.
Bir anda bakışları Keith Shadis'i buldu.Nina,Shadis'in yanındaki adamı gördüğünde dizlerinin üstünden kalktı.Koşar adımları,kesilen nefesi,diyaframına giren ağrı,tüm anılarını aklına getiriyordu.İki eli,karşısındaki adamın ceketini buldu.
"Dönüş!"dedi yalvararak Nina.Yorgun bedeni yeri boylamıştı.Grisha'nın kolları arasında olmak onu güvende hissetiriyordu.
"Eren'i bulmam lazım."dedi adam endişeyle.Nina ise karşısındaki bedeni sıkıca sarmış;bırakmıyordu.
"Yalvarırım dönüş!"Nina'nın acıklı sesi Grisha'nın kulaklarını tırmalıyordu.Başını iki yana salladı.Kollarını,genç kadının bedeninden çekti.
Nina bir anda yere düşecek gibi oldu ama kılıcını çektiği için son anda toparlandı.
"Şimdi dönüşmeyeceksen o gücü ne diye aradık!"diye bağırdı genç kız.Dehşet içinde Grisha'ya bakıyordu.Elindeli kılıcı,ilerde duran iki deve yöneltti."Sen çok güçlü değil misin?"
Grisha Yeager geri geri adımlar atarak ona ağlayarak bakan kızdan uzaklaştı."Benim Eren'i bulmam lazım.Yalvarırım!"
Nina'nın tüm bedeni,yaşadığı şokla titriyordu.Üşümeye başlamıştı.Arkasında yıkılan bina sesleri,çığlıklar,aklının durmasına yetiyordu.
"Dalga mı geçiyorsun?"dedi Nina.Diğer kılıcını da çekmiş;öylece bekliyordu.
"Olmaz,Eren'i bulmam lazım."diyordu hala Grisha.Hızlı adımlarla Nina'ya yaklaştı;genç kızı omuzlarından tuttu."Anla beni!Yalvarırım!"
"Ama insanlar ölüyor."diye fısıldadı Nina.İlk defa vicdanı bu kadar ağır bir yükle doldu.Ne bir amaç uğruna öldürdüğü insanlar onu etkilemişti ne de oynadığı kumarlar.Ama ilk defa bu kadar günahkar hissediyordu.Bir insan günahın içinde kutsanıp,aziz olabilirdi ama bu,o günahlardan değildi.
"Burası cennet mi yani?Cennet adası?Bu kan gölüne,yaşadığım dünya mı diyeceğim?"
Nina,yerdeki kan birikintisinden yansımasına bakıyordu.Bu savaşın neresindeydi bilemiyordu.Bir asker miydi,yoksa hiçbirşeyden haberi olmayan,yaşamı harcanabilecek zavallı bir insan mı?
"Hiçbir şey hesaplamadın değil mi Sensei.Ne yapacağını bile bilmiyordun.Şu anda bile senin tereddüttün yüzünden evin paramparça."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Search for God//Attack on Titan
FanfictionLevi Ackerman x Oc Reiner Braun x Oc Hafızasını kaybetmiş bir kadın,eski bir suçlu,yeni bir asker (i don't have any characters except my OC)