No Regret

1.1K 109 95
                                    

Nina hissettiği acıyla aniden gözlerini açtı.Tüm kemikleri kırılıyormuşçasına ağrıyordu.Gözüne giren ışıkla tekrar gözlerini kapattı.Hissettiği acıdan dolay gözlerinden yaşlar dökülüyordu.Nerede olduğunu hala farkedememişti.Yattığı yumuşak zemin ve burnuna gelen ilaç kokularından hastanede olduğunu kısa bir süre sonra anladı.Başını istemsizce sağa sola çeviriyordu.Işıktan dolayı acıyan gözlerini bir kez daha açmaya karar verdi.

Aralanan gözleriyle içinde bulunduğu odaya bakmaya başladı.Ondan başka kimse yoktu.Pencereden ışık girmiyordu bu yüzden saatin akşam veya gece olabileceğini düşündü.Başını yan tarafındaki küçük dolaba çevirdiğinde bir sürü ilaç gördü.

Sol elini yavaşça kaldırdı.Elinin üstündeki çiziklere dikkatle baktı.Daha sonra elini yavaşça sağ omzuna götürdü.Beyaz sargıların altındaki dikişleri hissedebiliyordu.Canı gerçekten de çok acıyordu.Ama yaşadığı korkunun karşısında hissettiği acı hiçbirşeydi.

Elini omzundan çekip alnına götürdü.Olanları tek tek düşünüyordu.Artık herşeyi anlatmasının vakti gelmişti.Başında yanan mumlardan hala Paradis'te olduğunu anlamıştı.Onu bodrumdan çıkartabildiklerine göre ordu başarılı olmuştu.Ama kaç kişi kalmışlardı?Levi hayatta mıydı?Eren hala onların yanında mıydı yoksa abisiyle birlikte Marley'e mi dönmüştü?Nina tek tek aklından geçen soruların cevaplarını bilmek istiyordu.

'Kahretsin Reiner!'dedi içinden.Sarışın adamı düşündükçe ağlayası geliyordu.Nina,eski Keşif Birliği karargahında sigara içmeye çıktığı gecenin geri dönüşünün böyle olacağını hiç tahmin edememişti.

Hayatta yaptığı her hareketin bir sonucu olacaksa;bu yaptıklarının sonucunu merak ediyordu.Nina,bu sefer çoğu şeyi saklayamayacağı biliyordu.Tek bir şey hariç;herşeyi anlatabilirdi.Eren'i Zeke'e yedirtmek istediğini bile anlatacaktı.

Onu dinleyenlerin nasıl bir tepki vereceğini bilmiyordu.En önemlisi Levi bunca şeyi duyduktan sonra onun yüzüne bakacak mıydı?Kalbi tekrar korkuyla kaplamıştı ancak birkaç saat sonra kapısı çalınmıştı.Yüzbaşı iki eliyle;genç kadının elini tutmuştu.Onu bir daha hiç bırakmayacağını;ama ölseydi,kendisini hiç affetmeyeceğini fısıldıyordu.

Nina ise hiç sesini çıkarmadan sessizce ağlıyordu.Levi'ın cümlesinden bebeğinin artık yaşamadığını öğrenebilmişti.Nina nasıl bir tepki vereceğini bilemedi.Bu iğrenç dünyaya çocuk getirmek gibi bir düşüncesi olmamıştı.Hatta hamileliğini açık bir şekilde Levi ile konuşmamışlardı.Vicdanı olarak kendini kötü hissetmek istiyordu ancak bir şekilde de rahatlamıştı.Her an patlayacak bir savaşın ortasında savunmasız birini korumak oldukça zordu.Hele bu küçük bir çocuksa.

Duvarın kenarında öylece bekleyen Hanji'ye seslenen bir doktorun onu Komutan olarak çağırması ile Erwin'in öldüğünü anlamıştı.Nina ve Erwin iki büyük kumarbaz olarak bu sefer kaybetmişlerdi.Nina sadece kumar masasından borçlu kalmıştı.Erwin ise tüm borcunu ödeyerek gitmişti.

Genç kadın yavaşça elini kaldırarak parmaklarını Levi'ın yüzünde gezdirdi.Daha sonra bakışları genç adamın bileğindeki sargıya gitti.Aynı ilk karşılaştıkları gün gibi,Levi'ın bileği sarılıydı.

"Yaralandın mı?"diye zorla konuştu Nina.Kuruyan boğazından dolayı sesi çık kısık çıkmıştı.Dudaklarına değen bardakla boğazından akan suyu hızla içti.

Levi'ın yüzündeki ciddi ifade birden yumuşadı.Genç kadın yatakta yatarken zar zor hareket etmesine rağmen endişeli gözlerle Levi'ın sarılı bileğini izliyordu.Başını iki yana salladı."Hepsi o hüzünlü velet yüzünden."dedi Mikasa'yı hatırlarken.

Nina'nın kaşları aniden çatıldı.Ondan daha farklı bir cevap beklemişti.Levi'ın ses tonundan sinirli olduğu farketmişti."Ne oldu ki?"dedi kuşkuyla.

Search for God//Attack on TitanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin