Hesitation

1.1K 104 96
                                    

Nina'nın tembel bakışları yeni yetme askerler üstünde gezindi.Keşif Birliğinin son yaptıklarından sonra popüleritesi artmış;diğer birlikteki askerler Keşif Birliğine girmek için sıra olmuşlardı.Hatta Askeri Polisteki bazı askerler bile birliklerini terketmişti.

Erwin Smith,elleri arkasında Trost'taki yeni askerlere bakarken kendini izleyen bir çift gözü farketti.Taş duvara sırtını dayamış kadın,duygusuz bir ifadeyle onu izliyordu.Tüm bu tatlı kargaşaya rağmen sakin gözlerle izlenmesi Erwin'i gülümsetmişti.Ancak gülümsemesinin karşılığı alamamıştı.

"Teğmen'i de kendine benzetmişsin."dedi Erwin bakışlarını genç kadından çekerken.Levi ise başını çevirip onlardan uzakta duran kadına çevirdi.Donuk bir suratla karşılaşınca,arkadaşının ne demek istediğini anlamıştı.Lacivert gözleri,genç kadının karnının üstünde duran ellerinde takıldı.

"Oldukça kritik bir durumdasınız."

Erwin'in ciddi sesi Levi'ın kulaklarına ulaştı.En yakın arkadaşının,Komutan'ının bu kadar zeki olmasından bazen nefret ediyordu.Levi Ackerman yaşadığı stres ile birlikte nefes alamıyor gibi hissediyordu.Boğazındaki kravatını tek bir hamlede çözdü.Nina'yla ilk tanışdıkları gece Pxis'e söylediği cümleyi hatırladı.

"Kimseye babalık yapacak halim yok."

Söylediği her cümlenin bir gün karşısına çıkacağını bilmek Yüzbaşının kalbine bir huzursuz bırakmıştı.Eğer her söylediği bir gün karşısına çıkacaksa;bununla yüzleşmeye henüz hazır değildi.

Levi arkasına dönüp yavaş adımları ile karargaha doğru yol almaya başladı.Sakin adımlarından dolayı Erwin'in gerisinde kalmıştı.Arkasında onu izleyen gözleri hissettiğinde ondan biraz daha uzakta duran Nina'yı gördü.Hangi ara bu kadar yakınına gelmişti;farketmemişti bile.

Daha bu sabah yanında uyandığı kadının,profesyonel bir şekilde ona selam vermiş hali garibine gitmişti.Genç kadın sağ elini kalbinin üstünden çekmiş,rahat pozisyonuna geçmişti.Ancak yine de kendisinden yüksek rütbeli birinin önünde duruşunu sürdürüyordu.

"Efendim,Teğmen Maritz?"dedi Levi.Yanlarından geçen askerler olduğu için herkes olan tavrını Nina'ya gösteriyordu.Bunca askerin arasında yalnız kaldıkları gibi konuşamazlardı.Ama bu durum,sevidiği kadını dikkatle izlemesine engel değildi.Lacivert gözleri,Nina'nın sıkaca toplanmış saçlarında,güzel yüzünde,narin boynunda gezindi.Farkında olmadan derin bir nefes aldı.

Nina,kendisi izleyen yakışıklı yüzü bir kez daha baktı.Ellerini arkaya götürdü;tırnaklarını etine geçirdi.Ayakta durabilmek için buna ihtiyacı vardı.Yaptıklarından pişman olmamak,Trost'un ortasında dizlerinin üstüne çöküp ağlamamak için ihtiyacı vardı.

Bakışları yeri buldu.Yıllardır klasikleşmiş bakışı,zemini izleyen gözleri,yaptıklarını,geçmiş hatıralarını hatırlattı ona.İstemeden gülümsedi.Sevinç içermeyen,hüzün dolu bir gülüştü.

İnsan ne istediğini her zaman dikkat etmeliydi.Levi,Nina'dan her zaman dürüstlük talep etmişti.Hatta bu güvensizliği;hissettiği aşkı kadar büyüktü.Kollarının arasında Nina'ya tutabilmesine rağmen,her an kılıcı tutmayı düşünmeyi de aklında çıkartamıyordu.

"Kılıcımı tutmazsam seni koruyamam.Kılıcı tutarken sana sarılamam."

Levi'ın bir süre önce söylediği kelimeleri aklına geldi.O nefret ettiği kitaptan alıntılama yapmıştı.Önünde,onu ısıtan güneşine,Nina'ya baktı.Yüzbaşı,bir adım daha attı yanacağını bile bile.

"Neden burada ağaç gibi dikiliyoruz?"Levi alaycı bir sesle konuştu.Aralarındaki gergin ortamı ancak bu şekilde yokedebileceğini düşünmüştü.Ama yanılmıştı.Nina'nın kalkmayan başı,yeri izleyen sakin gözleri,onu daha çok germişti.

Search for God//Attack on TitanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin