Conscience

2.8K 216 239
                                    

Okuyan,ilgi gösteren herkese çok teşekkür ederim.💚💚

Keşif Birliğindeki herkes hiç olmadığı kadar yoğundu.Yeni gelen 104. Acemi Birliği derslere giriyor,eğitimlerine tam hızla devam ediyorlardı.Levi Takımı sabahları erken saatlerde keşife çıkıyor,bulundukları bölgenin analizini yapıyorlardı.Hanji,Eren'in titan deneylerini sürdüyor ve yakın zamanda ölen iki dev için yasını tutuyordu.Kısacası herkes kendi işiyle meşguldü.

Tüm bu kargaşanın içinde Nina hiç olmadığı kadar işe yaramaz hissediyordu.Hayatı boyunca çalışmış,kendi ayaklarının üstünde durmuş ve başarılı olmuştu.Öğrenme tutkusu onu bırakmamıştı.Keşif Birliğinin karargahında ise hiçbirşey yapmadan öylece oturuyordu.

Vicdanı,ruhunu kemiriyordu.Hasta olmamasına rağmen günden güne soluyor gibiydi.İçindeki boşluk onu köreltiyor,duyularını zayıflatıyordu.Bazı geceler uykusundan uyanıyor ve sessice ağlıyordu.

"Benim babam...İnsanların önceden surların dışında olduğunu ama kralın insanların hafızalarını silip onları surların içinde yaşamaya zorladığını düşünürdü."

Nina bu cümleyi hala unutamıyordu.Yüzünü yastığa gömse ya da bakışları tavana dönse de kelimeler aklında yankılanmaya devam ediyordu.

Yine farklı ama bir o kadar da aynı gecenin birinde uykusundan rahatsızca uyanmıştı.Bakışlarını açık pencereye götürdüğünde dışarının zifiri karanlık olduğunu gördü.Saat gece iki ya da üç olmalıydı diye düşündü.Yataktan doğruldu ve ayağa kalktı.Pencerenin kenarına geldiğinde derin bir nefes alarak zihnini tazeledi.Parmakları pencerenin hemen kenarında duran sigara paketine ardından kibrit kutusuna gitti.Bir anda istemsizce gülümsedi.Bazı günler bahçede öylesine gezerken Acemi Birliğini uzaktan izliyordu.Merakına yenik düşen Eren onun yanına geliyor ve sorular soruyordu ancak Nina yanıtsız bırakıyordu.Eren'in iki yakın arkadaşıyla tanışmıştı.Armin onu dikkatlice inceliyor ve çıkarım yapmaya çalışıyor;Mikasa ise onların olmadığı süre zarfında Eren'i yalnız bırakmadığı için teşekkür ediyordu.Tüm bunlar olurken kendine kaçamak bakışlar atan Reiner ile gözgöze geliyordu.

Kendini düşüncelerinden ayırıp yatağına gitmek istese de Nina uyuyamıyordu.Sarılı bilekleri titriyordu,ellerinin içi terliyordu.Dizlerine kendine çekip ağlamak istedi ama yapamadı.Gözleri sol bacağının üstündeki morlukla kesişmişti.Çoğu yarası iyileşse de bacağındaki iz hala çok yavaş bir şekilde gidiyordu.

Sandalyenin üstünde duran eteğini giyip hızla odasından çıktı.Bu saatte ortalıkta dolaşmak üst rütbeli askerler hariç herkese yasaktı.'Yemişim yasağını.'diye iç geçirdi.Başına gelenlerden sonra karşılacağı cezanın hiçbir önemi yoktu.

Sessiz ama hızlı adımlarla koridorda ilerliyordu.Erwin'in odasını bulmalıydı.Hangisi olduğunu bilmiyordu ama ofisinde de olabilirdi.Gecenin bu saatinde Kumandan'ın özel odasına dalmak hoş olmazdı.

"Erwin Smith."

Gözleri tabelayı bulduğunda elini havaya kaldırdı.Kapıyı çalmak istiyordu ama ona engel olan bir güç var gibiydi.Korkuyor gibi hissetmiyordu ancak ağzından çıkacak sözlerin ağırlığını biliyordu.Tüm bu bildikleri yüzünden bunca zamandır başına gelmeyen kalmamıştı.Mitras'da Askeri Polis olarak yıllarca görev yapmış,kötü sözlere maruz kalmış hatta hatırladığına göre boğazı kesilmişti.Tüm bu hatırladıklarına göre ölmüş olmalıydı.Uzaktan bakıldığında boşa giden bir hayat görüyordu.Tüm emeğin,gözyaşının,uykusuzluğun sonucu boğazına değen soğuk metalle son bulmuştu.

Nina yavaşça geri geri adım attı.Sırtı duvarla birleşti.'Zamanı geldiğinde tereddüt etmemelisin.Tereddüt insanı öldürür.'

Kafasını yana çevirdi.Onu duygusuz bir suratla izleyen adamla karşılaştı.Ne zamandır oradaydı haberi yoktu.Birbirlerini sessizce izliyorlardı.İkisinin de konuşmaya niyeti yok gibiydi.Nina kafasını diğer tarafa çevirdiğinde aşağı kata inen bir merdiven daha gördü.Sırtını dikleştirdi ve yürümeye başladı ancak tek bir komutla yerinde durdu.

Search for God//Attack on TitanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin