Gerçek olmak için fazla güzelsin,
Gözlerimi üzerinden alamıyorum
Sana dokunmak cennete dokunmak gibi.
Sana sarılmayı öyle çok istiyorum ki..(bir not: bölüm çok uzun, umarım beklettiğime değmiştir😔)
~~~
"Midem... Sanırım kusacağım."
Hoseok benim ilk defa uçağa binmiş olmamdan dolayı bozulan midem ve aniden atan benzime gülümserken uzanıp elimi tuttu.
Havalimanına yeni iniş yapmıştık, yani şuan resmen Paris'teydik fakat ben etrafa bile bakmak için fırsat bulamadan bulanan midemle yüzümü buruşturmak zorunda kalmıştım. Böyle aksilikler bir tek benim başıma gelebilirdi zaten, yine bütün şanssızlığımı konuşturarak tüm yolculuğu oturduğum yer ve lavabo arasında tur yaparak geçirmiştim.
"Şimdi otele gideceğiz ve biraz uzanıp dinlenirsin olur mu?"
Diğer eliyle ortak valizimizin tutma yerinden çekerek sürüklerken, onun koluna girdim. Bu kadar bitkin hissetmem normal miydi, emin değildim. Ayrıca bunun bir de geri dönüşü olacaktı ve... Ah, bunu düşünmek bile istemiyordum şuan.
"Sen ne yapacaksın?"
"Biliyorsun, buraya iş için geldik. Ama çok geçe kalmadan yanına gelirim."
Suratımı astım evet. Buraya ne için geldiğimizi elbette biliyordum ama şimdiden otel odasında yalnız kalma fikri hoşuma gitmemişti. Onunla zaman geçirmek ve tüm sokakları dolaşmak istiyordum.
Havalimanından dışarıya çıkar çıkmaz gözlerim etrafı taramaya başladı istemsiz olarak. Burası... Harikaydı!
Cidden aynı filmlerdeki gibiydi, bulunduğumuz yerden düz caddeleri ve küçük dolambaçlı sokakları görebiliyorduk. Buraya neden aşk şehri dediklerini anlamam için çok da çaba göstermeme gerek yoktu. İnsanları ve havası o kadar samimi ve tanıdık görünüyordu ki, bilmesem buraya daha önce geldiğimi düşünürdüm.
Hoseok benim bu hayranlık dolu bakışlarımı fark ederken aynı zamanda bir taksi çağırmış, fransızca konuşup gideceğimiz otelin adresini gülümseyen adama göstermişti.
Valizi, -bir tane vardı, fazlasına ihtiyacımız olacağını sanmıyordum- bagaj kısmına attıktan hemen sonra yanıma oturdu. Gözlerimi camdan bir saniye bile ayırmazken her yerin resmini çekmek geliyordu içimden ama sanırım bunun için fazlaca vaktim olacaktı.
"Fransızca bildiğinden haberim yoktu."
Telefonuyla uğraşırken gülümsediğini gördüm.
"Daha önce çok fazla yurt dışına çıktım. Çoğu dili az çok konuşabiliyorum."
İçimden ona hayranlık duymadan edemezken yüzümü bir tebessüm ele geçirdi.
"Sanırım senden öğrenmem gereken baya bir şey var."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
save me//sope✓
Fanfiction"Kendimden nefret ediyorum." "Sorun değil, Yoon. Ben seni ikimizin yerine de seviyorum." ~~~ (düz yazı) 14.05.2020 🌼