14. Bölüm

975 125 154
                                    

Jung Hoseok;

~~~

~~~

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

~~~

Bazı acıların, kelimeler ile hiçbir şekilde tarif edilemeyeceğini bilirsiniz, değil mi?

Bir şarkı anlatabilir belki yaşadığınız umutsuzluğu, bir şiir satırında, ya da okuduğunuz bir kitap dizesinde kendinizi bulduğunuzu düşünürsünüz.

Oysa biz bunların hepsinden biraz daha fazlasıyızdır aslında.

Sevinçlerimiz, üzüntülerimiz, öfkelerimiz veya acılarımız, söylenenlerden, anlattıklarımızdan her zaman daha fazladır.

Kitaplığımın önüne, yere oturmuş bir şekilde beklerken ve tüm dikkatim Yoongi'nin iki dudağı arasından çıkacak kelimelerdeyken de içten içe hissettiğim şey korkuydu. Hiç birimizin yaşadıklarının basit olmadığının farkındaydım, ama onunki apayrı bir seviyeydi.

Korkuyordum evet, omzumdaki yüklerden kurtulamadan, anlatacakları ile daha da ağırlaşağı içindi belki bu korku, yaralarını tekrar kanatacağı içindi ya da. Belki de sadece bencillik ediyordum.

Karşımda bağdaş şeklinde oturmuş, eğdiği kafası sayesinde saçları gözlerinin üzerini kapatmıştı. Sadece o ve elindeki resim vardı sanki oda da.

Derin bir nefes aldı.

"Madem başlıyorum, en başından anlatmalıyım."

Kendi kendine konuşur gibi, fısıltının bir tık üstündeydi ses tonu ve bu benim modumu daha iyi hale getirmiyordu kesinlikle.

"Yoongi, kendini zorlamanı istemiyorum."

Kafasını hafifçe salladı.

"Şimdiden anlamıyorsun, Hoseok." Kafasını yukarı kaldırmıyor, fotoğrafı sıkıca kavrayan iki eli hafifçe titremekten başka bir şey yapmıyordu. "Endişem zorlanmak değil, endişem anlattıktan sonra kafamı kaldırdığımda bana olan bakışlarının değişip değişmeyeceği. Endişem bana acıyıp acımayacağın."

Kaşlarımı çatıp ona biraz daha yaklaştım, oysa zaten dip dibe oturuyorduk. "Sana hiçbir zaman acımadım, senin adına üzüldüm. Ama asla acımadım."

Keskin sesime karşı, burnundan kesik bir nefes verdi ama gülümsediğini görememiştim. "Biliyorum, bakışlarını okuyabiliyorum. Buna o kadar çok maruz kaldım ki."

Alt dudağımı sertçe ısırdığımda konuşmama kararı almıştım. Söylediklerimin ona bir faydası olmayacaksa, susmam daha iyi olacaktı.

"Ben, ilkokuldan, çocukluğumdan beri anksiyete hastasıyım. Annem bana kimseye söylememi tembihlediği için bunu bütün kısa eğitim hayatım boyunca sır olarak saklamıştım. Öğretmenlerime, benimle arkadaş olmaya çalışan veya benimle uğraşan insanlara bile söylemedim bunu. Her şeyin daha kötü olacağını düşünmüştüm ama her şey düşündüğümden bile daha kötü oldu."

save me//sope✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin