4. Bölüm

1.1K 164 226
                                    

Jung Hoseok;

~~~

Belki de hepimiz biraz, terk edilmişlik içindeyiz.

~~~

~~~

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

~~~

Suçluluk.

Kalbimde hissettiğim, pencereden baktığım tek noktada boşluk görmeme rağmen aklımda dolaşan tek fikir buydu. Anlamıyordum, anlam veremiyordum ve bu içimi kötü bir hisle dolduruyordu.

Şu an istediğim tek şey akıl okuma gücüydü. Böylece, en azından hakkımda ne düşündüğünü anlayabilirdim. Beni tanıyıp tanımadığını, eğer hatırladıysa benden nefret edip etmediğini öğrenebilirdim.

Elimdeki kadehi sıkarak arkamı döndüğüm sırada Taehyung'da ayakta, tam karşımda aynı şekilde elinde şarap dolu bardağını tutuyordu. Aramızda en fazla üç-dört adım vardı. Diğer ikisi koltukta oturmuş, garip bir şekilde ikimizi izlerken gözlerini kıstı.

Siyah dağınık saçları kaşlarını örtüyor, göz altındaki soluk morluklar evimin loş sarı ışığında belirginleşiyordu. Henüz doğum gününü yeni kutlamıştık ve açıkçası hemen evime gelmesini beklemiyordum.

"Yani," tek kaşımı kaldırdığımda içkisinden bir yudum alıp konuşmaya devam etti. "Sonuç olarak, ona acıyorsun değil mi?"

Ben tepki vermezken Jungkook koltukta kalkmak için hareketlendi. Jimin tek kolunu onun bulunduğu tarafa uzatıp onu durdurana kadar karşısına çıkmak için hazırlanıyordu.

Onlarda farkındaydı. Eminim ki hepimiz aynı şeyi düşünüyorduk.
Bu saçma mesele, bütünüyle onunla benim aramdaydı.

"Neden bahsediyorsun Tae?" kafamı bıkkınlıkla yana yatırırken elindeki bardağı tamamen bitirip yenisi doldurmak adına masaya adımladı.

Geldiğinden beri tek yaptığı içmek ve çocuklara Yoongi hakkında sorular sormaktı. Anlamasam bile onu anlayışla karşılamak adına herhangi bir şey söylemiyordum. Kendi adına zor bir süreçten geçiriliyordu.

Ama son zamanlarda gerçekten Bu hareketleri benim sinirlerimi bozmaya başlamıştı.

Derin bir nefes alıp yanıma yaklaşmasını ve çaprazımda durup arkamdaki pencereden bakmasını izledim. "Onu hatırladım. O zamanlar eğlenceli bir oyuncaktı aslında."

Kaşlarımı çattım. Sakinliğimi koruma konusunda kararlıydım ama sanki bana inat yapıyormuş gibi konuşuyordu. "Bu komik değil, kes şunu."

Alaycı bir şekilde gülüp elindeki bardağı tekrar kafasına dikti. "Neden bu sözde 'kocaman kalbin' lisede hiçbir halta yaramadı Hoseok? Neden hiçbir şey yapmadın?"

Elimde tuttuğum kadehi kıracakmış gibi daha fazla sıktım ve bir adım daha atıp ona iyice yaklaştım.
Ateş saçan gözlerimle buluşan gözleri baygınlaşmaya başlamıştı. "Çünkü o okul senin aptal arkadaş ve çete gruplarıyla doluydu. Ben istesem bile bir şey yapamazdım ama sen."

save me//sope✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin