26. Bölüm

700 89 401
                                    

yaşıyorsun işte
her şeye rağmen.

~~~

~~~

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

~~~

"Ee, işler nasıl gidiyor Hoseok?"

Bay Jung, benim babama oranla daha ciddi bir adamdı, benzer olarak ise hala genç görünümünü ve karizmasını koruyordu. Hoseok ile benziyorlardı, özellikle kalın çerçeveli gözlükleri bana onun kısık ampul ışığı altında kitap okurken ki halini anımsatmıştı.

Salondaki koltuklara, tam olarak çaprazımıza oturduklarında ben hala tam olarak neler olduğunu anlamış değildim. Daha az önceye kadar kahvaltı masasındaydık ve şimdi karşımızda ikimizinde babası oturuyordu. Hem de tuhaf bir şekilde yan yana.

"Sadece sormak için sormana gerek yok, baba. İşimden nefret ettiğini ikimizde gayet iyi biliyoruz, değil mi?"

Babam ikisinin aradaki negatif enerjiyi fark ettiğinde ortamı yumuşatmak adına bir şeyler söylemeye başladı. Bense beynim kendi kendine binlerce farklı senaryo türetirken, yavaşça uzanarak Hoseok'un benim tarafımda olan elinin üzerine bıraktım elimi. Fazlasıyla gergindi, konu babası veya babamdı bilmiyorum ama onunda kafasının en az benim kadar karışık olduğu her halinden belliydi. Sadece daha az yansıtmaya çalışıyordu.

"Hey, buraya tartışma çıkarmaya gelmedik. Bu arada Yoongi, sen neden topallıyorsun?"

Bir an, o an yaşadığım onca duyguyu boşverip bana sorulan o soruyla histerik bir kahkaha atmak istemiştim. Babama karşı yıllar sonra içimde az da olsa bir yumuşama olmuştu evet. Ama zaten aramızdaki bağlar yeterince kuvvetli değilken, sadece şu geçtiğimiz iki hafta içinde ondan biraz ilgi beklemiştim. En azından bir telefon, 'nasılsın oğlum, neler yapıyorsun', herhangi bir şey.

Ölümden dönmüştüm ve başıma neler geldiği konusunda zerre bilgisi yoktu. Ama bu gibi şeyler artık üzmüyordu beni, alışmış olmalıydım onca olandan sonra.

"Bileğimi burktum."

Hoseok'un gözlerini üzerimde hissettiğimde tek yapabildiğim ona bakıp kafamı 'sorun yok' dercesine sallayabilmek olmuştu. Ciddi anlamda kendimi iyi hissettiğim için bende şaşkındım. Ama başkalarının -bu ailem bile olsa- benimle ilgili ne düşünüp ne yaptığıyla ilgilenerek hayatımı daha fazla mahvetmeye niyetim yoktu.

Zaten yıllar boyunca yaşadığım bu zulmü kendime tekrar tekrar yaşatmayacaktım. Bu kaza aynı zamanda benim gözlerimin önündeki o saydam perdenin kalkmasını sağlamıştı ve ben artık daha farklı bir Min Yoongi'ydim.

"Dikkatli olmalısın."

"Olurum, baba."

Hoseok rahatsızca yerinde kıpırdayıp derin bir nefes alırken, elimi bulunduğu yerden oynatmıyordum. Bulunduğumuz şu saçma durum moralini bozmuşa benziyordu, kendi babasıyla herhangi bir iletişim kuramayacağını fark ederek, benim babama yönelmişti.

save me//sope✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin