13. Bölüm

867 120 202
                                    

Jung Hoseok;

~~~

Acı bizi daha güçlü yapmalıydı, değil mi? Tıpkı gözyaşlarının daha cesur, kalp kırıklıklarının daha bilge yaptığı gibi. Acı bizi daha güçlü yapardı. Peki neden aynı zamanda yok olmak istiyordum?

~~~

~~~

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

~~~

"Çok yakışıklı değil mi?"

"Evet, ama kimseyle konuşmuyor."

"Havalı olmaya çalışıyor desene."

Boş ders boyunca arka sırada grup halinde oturup sınıf dedikodularını gözden geçiren kız grubuna baktım kaşlarımı çatarak. Haklı olsalar bile bu kadar yüksek sesle söylemeleri hoş değildi.

Sun Yeon bu hareketimi fark ettiğinde uzun sarı saçlarını gelişi güzel savurarak kaşlarını kaldırdı. "Ne? Yalan mı söylüyorum, Hoseok?"

"Yeon, başka bir şeyden bahsedin."

Ses tonumun sertliğini fark ettiğinde kaşlarını indirdi. Korktuğundan oluşan bir durum değildi, sadece arkadaşlığımız iyidi ve bunun bozulmasını isteyeceğini sanmıyordum.

Kızların görüş açısında oturmaya devam ederken bahsettikleri kişiye baktım merakla. Kitap okuyordu, sürekli kitap okurdu. Derslere çoğunlukla katılmıyor, sorulan sorulara kısa ve net cevaplar veriyor, ayrıca kesinlikle gülümsemiyordu.

Onunla konuşmak istiyordum.

Geldiği günden beri kimse ile doğru düzgün bir diyalog kurduğu yoktu. Bu durum sınıf arkadaşlarımıza itici ya da tuhaf geliyordu ama bende uyandırdığı ağırlıklı duygu meraktı.

Yavaşça ayaklanıp üzerimi düzelttim.

Onunla konuşmalıydım.

Usul adımlarla yanına yürüdüğüm sırada, yine kitaplarına gömülmüş görünüyordu. Önüme benden kısa biri aniden geçtiğinde, ona çarpmaktan son anda kurtularak duraksadım. Geri çekildiğimde Seo Hyun'un beline uzanan koyu kızıl saçları ve parlak gözleri ile karşılaşıp özür dilemiştim.

O, Yeon'un en yakın kız arkadaşlarından biriydi, daha önceki haftalarda fazla konuşmamıştık. Ama topuklarını kaldırıp heyecanlı bir şekilde ellerini önünde birleştirmesinden, önemli bir şey söyleyeceğini tahmin edebiliyordum.

"Selam."

"Ah, merhaba Hyun."

Konuşurken ellerini sürekli hareket ettirmesi ve normalde pürüzsüz olduğunu düşündüğüm yüzüne yaptığı makyaj göz yoruyordu, fakat önemsememeye çalıştım.

save me//sope✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin