28. Bölüm(M)

1.3K 98 280
                                    

(Şarkıyı dinlemenizi rica ederim, bu bölümle uygun gibi geldi bana🤭, bi de bu bölüme özel bol yorum istesem azcık ne olur ki🙃 İyi okumalar💕)

(Y.N: Lütfen beklentinizi fazla yüksek tutmayın. Smutta hala kendimi geliştirmeye çalışıyorum~)

~~~

~~~

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

~~~

Bütün o yaşananlardan sonra, şimdiye kadar hiç bir yerde bu kadar heyecan dolu olduğumu hatırlamıyordum.

Nefes nefese kalmış bir şekilde Hoseok'un gözlerine bakmayı bir saniye bile bırakmazken, kararmış bakışları beni daha da arsız düşüncelere sürüklüyordu ayrıca. Bana hak verilmeliydi, sonuçta karşımda yarı çıplak ve beni dolapla arasına sıkıştırmışken ağırlığının yarısının üzerimde olduğu bir Jung Hoseok vardı.

Şimdiye kadar olanlar ve deneyimsizliğim zerre önemli değildi benim için o an, kendimden çok ona güveniyordum. Ne kadar düşersem düşeyim beni kaldıracağından emindim artık.

Bu yüzden bedenimi tamamen onun kolları altına teslim ederken de, pek sorun etmemiştim bunu.

Tuttuğum ensesinden tekrar çekerek büyük bir açlıkla dolgun dudaklarına kapattım dudaklarımı. Her seferinde sanki daha önce hiç öpüşmemişiz gibi midem kasılıyordu. Hızla alt dudağına yönlendiğimde, acımasını veya başka hiçbir şeyi umursamadım. Hırs ve şehvet vardı dudaklarımda bu sefer. Tek elim kalbi üzerinde, seri atışlarının melodisi avcumun içindeydi.

Parmaklarını yavaşça sırtımdan aşağı doğru kaydırmaya başladığında, bir ürperti yayıldı yine bedenime. Tüylerim diken diken oldu anında. Belime indi önce, sonra daha da aşağıya, sağ kalçamı tek eli arasında hafifçe sıktı. Dudaklarımdan kaçan küçük inlemeyi tutamayıp ikimizin arasında kaybolmasına neden olurken, sertçe alt dudağını ısırdım.

En ufak bir dokunuşu bile beni mahvetmesi için yeterliydi ve ben bu gece beni mahvetmesinden çok daha fazlasını istiyordum.

"İlk karşılaşmamızı hatırlıyor musun?"

Kalbim neredeyse yerinden çıkıp asıl sahibinin yanına gidecekken, söylediği sözler hala üzerimden çekilmediği için boğuk geldi kulağıma. Ne dediğini anladığımda benden uzaklaşmasına izin vermeden gülümsedim yalnızca. Alıp verdiğimiz soluklar birbirine karışıyordu.

"Şey, rahatsız ettiysem özür dilerim. Ben Jung Hoseok." Onun taklidini yaparken sadece kısa birkaç saniye için biraz geri çekilip gözlerine baktım. Arsızca gülümsemesi ve dilini kıpkırmızı olmuş dudakları üzerinde gezdirmesi bana bir çeşit görsel şölen sunarken devam ettim. "Hayatını kurtaracak ve seni tekrar yaşama döndürecek kişiyim. Bunu o gün bile anlamıştım."

O günleri hatırladıkça içimi hüzün ele geçiriyordu. Çaresiz hallerim, yaşamak istemiyor olmama rağmen ölümü göze alamamam, kabuslarım, korkularım, kusmalarım, kan ve gözyaşlarım. Şöyle bir düşünüldüğü zaman sanki yıllar öncesine ait hatıralar gibi geliyordu ama daha henüz iki buçuk ay olmuştu onunla karşılaşalı. O andan itibaren fark etmeden değişmeye başlamıştım aslında.

save me//sope✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin