fifty four

1K 78 51
                                    

Taylor Swift - This Love (TV) ile okuyunuzzz.

Zayn ile iki haftadır konuşmuyorduk. Yani, bahçede denk gelirsek burada yaşayan normal iki insan gibi üstünkörü sohbet ediyorduk ve kurduğumuz cümle sayısı onu bile geçmiyordu. Bazen gece bana uyuyup uyumadığımı sormak için mesaj atıyordu, o kadar.

Aramızda müthiş bir soğukluk vardı ancak bu tek taraflı da değildi. Benim ona soğuk davranmamdan ya da onun bana soğuk olmasından değil. İkimiz de böyleydik.

İlişkimize başlayalı aylar olmuştu ve aylardır görmezden geldiğimiz, hatta aklımıza bile getirmeye korktuğumuz o büyük gerçeği Jorja suratımıza pat diye vurmuştu. Şimdi ise o gerçek yok sayılamayacak, göz ardı edilemeyecek kadar büyük, acı ve gerçekti.

Onu özlüyordum. Birkaç gündür iletişimimiz iyice kopmuştu. Hatta iki gün önce bana haber vermeden şehire bile gitmişti. Ayrıldığımızı mı düşünüyordu ya da benden ayrılmış mıydı bilmiyordum. Ama bu bilinmezlik de aramızdaki soğukluk da içimi yakıp kül ediyordu.

Bu sabah onu yemekhaneden dönerken görmüştüm. Selam veren arkadaşlarına sadece eliyle selam verip binaya girmişti. Beni görmemişti bile. Veya görmüştü ama görmezden gelmişti.

İçimdeki acıyla beraber büyüyen bir öfke de vardı aynı zamanda. Mahkememin olumlu sonuçlanması durumda ne yapacağım gerçeğini mezardan çıkarıp önümüze koyduğu için Jorja'ya çok öfkeliydim. Ama ondan daha çok öfkeli olduğum birisi daha vardı ki o da kendimdim. Öyle bir durumda ne yapacağımı bilmiyor olmak beni büyük bir öfke ateşinde yakıyordu. Tüm sinirimi antrenman salonunda kum torbası yumruklayarak çıkarıyordum günlerdir.

Şimdi de antrenman salonundaydım. Kaç saattir buradaydım bilmiyordum ama çok yorulmuştum. Soyunma odasına girdim önce üzerimi değiştirmek için. Üzerimdekiler terden üzerime yapışmıştı ve çok rahatsız ediyordu.

Havluyla tenimi kuruladıktan sonra önce üzerimdeki askılı atleti çıkardım sonra da sütyenimi. Üzerime başka bir tişört geçirmeden önce tekrar havluyla tenimi silmiştim. Giydiğim tişörtü düzeltip arkamı döndüğümde ise soyunma odasının kapısına yaslanmış, beni izleyen Vincent'ı gördüm. Onu görür görmez kan beynime sıçramıştı resmen. "Napıyorsun sen? Beni mi izledin soyunurken?" diye sordum ama göründüğüm kadar sakin değildim. Yaptığı terbiyesizliğe çok sinirlenmiştim.

Üstüne bir de alay eder gibi güldü ve "Merak etme. Hiçbir şey görmedim. Geldiğimde giyiniyordun." dedi arsızca. Elime ne geçerse suratına fırlatmak istiyordum şu an. Çıkardıklarımı çantanın içine tıkıştırıp omzuma astım ve kapıya doğru yürüyüp "Çekil şuradan." dedim. Ama çekilmedi. Aksine kapıyı daha çok kapattı geçmemem için.

"Zayn'le ayrılmışsınız."

Başımı yana eğerek kaşlarımı da kaldırmış ve bu kez ben gülmüştüm alayla. "Bunu mu hayal ediyorsun hep?" O da güldü ve ellerini ceplerine sokup omuzlarını dikleştirdi.

"Biliyor musun Bethany. Senin hakkında çok yanılmışım. Hiç sandığım gibi biz kız değilmişsin."

"Ne yapabilirim bu konuda?" Zayn'in Vincent hakkında anlattıklarını unutmamıştım asla. Ben de onu iyi biri sanmıştım zamanında. Şimdi ise kendisi karşıma geçmiş hakkı olmayan şeyler söylüyordu.

Az önce söylediğime yine güldü bana bir iki adım yaklaşırken. "Ama yine de," Bir adım daha yaklaştığında ben de geri kaçtım. "Seni aklımdan bir türlü çıkaramıyorum. Sana olan duygularımı içimden çıkarıp atamıyorum bir türlü."

Sahte bir şekilde gülümseyip "Ne yazık." dedim. Gülerken başını öne eğip alnını kaşıdı uzun parmağıyla ve sonra tekrar bana baktı. "Sözlerine hiçbir zaman inanmamıştım. Haklıymışım."

West CoastHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin