twenty nine

1.1K 109 61
                                    

Gecenin sessizliğini yok eden insan gürültüsünü bile anında bölen kapı sesiyle hepimiz oturduğumuz yerde sıçradık ve sesin geldiği yöne döndük. Zayn Bill ile kavga etmiş olmalıydı ki bürosunun kapısını neredeyse kıracak kadar sert çarpmıştı odadan çıkarken.

Arkasına bile bakmadan yürürken Bill çıktı odasından ve koşar adımlarla ona doğru ilerleyip kolundan çekti ama Zayn onu ittirip bağırarak küfür etti. Sesi buraya kadar gelmişti.

"Siktir git odana!"

Farkında olmadan dişlediğim dudağımı canım acıdığında serbest bıraktım. Ne için kavga ettiklerini deli gibi merak etmiştim ama Zayn bu denli sinirliyken ona adını bile soramazdım.

Bill onu ceketinden tutup odasına çekmeye çalıştı bir kez daha ama Zayn onu yine ittirdi ve Bill'in bürosunun hemen yanında duran arabayı gösterdi ona. Şehire gidip kafasını dağıtmak ve buradan uzak kalmak istiyor olmalıydı. Ama çok sinirliydi, araba sürmesi tehlikeli olabilirdi.

Arabanın kaputuna belki de tüm gücüyle vurup "Ver şu anahtarı!" diye bağırdığında yerimden kalktım ve koşar adımlarla ona doğru yürümeye başladım. Sinirden o kadar gözü dönmüştü ki beni görmüyordu bile. Bill, anahtarları almak için olsa gerek, odasına girdiği sırada elini birkez daha kaputa geçirdi. Üstelik cama vurup parçaladığı eliyle vuruyordu ve yaraları kanamaya başlamıştı.

"Zayn." diye seslendim ona beni görmesi için. Ama sesimi de çok yüksek tutmamaya çalıştım, zaten sinirliyken bana da sinirlenmesini istemiyordum. "Sakın beni durdurmaya çalışma." dedi işaret parmağını önümde tehdit eder gibi tutarken.

"Nereye gideceksin? Şuan çok öfkelisin, bu halde araba kullanamazsın."

Ceketinin eteğine asılmış onu tutuyordum sanki engelleyebilecekmiş gibi. "Bırak." dedi ve bürosundan çıkan Bill'e doğru birkaç adım attı. Kendisine uzattığı anahtarı elinden çekip aldıktan sonra arabaya doğru döndü ama önüne geçip ellerimi göğsüne koydum. Sanki gücüm onu tutmaya yetecekti ama yine de engel olmaya çalışıyordum. Başarılı da olamıyordum zaten, bana rağmen arabaya doğru yürüyordu ve ben de onunla birlikte geri geri yürüyordum.

"Zayn lütfen, önce sakinleş. Sonra istediğin yere git."

"Doktor bırak dedim."

"Zayn!" diye birinin seslendiğini duyduğumda ikimiz de o yöne baktık. Seslenen Jorja'ydı ve bize doğru gelmek için bir adım atmıştı ancak Green onu tuttu ve gelmesine engel oldu.

"Gitme." dedim Jorja'yı es geçerek. Bir elim göğsünde dururken bir elim de ceketini sımsıkı tutuyordu. Ellerimi çekti ve beni ittirdi ama Bill'i savurduğu gibi sert değildi. Sadece bir adım geriye sendeledim. Onunla hâlâ konuşmama rağmen beni umursamadan arabaya bindiğinde arabanın önüne geçip iki elimi de kaputa koyarak eğildim ve meydan okurcasına ona diktim gözlerimi.

Gözlerini kapatıp sinirle bir nefes alıp verdi ve camı açıp kafasını uzatarak "Çekil şuradan!" diye bağırdı. Tek kaşımı kaldırdım ve "Gitmek istiyorsan ezip geç hadi." dedim hâlâ gözlerinin içine bakarken. Sinirle direksiyona vurdu iki kere. Hâlâ olduğum yerde dikiliyordum ve bu da onu daha çok sinirlendiriyordu.

Birkaç kere daha bana "Çekil!" diye bağırdı ve ben de her seferinde "Sür hadi!" diye karşılık verdim. En sonunda arabayı çalıştırıp biraz gaza bastığında öne doğru hareket eden arabayla beraber ben de iki adım geri gitmiştim. Frene basıp durduğunda ellerimi kaputtan çekip ona bakmaya devam ettim ve arabanın sağına doğru ilerleyip kapıyı açarak arabaya bindim.

"Sür hadi."

"İn arabadan." Onun itaatkar sesine karşılık ben de tıpkı onun gibi itaatkar bir sesle "Sür hadi!" dediğimde vitesi geriye takarak gaza bastı ve hızlı bir şekilde geri geri gittikten sonra arabayı döndürüp büyük kapıdan çıktı.

West CoastHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin