Green elindeki pamuğu her dudağıma değdirdiğinde acıyla sızlanıyordum, sızlandıkça da Zayn'e daha fazla öfkeleniyordum. "Ahmak herifin teki!" Zayn için sürekli söyleniyordum ama Green sessiz kalıyor ve hiçbir şey söylemeden sürekli hareket ettirdiğim dudağıma pansuman yapmaya çalışıyordu. "Bir şey söylesene Rachel, sence de öyle değil mi?" Onun dikkatini çekebilmek için ona kendi adıyla seslenmiştim ve bunu başarabilmiştim. Pamuğu dudağımın kenarından çekti ve parmaklarını çenemin altında tutmaya devam ederken gözlerimin içine baktı bir süre. Daha sonra ise kirlenen pamuğu yanına çektiği çöp kutusuna atarak sonunda bana bir cevap verdi.
"Onu tanımıyorsun Beta. Şuan ona öfkeli olduğun saydırdığın şeylere katıldığımı söyleyemeyeceğim."
"Onun öyle olduğunu düşünmüyor musun yani?"
Küçük bir tüpün kapağını açarken başını iki yana salladı ve parmağına biraz beyaz kremden sıktı. "Hayır, düşünmüyorum." Parmağındaki kremi dudağımın kenarına değdirdiğinde yüzümü buruşturdum, krem yarayı yakmıştı. Tüpün kapağını kapatırken az önce söylediğim şeyler hakkında konuşmaya devam etti. "Zayn biraz...soğuktur." Kremi kutunu içine attı ve az önce söylediği şeyi hızlıca "Hatta baya soğuktur." diyerek düzeltti. "Ukala ve sinir bozucu olduğunu kabul ediyorum. Ama o bildim bileli öyleydi."
"Onu tanıyorsun yani?" diye sordum. Arkadaşlar mıydı acaba diye düşündüm bir an çünkü Zayn'e o kadar sövdüğümde bana katılmadığını söylemişti az önce.
"Yani," dedi a harfini uzatarak ama kendi de tanıdığından emin değil gibiydi. Sonrasında açıklamasını da yaptı zaten. "Aslında bakarsan onu kendisinden başka hiç kimse tanımaz. Arkadaş olduğumuz zamanlarda da hep böyleydi, yalnız olmayı kendisi tercih ediyor."
Tahminimde yanılmadığımı anladığımda ona o soruyu sordum. "Arkadaş mıydınız?"
"Onun yakın arkadaşı ile çıkıyordum bir zamanlar. O zamanlarda onların grubu ile takılırdım ama Karen ile ayrılınca onlardan da uzaklaştım."
Anladığımı belli etmek için başımı salladım. Çıkardığı malzemeleri kutuya koyup onları banyoya geri götürdü. Odaya geri döndüğünde ise "Bahçeye inmek ister misin?" diye sordu. Üzerimdeki kıyafetlere bir bakış attım. Tiffany'nin bana verdiği kıyafetler hala üzerimdeydi. "Bunları çıkarayım, ineriz." dedim ve bana kıyafet gönderdikleri çantayı koyduğum yerden alıp içinden, bana bol geleceğini bildiğim bordo tişörtü ve siyah taytı aldım. "Kapının önündeyim." dedi ve odadan çıktı. Üzerimdekileri çıkarıp tişörtü ve taytı giydim. Onu daha fazla bekletmeden ardından çıktım ve beraber bahçeye indik.
Dışarıda gözümün için nişan alan bir güneş vardı ve resmen tüm ışınlarını gözlerimin içine gönderiyordu. Elimi kaldırıp alnıma koyarak ışığın tepeden gözlerime gelmesini engelledim. Green ise ellerini altındaki bol pantolonun cebine sokmuş ilerideki duvarın üstünde oturan kişilere doğru ilerliyordu. Başını bana döndürüp "Seni biraz yeni insanlarla tanıştıralım." dedi ve bizi fark edip de bize doğru gelen çocuğun uzattığı elini tutarak kendi aralarında bir selamlaşma hareketi yaptılar. Çocuk güneşten dolayı gözlerini kısmış dikkatle bana bakıyordu. Green'in yanından geçerek beni gösterdi ve "Beta, değil mi?" diye sordu sonrasında Green'e bakarak. Ondan onay bekliyordu.
"Evet, Beta." dedim Green'den beklediği cevabı ben vererek. Hoşnut bir şekilde güldü ve bana elini uzattı.
"Vincent. Seni izledim bugün. Gayet iyiydin." Tekrar Green'e baktı ve güldü. "Zayn Green'i baya pataklamıştı." Dediği şeye anlam vermeye çalıştım ama ne demek istediğini anlamamıştım. Kaşlarımı çattım ve "Nasıl yani?" diye sordum. Green arkasındaki duvara ellerini yaslayıp bedenini yukarı çekerken duvarın üstüne oturdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
West Coast
FanfictionSadece birkaç dakikada hayatınız hiç ummadığınız bir şekilde değişebilir mi? Peki ya hayatınızın bittiğini düşündüğünüz noktada ya hayatınız aslında yeni başlıyorsa? Doktor Bethany Davis işlemediği bir suç nedeniyle ülkenin Batı Yakası'na gönderildi...