Sadece birkaç dakika sonra Jorja ile aynı ringin içinde olacaktım. Heyecanlı mıydım? Kesinlikle bilmiyordum. Gergin miydim? Buna da bir cevabım yoktu. Fakat öfkeli olduğum su götürmez bir gerçekti. O kızda itici bulduğum çok fazla şey vardı. Onunla aramda olan bu garip soğukluk ve gerginlik sanki Zayn ile olandan yüzlerce kat fazlaydı. Ama neden aramızda böyle bir şey oluştuğuna dair hiçbir fikrim yoktu çünkü onunla iletişimim olmamıştı bile. Bunun ne zaman oluştuğunu bile bilmiyordum ama o kızın bakışları aramızdaki bu garip soğuk savaşı yeterince açık ediyordu.
"Bethany, dikkatli ve seri davran."
Green'in kulağımın hemen yanından gelen sesi ile takılı kalıp dakikalarca bakışı kaldığım Jorja'dan ayırdım gözlerimi ve kendime geldim. Ona baktığım süre boyunca etrafındaki arkadaşları ile gülüşüp konuşuyordu. Fazlasıyla rahat görünmesi beni geriyordu ve daha fazla sinirleniyordum. Durumu ciddi almıyor, daha doğrusu beni ciddiye almıyor ve nasılsa dövüşte galip gelecekmiş gibi bir tavırla muhabbetine devam ediyordu.
Etrafında toplanan arkadaşlarına baktım tek tek. Zayn yoktu. Nerede olduğunu değil de bu dövüşü izleyip izlemeyeceğini merak ediyordum. Arkadaşının performansını kaçıracağını da düşünmüyordum ama onu tanımadığım için ne yapacağı hakkında kesin bir düşüncem de yoktu. Aslında gelmese daha iyi olurdu. Eğer yenilen taraf ben olursam onun için alay konusu olacağım kesindi. Yenilmek istemiyor olmamın nedeni onun alayları değildi asla, burada bir itibar elde etmek ve onu korumaktı.
Elimdeki su şişesinden küçük yudumlarla su içmeye devam ederken kapıdan içeri giren Bill'in arkasından kalabalık bir grubun dah geldiğini gördüm. Bill avuçlarını iki kez birbirine vurarak ellerini ovuşturdu ve kalabalığa doğru "Hazır mıyız millet?" diye seslendi. Daha sonra ringe çıktı ve iki eliyle de bana ve Jorja'ya gel işareti yaptı.
Green'in elini omzumda hissettiğimde omzumun üzerinden ona baktım ve elini tuttum.
"Sana güveniyorum."
Başımı salladım sadece çünkü gerginlikten dudaklarımın kurulduğunu hissediyordum ve konuşamıyordum. Bu kadar heyecanlı olmak istemiyordum çünkü heyecanım her zaman işlerin istediğim gibi gitmesini engellerdi.
Green'e doğru ellerimi uzattım ve eldivenleri ellerime geçirmesini ve iplerini bağlamasını bekledim. Tamamen hazırdım. Bill'in bizi tekrar çağırması ile ringin ortasına geldiğimizde aramızda sadece bir metre kadar mesafe vardı. O an ilk defa Jorja'nın gözlerinin içine baktım ve öfke duygusunu gözlerinde tüm saflığı ile gördüm. Bana o kadar öfke ile bakıyordu ki... Bir insan anca her şeyini elinden alan, yok eden, mahveden bir insana bu denli öfkeli bakabilirdi.
Gözlerimi ondan başka bir yere rastgele çevirdiğimde Zayn'i gördüm. Yüzünde hiçbir ifade barındırmadan bize bakıyordu. Ona baktığımı fark ettiğinde o da bana baktı ve göz göze geldik. Birkaç saniye ona bakıp gözlerimi ondan çektim. Şuan neden kalbim daha hızlı atıyordu?
Bill'in komutuyla birlikte derin bir nefes aldım ve omuzlarımı silkip kendime geldim. Kollarımı yukarı kaldırıp yüzüme siper ettiğimde Bill üçten geriye sayıyordu. Başla dediği anda ise Jorja'dan bir adım uzaklaştım. Me yapacağını bilmiyordum. Atak yapabilirdi başlar başlamaz, bu yüzden kendime savunma alanı açmak zorundaydım.
"Nereye kaçıyorsun minik fare?"
Dediği şeye alay eder gibi gülümsedim ve ona doğru temkinli bir şekilde yaklaştım.
"Minik fare mi? Fareler küçüktür ama herkes fareden korkar."
Bana doğru bir yumruk salladığında kolumu yüzüme siper ettim ve geri çekildim.
"Neden biliyor musun? Sessize gelir, kemirir ve gider."
Bana doğrı adım atıp vurmaya çalıştığında kafamı yumruğundan kaçırıp bana uzanan kolunu tutarak ben ona vurdum. Darbeden dolayı afalladığında bunu fırsat bilip bu kez karnına bir yumruk attım ve cümleme devam ettim.
" Bence sen de farelerden kork. Nereden ne zaman çıkacağı belli olmaz."
Birden toparlanıp sol omzuma sert vurduğunda acıyla inledim ve geri çekildim. Sırıtarak yüzüme bakıyordu. Kollarımı bir kez daha yüzüme siper edip ona yavaşça yaklaştım ama o da kendini koruyordu. Ona karşı bir yumruk savurduğumda kolumu tutup beni kendine çekti ve sırtımı bedenine yasladı. Diğer kolumu da tutup arkada birleştirdiğinde hareket edemiyordum.
Kulağıma yaklaştığında önce nefesini kulağıma üfledi ve daha sonra kollarımı daha çok sıkarak "Ben fareden korkmam. Gerekirse ezer geçerim. Bence sen çok ortalarda dolanma." dedi ve beni ittirmeden önce kelimeleri bastıra bastıra ekledi. "Minik fare."
Beni ittirmesiyle dizlerimin üzerine düştüğümde ellerimi de yere koyup destek aldım. Alnımdaki terler yere damlıyordu. Derin bir nefes alıp omzumun üstünden Jorja'ya baktığımda kedni köşesine doğru ilerliyordu. Bir kez daha derin bir nefes alıp ayağa kalktığımda eldivenin içindeki ellerimi sıkı bir yumruk yapıp ona seslendim.
"Jorja!"
Bana döndüğünde yüzündeki o zafer ifadesini ve keyifli gülüşünü gördüm. Ona doğru büyük bir adım atıp sağ yumruğumu yanağına yerleştirdiğimde ise o keyif gülümsemesi silindi ve birkaç saniyede esmer bedeni yere düştü.
Başının üstünde eğildim ve onun duyabileceği şekilde fısıldadım.
"Beni asla ezemeyeceksin."
Yerde sırt üstü dönüp bana baktı ve yüzüme tükürdü. Kolumla yüzümü silip ayağa kalktığımda salondaki kalabalıktan hiçbir ses çıkmıyordu. Ringin etrafındaki sessiz kalabalığa baktım birkaç saniye. Ardından ise kalabalığın içinden sadece bir kişinin yavaş ve tempolu alkış sesini duydum. O yöne dönüp baktığımda ise hiç beklemediğim birini gördüm. Zayn.
Onun alkışından sonra birkaç kişi daha alkışlamaya başladı ve daha sonra salondaki herkesten aynı sesi duydum. Nefes nefese kalmıştım ve kalbim yerinden çıkacak gibi atıyordu. Kazandığım zaferin verdiği keyif ile gülümsüyordum.
"Ve kazanan..."
Bill'in yanımda duyduğum sesinden sonra bileğimde elini hissettim. Kolumu kaldırdı ve "Beta!" dedi. Ardından salondaki birkaç kişiden de adımı duydum.
Arkadaşları Jorja'nın kalkmasına yardım ederken ondan olabildiğince uzaklaştım ve Green'in yanına doğru ilerledim.
"Beni şaşırttın dişi kurt."
Gülümsedim ve yanındaki sandalyeye oturdum. Eldivenlerimi çıkarıp bana su şişesi uzattığında teşekkür ettim ve şişeyi alıp kapağını açtım. Suyumdan sadece birkaç yudum almıştım ki tam karşımda birisi dikildi. Başımı kaldırıp baktığımda Zayn'i gördüm. Bana doğru eğilip ellerini sandalyenin kenarlarına koydu ve "Bence bundan sonra dikkatli ol, Doktor." dedi ve gözlerimin içine bakmaya bir son verip salondan çıktı.
*
YORUM YAPMAYI UNUTMAYIN!AYRICA...
PROFİLİMDEKİ 'A LITTLE MORE' ADLI HİKAYEYE BAKARSANIZ SEVİNİRİM :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
West Coast
FanfictionSadece birkaç dakikada hayatınız hiç ummadığınız bir şekilde değişebilir mi? Peki ya hayatınızın bittiğini düşündüğünüz noktada ya hayatınız aslında yeni başlıyorsa? Doktor Bethany Davis işlemediği bir suç nedeniyle ülkenin Batı Yakası'na gönderildi...