Gözlerimi açtığımda hava neredeyse kararmak üzereydi. Ne ara uyumuştum bilmiyordum ama Zayn'in yatağında ve onun yanında uyuyakalmışım. Beni uyandıran şey ise yere düşürdüğü bir şeyin sesiydi. Yavaşça yatakta doğruldum ve gözlerimi kısarak ne yapmaya çalıştığını görmeye çalıştım. Pencerenin önğndeydi, arkası bana dönüktü ve yarasıyla uğraşıyordu.
"Zayn." diye seslendim ne ara üzerime örtüldüğünü bilmediğim örtüyü üzerimden atarken. Adını seslenince omzunun üstünden bana baktı. Yataktan kalkıp ona doğru ilerledim. Gözlerim yarasını üzerindeydi. Eğilip yarasına bakmadan önce önüme düşen saçları kulağımın arkasına sıkıştırdım. "Ne oldu? Canın mı acıyor?"
"Bu kadar çok acımıyordu. Sızlamaya başladı." dedi pencereden dışarı bakarken. Doğrulup yüzüne baktım. Yüzündeki ifadeyi biliyordum, canı acıdığı için kendisini güçsüz hissediyordu.
"Ağrı kesici getirmemi ister misin? Acını hafifletir biraz."
"Yok."
"Peki." dedim öylesine odanın içinde herhangi bir yere bakarken. O ise hâlâ camdan dışarı bakıyordu. Küçük bir adım atıp tam önüne, camla bedeninin arasına geçtiğimde dışarı bakan gözleri bana kaydı. Benden uzun olduğu için ona başımı kaldırarak bakmaktan hoşlanmıyordum.
"Yarana birkaç gün su değmemesi gerekiyor. Ben gittikten sonra duşa girme bile sakın. Kendini de zorlama, yatmak zorundasın birkaç gün."
"Şuan bana imkansızları sıralalıyorsun."
"Mümkün kılmayı denemeye ne dersin?"
Söylediğim şey üzerine hiçbir şey demedi. Sadece gözlerini devirdi ve tekrar dışarıya bakmaya başladı.
"Ben her gün yarana pansuman yapmaya geleceğim."
"Ben kendim-"
"Halledemezsin. Her boku kendin halledemezsin." diye sözünü kestiğimde alay eder gibi bir ifade iöe baktı bana.
"Senden önce her boku kendim hallediyordum. Şimdi de hallederim."
"Ama artık ben varım." derken ona doğru bir adım attım. Bunu yaparken gözlerimi ondan bir saniye bile çekmedim. Yutkundu ve o çekti gözlerini. "Artık ben hallederim bazı şeyleri. Pansuman gibi mesela..."
Yine sessiz kaldı. "Gitsem iyi olur." dedim burnumla dudağımın arasını kaşırken ve önünden çekildim. Telefonum dolabının üzerinde duruyordu, o koymuş olmalıydı. Telefonumu cebime attım ve odadan çıkmak için elimi kapının kulbuna koydum ama bana seslendiği için kapıyı açmadım.
"Doktor."
Dönüp ona baktım söylemek istediği şeyi söylemesi için. Birkaç saniye sessice yüzüme bakarken dudakları aralandı ve kapandı. Sonra ise yatağa bir bakış attı ve "Kolyeni düşürmüşsün." dedi. Söyleyeceği şey bambaşka bir şeydi, adım gibi emindim ama söyleyecek cesareti bulamamıştı. Yataktaki kolyemi aldım.
"Daha önce de düşürdün, dikkat et."
"Sen de kendine dikkat et." dedim ve odasından çıktım.
*
Oturduğu banka doğru hızlı hızlı yürürken az kalsın düşüyordum. Sinirlenip içimden bir küfür ettim.
"Ne işin var senin burada?"
Beni görünce gözlerini kapatıp yavaşça başını arkaya doğru bıraktı. Yakalandığı için mutsuzdu şuan.
"Camdan gördüm seni. Odanda yatıyor olman gerekiyor Zayn, burada sigara içöen değil."
"Beni mi gözetliyorsun sen?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
West Coast
FanfictionSadece birkaç dakikada hayatınız hiç ummadığınız bir şekilde değişebilir mi? Peki ya hayatınızın bittiğini düşündüğünüz noktada ya hayatınız aslında yeni başlıyorsa? Doktor Bethany Davis işlemediği bir suç nedeniyle ülkenin Batı Yakası'na gönderildi...