twenty three

1.1K 111 46
                                    

Bölümün içinde gibi hissetmek isterseniz Pillowtalk açıp okuyabilirsinizzz.

Bu bölge her geçen gün beni bir kez daha şaşırtmayı başarıyordu. Artık bu bölge hakkında hiçbir şey bilmediğime tamamen emindim. Green'in doğum gününü kutlamak için şehir merkezindeki bir bardaydık. Bu bölgede bir bar olacağı aklıma bile gelmezdi. Ama şuan barda oturmuş Green'in doğum günü için verilen partide içki yudumluyordum.

Kaldığımız yerdeki herkes yoktu partide. Sadece Green'in samimi arkadaşları vardı. Karen ile araları nasıldı bilmiyorum ancak Karen da partideydi ve ikisi gayet samimi gözüküyorlardı. Vincent ile beraber koltukta oturmuş onları izliyorduk. Green'in mutlu olduğu yüzündeki gülümsemesinden çok rahat anlaşılıyordu.

Parmaklarımın ucunda gevşek bir şekilde tuttuğum bira şişesi kayıp düşmeden dudaklarıma götürüp bir yudum aldım. Partiden çok da keyif almıyorum, partileri seven bir insan değildim. Ama Green'in doğum günüydü ve buraya geldiğim günden beri en samimi olduğum kişi oydu, keyif almasam da burada olmak zorundaydım.

Elimdeki şişeden bir yudum daha alırken beklemediğim bir şey oldu ve Vincent kolunu omzuma attı. Diğer elinde de sigarasını tutuyor, arada bir içiyor aynı zamanda da arkadaşıyla sohbet ediyordu. Sigarasından bir duman daha çekip üfledikten sonra bana döndü ve "Sıkıldın mı sen?" diye sordu. Bana o kadar çok yaklaşmıştı ki sigara kokusu burnumu tıkamıştı çoktan. Kolu omzumda olduğu için biraz rahatsızdım.

"Pek de eğlenmiyorum." dediğimde dudaklarını dişlerken başını salladı ve kalabalığa doğru baktı. "Ben de pek eğlenmiyorum Beta."

"Ben...partileri pek sevmem. Bana göre değiller."

Dediğimin üzerine güldü ve "Ben partileri severim. Ama şuan pek," dedi, sonrasında ise bana yaklaşıp fısıldayarak devam etti. "Eğlenceli bir parti olmuyor."

Ona herhangi bir cevap vermedim ve sadece zoraki bir gülümseme sunup etrafıma bakındım. Tuvaleti arıyordum gözlerimle çünkü kaçacak bir yer istiyordum şuan. Burada, Vincent'ın kolunun altında oturmak beni rahatsız ediyordu. Sevgiliymişiz gibi davranmasından hiç hoşlanmıyordum ama onu kırmak da istemiyordum bir yandan.

Tuvalet ya da kaçacak bir yer bulma ümidiyle etrafa bakınırken Zayn'in bize dimdik bakan gözlerini buldum. Yanında oturan arkadaşı ona bir şeylet anlatıyordu ancak o hiç dinliyormuş gibi gözükmüyordu. Bana bakmaya devam ederken elindeki şişeden bir yudum aldı ve dudaklarında kalan damlaları elinin tersiyle sildi. Ona bakmama bir son vermemi umudu ama ben bunu yapmayınca gözlerini devirdi ve başka tarafa odaklandı.

Onun bu tutarsız ve anlamsız hareketlerini gerçekten hayret ediyordum. Artık Zayn'in psikolojik sorunları olduğuna karar vermiştim çünkü bir insanın her gün farklı, tutarsız ve garip davranmasının başka hiçbir açıklaması olamazdı. Rahatsızdı ve cidden artık beni de rahatsız ediyordu. Etrafımda olduğu zaman rahatsız hissetmeye başlamıştım. Burada beni huzursuz eden tek insan Zayn'di.

Başka bir yere çektim bakışlarımı ben de onun gibi. Aynı zamanda hâlâ uzaklaşacak bir köşe arıyordum kendime. Elimdeki bira şişesini yere bırakıp "Tuvalet ne tarafta?" diye sordum en sonunda Vincent'a çünkü bu kalabalıkta tuvaleti bulabilecek gibi değildim. Eliyle karşıda bir yeri gösterip "Karşıda. O tarafa yürü, tabelayı görürsün." dedi. Kolunu omzumdan atmak ister gibi hızlıca ayağa kalktım ve göstetdiği yere doğru yürümeye başladım. Kalabalıktan uzak yürümeye çalışıyordum çünkü içine girdiğim an kaybolabileceğim kadar çok insan vardı dans pistinde.

Yanlışlıkla çarptığım birine "Pardon." dedim ama duyup duymadığından emin değildim. Duysa da umursamamıştı muhtemelen. Koridorun başındaki yeşil tuvalet tabelasını gördüm sonunda ve kendimi kalabalıktan sıyırıp tuvaletin koridoruna ulaştım. Çok huzursuzdum, oturduğum yerde sanki duvarlar üzerime geliyormuş gibi daralıyordum. Vincent'ın samimi tavırları beni geriyordu. Ne yapmam gerektiğini, nasıl davranmam gerektiğini bilmiyordum ve sürekli birilerinin üzerimde kararlar vermesine izin veriyordum. Bu ben değildim. Kendim olmaktan çıkmıştım, buraya geldiğimden beri kendimi tanıyamıyordum artık.

West CoastHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin