nineteen

1.2K 112 34
                                    

Zayn arabayı o kadar hızlı kullanıyordu ki, bu eski arabanın bu kadar hıza dayanamayacağını düşünmeye başlamıştım. "Zayn, biraz yavaşla artık." dediğimde saniyelik bir süreyle bana baktı ve tekrar önüne döndü. Arabanın hızını düşürmüş müydü anlayamamıştım. İbreye baktım farkı görebilmek için fakat hız göstergesinde değişiklik yoktu bile. Arabayı nereye sürdüğünü bilmiyordum çünkü bu yollar geldiğimiz yollar kesinlikle değildi. Ona nereye gittiğimizi de sormak istiyordum ama cevap vermeyecek kadar ketum ve soğuk bir insan olduğu aklıma gelince vazgeçmiştim.

"Bu gece geri dönemeyiz."

Sanki aklımı okumuş gibi bir cümle atmıştı ortaya. Nedenini söylemeyeceğine adım gibi emindim o yüzden sorma zahmetine girmedim bile. Arabanın saatine takıldı gözüm. Saat üçe geliyordu. Belki de saat çok geç olduğu için geri dönmek istemiyordu, bilmiyordum ki aklından neler geçtiğini.

Nihayetinde yavaşlayan arabayı bir sokağa sokup başka bir caddeye çıktı ve biraz daha gittikten sonra arabayı bir evin önünde durdurdu. Hala direksiyonu sıkıyor olduğunu gördüm. Gözlerini kapatıp derin bir nefes aldıktan sonra dönüp birkaç saniyeliğine bana baktı ancak hiçbir şey demedi. Bir şey demesini bekledim, sanki söylemek istediği bir şey varmış gibi bakmıştı ama lanet ağzından tek bir kelime bile dökülmedi.

Arabanın kapısını açıp indikten sonra ne yaptığını izledim sadece. Üzerindeki doktor formasından kurtulup arabanın bagajına attı onları ve pantolonunun cebinden telefonunu çıkarıp birini aradı. Kimi aradığını öğrenmek için ben de arabadan indiğimde o aradığı kişi ile konuşmaya başlamıştı bile.

"Evde misin?" diye sordu önce konuştuğu kişiye. Sonra ise gözlerini bana dikip konuşmasına devam etti. "Eve girmem lazım. Yedek anahtarın dışarıda mı?" diye sorarken hala gözlerini benden çekmiyordu, ben de çekmiyordum ve onu dinliyordum. "Yalnız değilim Leo." dedikten sonra telefonu birden kapatıp cebine tıkıştırdı ve önünde durduğumuz eve doğru ilerlerken "Benimle gel." dedi.

Hiçbir şey sormadan peşinden gittim. Kapının yanındaki çöp konteynırını kenara çekip yerden bir şey aldığında elinde tuttuğu şeyin anahtar olduğunu tahmin ettim. Öyle de çıktı. Anahtarı demir kapıya sokup açtıktan sonra geçmem için bana yol verdi. Bunu yaparken de etrafı kontrol ediyordu.

Biraz çekinerek içeri girdim. Benim ardımdan o da içeri girdi ve hemen kapıyı kilitledi. Ondan korkmam gerekiyor muydu? Şehrin biraz arka sokaklarında kalan bu evde Zayn'le yalnız olduğum için bir nebze gergin hissediyor olmam normal olmalıydı. Ne bu şehri biliyordum, ne de Zayn'i gerçekten adam akıllı tanıyordum. Onun hakkında gerçekten hiçbir şey bilmiyor olduğumu düşündüm. Gergin hissettmem normaldi, evet.

Karanlık birden kaybolduğunda sıçradım istemsiz bir şekilde. Bunu fark etmiş olacak ki bana "Bu kadar korkacak ne var Doktor?" diye sordu. Ona cevap vermedim ve odanın ortasında duran koltuğa kendini atışını izledim. Bir süre geçmesine rağmen hala olduğum yerde dikildiğim için koltuğa yasladığı kafasını bana döndürüp baktı.

"Dikilecek misin orada?"

"Kimin evi burası?" diye ben de ona sordum onun sorusuna cevap vermeyi es geçerek.

"Arkadaşımın."

Huzursuz hissettiğim çok belli oluyor olmalıydı. Bana bakmayı sürdürürken koltukta doğrularak "Rahat ol biraz. Korkmanı gerektirecek bir şey yok." dedi ve lafı biter bitmez tekrar eski pozisyonuna döndü. Yavaş yavaş pencerenin önündeki berjere doğrı ilerledim ve karşısına oturdum.

"Çıkarsana üzerindekileri."

Üzerimdekilerden kastı forma olmasaydı eğer, gerçekten arabayı alıp o lanet yerin yolunu bulmaya çalışır ve onu burada istediği boku yemesi için bırakıp giderdim.

West CoastHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin