ten

1.2K 108 12
                                    

Tek ihtiyacım olan şey uykuydu. Eğer kendimi yatağıma atarsam sanki bütün günün stresi üzerimden uçup gidecek gibiydi.

"Nasıl hissediyorsun?"

Uzun koridorda yaptığımız yolculuğun sessizliğini Green bozdu. "Yorgun." dedim sadece ve konuşmasının burada bitmesini umdum. Konuşmak bile istemiyordum. Odamızın önüne geldiğimizde Green anahtarını çıkardı ve kapıyı açtı. Odanın karanlığı ışıkla bozulduğunda görüş alanıma giren yatağıma ilerledim ve sırt üstü bıraktım kendimi. Bedenim içime taş doldurulmuş gibi birden ağırlaşmıştı.

"Bethany, ılık bir duş uykudan daha iyi gelebilir."

Şuan yapmak istediğim şey sadece uyumak olsak da düşününce ona hak vermiştim. "Sadece biraz zaman ver." dedim ve göz kapaklarımı kapattım. Zihnimde dolaşan tek şey az önce ringde yaşananlardı. Jorja benden daha iri bir kızdı ve benden çok daha tecrübeliydi. Onu yenmem mümkün değildi ama beni hafife alması ve umursamaması işleri ilimiz içinde tersine çevirmişti. Ben hala kendime şaşkındım tabii.

Green'in dediğini yapmak için yavaşça yatakta doğruldum ve örgülerimdeki lastikleri çıkardım. Yavaş yavaş örgülerimden birini çözerken ayağa kalktım ve kapının yanında duran valizlerimden birini açtım. Hala yerleştirmediğim kıyafetlerim kırış kırış olmuştu. Rastgele bir şeyler alıp banyoya girdim ve sıcak suyu açtım.

Su akıp giderken bir yandan soyunuyor bir yandan da sonrasını düşünüyordum. Jorja bugünü asla sindiremeyecekti, buna emindim. Benim üstüme gelmek için türlü yollar deneyecekti. Bense kendimi ona ezdirmemek için her türlü şeyi yapmaya hazırdım.

Isınan suyun altına girdiğimde sanki tüm yorgunluğumun suyla beraber akıp gittiğini hissettim. Beni yoran kedsinlikle yumruk sallamak ya da yumruk yemek değildi, stresin ve heyecanın getirdiği bir yorgunluktu bu. O salondan galibiyetle ayrılmanın yanında sıcak suyun altında dul almak da keyfimi iyice yerine getirmişti. Yemek keyfimi daha da yerine getirebilirdi tabii.

*

Elimdeki çatalla tabağımdaki patatesleri yuvarlarken yemekhaneye kimin girip girmediğine bakıyordum bir yandan. Balım öne eğik olsa da göz ucuyla kapıyı kesiyorum çaktırmadan. İçeri girmesini beklediğim kişi kesinlikle Jorja'ydı.

Yemekhane tamamen doluydu. Herkes bu saatte yemeğe iniyorsa kesinlikle o da gelirdi. Ya da benim burada olduğumu tahmin edip gelirdi. Ama beklediğimin aksine yemekhanenin kapısından Zayn girdi. Yemekhanede kimlerin olup olmadığına bir kez bile bakmadan dört kişinin olduğu sıraya girip tesisini aldı ve sadece hiçbir tadı olmayan patates yemeğinden alıp etrafa bakındı. Onunla beraber ben de omzumun üstünden arkama baktım ama oturacak bir yer yoktu. Benim masamdan başka.

Etrafta gezdirdiği bakışları benim masamı bulduğunda başımı kaldırıp ona baktım. O da gözlerimin içine bakıyor ama hareket etme zahmetinde bulunmuyordu. Birkaç saniye sonra beni şaşırtarak masama doğru yaklaşmaya başladı ve bir elini tepsiden çekerek yanımdaki sandalyeye koydu. Beklediğimden çok farklı bir soru sorduğunda kaşlarımı kaldırmış yüzüne bakıyordum.

"Boşsa alabilir miyim?"

Başımı aşağı yukarı sallayıp "Boş." dediğimde sandalyeyi geriye çekti ama masadan uzaklaşmadan önce ona bir teklifte bulundum.

"Buraya oturabilirsin."

Omzumun üstünden bir kez daha yemekhaneye baktım ve tekrar ona döndüm.

"Her yer dolu zaten, sandalyeyi alsan nereye oturacaksın?"

Beni şaşırtarak dediğime itiraz etmedi ve çektiği sandalyeye oturdu. Tepsisini benim tepsimin yanına koyduğunda ona belli etmemeye çalışarak onu inceliyordum. Kutudaki tuzluğa uzanıp daha yemeğin tadına bakmadan tuz döktü ve tuzluğu yerine koyarken "Bana bakmayı kes ve yemeğini ye." dedi.

Ağır ağır hareket ederek önüme döndüm ve uzun süredir oynadığım yemeğimdeki patatese çatalı batırıp onu ağzıma attım. Yavaşça patatesi çiğnerken onun hareketlerini de yandan göz ucuyla takip ediyordum. Benim gibi patates yemeğinden bir parça patates alıp ağzına attı.

Bir süre daha böyle sessizce yemek yemeğe devam ettiğimizde ciddi ortamlarda herkese gelen o gülme isteği bana da geldi. Önce kendi kendime gülümsemeye başladım. Daha sonra bu tebessüm kendi kendime kıkırdamaya döndü.

Bana bakmadan "Neye gülüyorsun?" dediğinde omuz silktim. "Hiç." Bir tane patates daha ağzıma atmadan önce devam ettim. "Bugünden dolayı keyfim gayet yerinde. Gülmek istiyor canım."

Yüzünde benimle alay eder gibi bir tebessüm belirdi önce sonra bana döndürdü yüzünü.

"O keyfin kısa sürede kaçabilir. Bence keyfini çabuk sür."

Gülümsemeye devam ediyordum ona bakarken. Çatalımla onu gösterip "Hiç biriniz beklemiyordunuz dimi?" diye sordum ona.

"Neyi?"

"Jorja'yı yenebileceğimi."

Tıpkı az önce benim yaptığım gibi kendi kendine kıkırdadı önündeki tabağa bakarken.

"Bak, inkar etmiyorum. Bugün epey iyiydin. Benimle olanın aksine."

Yüzünü yavaşça bana yaklaştırdığında yüzümdeki o arsız tebessüm silinmiş ve yerini ciddi bir ifadeye devretmişti. Yüzü iyice yakınıma gelmeden durdu ve fısıldadı.

"Ama unutma. Bugün şans eseri yendin. Jorja sandığın kadar kolay lokma değil."

Sandalyede bedenimi ona doğru döndürdüm ve başımı arkamdaki duvara yasladım.

"Emin ol ben de sizin sandığınızdan daha fazlasıyım."

"Hafife almayın diyorsun yani?"

"Hayır. Öyle demiyorum. Sadece fazla küçümseme diyorum."

Güldü ve "Hafife alınacak biri olduğunu kabul ediyorsun Doktor. Cümlelerini dikkatli kur." dedi. Bu kez ben ona doğru yaklaştım ve iki elimi sandalyemin bacaklarımın arasındaki boş kalan yerine koyarak eğildim.

"Sen de biraz ceviz ye. Unutkanlığa iyi geliyor."

Tek kaşını kaldırıp "Hangi konuda unutkanım?" diye sorduğunda tekrar eski yerimi aldım.

"İsmim Doktor değil, Bethany. Unutmuşsun."

Çatalını tabağa bırakıp tepsiyi iki kenarından tuttu ve bana son bir kez bakıp "Unutmadım. Ezberleme gereği duymadım." dedi ve ayağa kalktı. "Sana afiyet olsun."

Söyledikleri beni yeterince doyurmuştu zaten.

**

Bölüm sonu Zayn,

Bölüm sonu Zayn,

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


West CoastHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin