Kendime lanet okuya okuya odasının kapısını çaldım. Ona karşı aldığım tavırdan ödün veriyor olmak ve duruşumu bozuyor olmak beni sinir ediyordu ama yine duygularımla hareket etmenin önüne geçemiyordum.
Kapıyı açtı ve hiçbir şey demeden yüzüme bakarak içeri girmem için kapıdan çekildi. Odasının içinde yürürken onu takip edip içeri girdim.
"Neden geldin?"
Kapısını biraz sert kapatmıştım ama bilerek olmamıştı. Montumun içindekileri düşürmemek için çabalıyordum çünkü.
Yatağına yaklaşıp montumun fermuarını açtım ve kucağıma doldurduğum yiyecekleri yatağına bıraktım.
"Bunları getirmek için."
Nefesini sesli bir şekilde dışarı verirken gözlerini devirdi ve bana arkasını dönüp tişörtünü çıkardı. Farkında olmadan soyunmasını izledim. Fark eder etmez ise çıplak gövdesinden başka yere baktım.
"Boşuna getirmişsin. Aç değilim."
"Aç olduğun için getirmedim. Yemek zorunda olduğun için getirdim."
Pantolonunun düğmesini açarken bana bakıyordu ama ben ondan başka her tarafa bakmaya gayret ediyordum.
"Ne zamandan beri diyetisyenlik yapıyorsun?"
Kaşlarımı çatıp ona baktım. Fermuarını da açmıştı ama pantolonunu çıkarmamıştı. "Bu sağlığınla alakalı ve ben de bir doktorum. Sağlıkla ilgili şeylerle ilgileniyorum."
Banyonun aralık kapısını ittirip dolabın kapağını açtı ve içinden hap kutusu çıkardı. Kutunun içinden çıkardığı hapı ağzına atıp çeşmeden avucuyla su içerken onu izledim.
"Ne hapı o?"
"Ağrı kesici." derken dolabına doğru ilerliyordu. Çekmeceleri açıp kendine kıyafet çıkardı. Duşa girecek olmalıydı.
"Bir şeyler yemelisin."
Vücuduna uzun süredir besin girmezken ilaç alması doğru değildi.
"Nasıl çıkardın bunları yemekhaneden?"
Söylediğinin üzerine yatağa döktüğüm sandviç ve bisküvilere baktım.
"Linda verdi."
Açık kalan çekmecesini sert bir şekilde kapatınca yatağın üzerindeki yiyeceklere dalmış olduğum için sıçradım. O duş alırken burada onu beklemek istemiyordum. Uzun süre bir şey yemeden duramayacaktı, elbet yiyeceğinden emindim. Bu yüzden "Ne halin varsa gör." dedim ve odasından çıktım.
*
Bahçedeki piknik masasında oturmuş Green ve arkadaşlarının muhabbetini dinliyordum ama çok dikkatli dinlediğim söylenemezdi. Hava soğuktu, üşüyordum. Üzerimdeki mont bile beni ısıtmıyordu bu yüzden dikkatimi başka bir yere veremiyordum.
Kendime çektiğim bacaklarıma sürttüm ellerimi ısınmak için. Sonra ise masanın üzerindeki telefonumu çevirmeye devam ettim.
Çakıl taşlarını ezen arabanın sesini duyduğumda o yöne baktım. Büyük kapıdan beni buraya getiren arabalardan biri girmişti ve herkes merak edip kapıya doğru yönelmişti.
O sırada Zayn'in kaldığı binadan çıktığını gördüm. Arabaya baktı bir süre, sonra ise karşımızdaki masada oturan arkadaşlarının yanına gelmek için bu tarafa yürüdü.
Arabanın içinden Bolton'un inmesini beklemiyordum. Masanın üstünde döndürdüğüm telefonu durdurdum ve oturduğum yerden kalktım.
Ya bana mahkeme ile bir haber getirmişti ya da Zayn'in kardeşi buradaydı. Göz ucuyla Zayn'e baktım. Kaşlarını çatmış dikkatle Bolton'a bakıyordu. Onun avukatım olduğunu biliyor olmalıydı ve yüzündeki ifadeye bakılırsa neden burada olduğunu sorguluyor gibiydi. Gözlerini bana döndürdüğünde ona bakmaya bir son verip hızlı adımlarla Bolton'a doğru yürüdüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
West Coast
FanfictionSadece birkaç dakikada hayatınız hiç ummadığınız bir şekilde değişebilir mi? Peki ya hayatınızın bittiğini düşündüğünüz noktada ya hayatınız aslında yeni başlıyorsa? Doktor Bethany Davis işlemediği bir suç nedeniyle ülkenin Batı Yakası'na gönderildi...