twenty eight

1.1K 115 34
                                    

Bu sabah hiç olmadığım kadar huzursuz uyandım. Dün gece yaşananlar saniye saniye aklımdaydı ve bu durumla nasıl başa çıkacağımı bilmiyordum. Dün gece hiç yaşanmamış gibi mi davranacaktım Zayn'e, o öyle mi isterdi yoksa dün geceyi konuşmamız mı gerekiyordu bilmiyordum. Onunla karşılaşınca nasıl davranmam gerektiğini bilmiyordum. Bu yüzden bahçeye doğru ilerleyen adımlarımı atarken son derecede gergindim.

Bahçeye çıkıp etrafa bakındığımda ise her zamanki köşelerinde onu ve birkaç arkadaşını gördüm. Green de onlarlaydı, sanırım Karen ile barışmışlardı doğum gününden sonra. Çekingen adımlarla onlara doğru ilerlerken kalbimin hızlandığını hissettim. Neden heyecanlanmıştım ki bu kadar?

Etrafta gezinen gözleri beni bulduğunda ise kalbimin duracak gibi olduğunu fark ettim. Gözlerini anında benden çekti ve önüne döndü. O da gergin görünüyordu, konunun açılmasını hiç istemiyor gibiydi. Tedirgin adımlarla yanlarına yaklaştığımda sanki aramızdaki gerginlik dışarıdan da hissedilebilirmiş gibi büyüyordu. Asla bana bakmıyordu ve bedeni ne kadar huzursuz olduğunu ortaya seriyordu. Koyacak bir yer bulamadığı kollarını en sonunda serbest bırakmış ve ellerini cebine sokmuştu.

"Günaydın, kahvaltıyı kaçıracağını bildiğim için sana sandviç bıraktım odaya."

Green'in sesi bile gerginliği azaltmış gibi durmuyordu. Gerginliğin sessizlikten dolayı daha da çok arttığını düşünmüştüm ama hiç de öyle değildi. Gülümsemeye çalışırken "Teşekkür ederim, yedim." dedim.

"Sabah uyandırmaya çalıştım ama çok derin uyuyordun."

Söylediği şeyin üzerine Zayn'in dönüp bana baktığını gördüm. Dün geceyi söylememden korkuyordu, gözlerinde bunu çok net gördüm. Kimseye anlatmayacağımı bilmesi gerekirdi oysa ki.

"Gece uyuyamadım, geç yattım." dedim. Konunun bir an önce kapanmasını istiyordum bu yüzden konuyu değiştirmek adına Green'e sandviçi yemekhaneden nasıl çıkardığını sordum.

"Sahi, sen o sandviçi yemekhaneden nasıl çıkardın? Yemek çıkartmak yasak değil mi?"

Sorduğum sorudan Zayn rahatsız olmuş gibiydi, ona bakmamam için bedenini duvara doğru döndürmüştü.

"Zayn'in ceketinin cebine koyduk, onun üstünü pek aramıyorlar."

Sadece başımı salladım. Benim için bir şey yapmış olduğunu bilmemi istemiyordu. "Sağol." dedim ona doğru. O da ona söylediğimi anlamıştı ve bana dönüp "Önemi yok." dedi. Belki de dün geceden sonra kendini borçlu hissetti ve o da benim için bir şey yapmak istedi.

"Neyse." dedim konuyu kapatmak için. Daha fazla burada durmak istemiyordum çünkü Zayn'le aynı ortamda bulundukça geriliyordum. Şuan birbirimizi görmek ikimize de iyi gelmiyordu. "Ben biraz sahilde yürüyeceğim. Görüşürüz sonra." dedim, sadece Green'e bakarak konuşabiliyordum.

Hızla arkamı döndüm ve acele acele sahile inen merdivenlere doğru yürümeye başladım. Sahilde yürümek falan istemiyordum aslında, sadece o an oradan kaçmak istemiştim ve aklıma gelen ilk şeyi apar topar söyleyivermiştim. Ama bir yandan da sahilde yürümenin iyi geleceğini de düşünüyordum, zihnim çok doluydu ve huzursuzdum.

Merdivenleri inip sahile geldiğimde bahçede olduğundan daha fazla rüzgar esti yüzüme doğru ve biraz üşüdüm. Deniz bugün dalgalıydı, benim ruh halim de pek durgun değildi aslında. Denize doğru yaklaştım biraz ve eğilip elimi suya soktum. Su buz gibiydi, hava da soğuktu zaten ne bekliyordum ki?

"Doktor, bekle."

Zayn'in sesini duyduğum an titreyen bedenim onun sesine mi bu tepkiyi vermişti yoksa esen rüzgara mı, emin değildim ama rüzgardan dolayı olmasını diliyordum.

West CoastHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin