twenty four

1.2K 109 29
                                    

Zayn.

Onu öpmüş olmam benim suçum değildi. O...eğer beni dinleseydi, konuşmama izin verseydi her şey farklı olurdu. Onu öpmezdim. Bunu nasıl yaptığımı bilmiyordum. Sarhoş zihnimde dolaşan tek şey onu öpmekti o an. Ama bu benim suçum değildi, onun suçuydu. Ondan nefret ediyordum.

Alnıma düşen saçlarımı becerebildiğim kadar çektim yüzümden. Sakallarımı ovuşturan ellerim acıyordu. Yumrukladığım duvarın tuğlaları ellerimi kesmişti. Elimi önümde tutarak karanlıkta görmeye çalıştım. Yarılan yerlerde biriken kanlar kuruyup kabuk olmuştu.

Kot ceketimin cebine sıkıştırdığım pakedi çıkarıp içinden bir sigara aldım ve yaktım. Sigaranın kırmızı ucu karanlıkta parladığında bir duman çektim içime. Ezberlediğim yolda rastgele yürüyordum resmen. Hem karanlıktan hem de sarhoş olduğum için bulanık gören gözlerimden dolayı sokakları pek kestiremiyordum.

Sokağın sonundaki tabelayı okumaya çalıştım gözlerimi kısarak ancak okuyamadım. Tabelaya doğru biraz daha yaklaşmak için adım attım ancak kaldırıma takılıp sendeledim ve düşmemek için duvara tutundum. Tabelada ne yazdığını hâlâ okuyamıyordum ama hatırladığım kadarıyla ev bu sokaktaydı bu nedenle sokağa girdim ve rastgele ilerlemeye başladım. Sokağın sonunda birkaç insan görüyor gibiydim ama görüntüyü tam seçemiyordum da. İlerledikçe görüntü biraz daha belirginleşti, bir sürü adam sokağın sonunda para sayıyorlardı.

Aralarından biri beni fark etmiş olmalı ki diğer adamı dürtüp beni gösterdi ve "Yolunu kaybetmiş it gibi biri dolanıyor." dedi, sessiz sokakta gür sesi yankılanmıştı.

Sigaramdan son bir duman daha çekip yere attıktan sonra "İt sensin." dedim ve izmariti ayakkabımın tabanıyla ezdim. Elindeki paraları katlayıp cebine tıkıştırdı ve arkadaşlarına eliyle gel işareti yapıp bana doğru yürümeye başladı. Vücudum adrenalin salgılamaya başlamıştı ve az önceye kadar uyuşmuş olan sarhoş beynim her şeyi idrak edebiliyordu. Hepsi kavga etmek için geliyordu.

Kot ceketimin kolunu kıvırırken yere tükürdüm ve derin bir nefes aldım. İri ve kel adam hepsinden birkaç adım öne çıkıp "Bize it diyebilecek kişi henüz doğmadı." dedi ve vurmak için yumruk yaptığı elini bana doğru savurdu ancak bileğini tutup ben ona vurdum. Beklemediği belliydi ancak küçük çocuk da değildi. Anında toparladı ve bir kez daha kaldırdı elini ancak bu kez ceketimin yakalarından kavradı ve burnuma kafa attı.

Arkadaşlarından birinin kollarımı tutmaya çalıştığını fark ettiğimde hâlâ yakalarımdan tutan adamın karnına bir yumruk geçirdim. Bunun yaptığımda hepsinin dikkati dağılmıştı ancak suratıma bir yumruk atamalarına da engel olmamıştı.

Onlar bana vurdukça fırsatını bulduğum her anda ben de onlara vuruyordum ama hepsine yetecek kadar enerjim de yoktu. Yerdeydim. Ellerimle yerden destek alıyordum ve ağzımdan akan kan yere damlıyordu. Gülüyordum. Gülüşüm git gide kahkahaya döndüğünde sinirlendiklerinden emindim. Bir tanesi önce karnıma tekme geçirdi sonra ise saçlarımdan tutarak beni kaldırdı ve başımı geriye doğru çekip kel adama bakmamı sağladı. Hâlâ sırıtıyordum yüzüne karşı. Yüzünü de net göremiyordum artık. Göz kapağım şişmiş ve görüşümü kapatmıştı.

"Başı boş bir it gibi ölmek istemiyorsan buradan siktir git."

Sinirini bozabilecek cinsten kahkaha attım ve "Sen siktir git." dedim ona. Her şeyi unutturacak kadar dövsün istiyordum, nu geceyi, onu öptüğüm anı, benden nefret ettiğini söylediği anı... Bu geceye dair olan her şeyi unutmak istiyordum. Ama beni biraz daha döverlerse bu sokağın ortasında sabaha kadar ölüp giderdim, onu da biliyordum.

West CoastHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin