twenty two

1.2K 112 92
                                    

Bir haftadır birlikte yaptığımız antrenman sayesinde Vincent'ı daha iyi tanımıştım ve onunla geçirdiğimiz vakitlerde fazlasıyla eğleniyordum. Green onun bana bir arkadaş olarak yaklaşmadığını söylediğinde ilk başta ona inanmak istememiştim ama şuan tavırlarından ben de fark ediyordum. Vincent benden hoşlanıyordu.

Ona karşı, onun bana beslediği gibi duygular beslemiyordum. Burada hiç kimseye karşı bu tarz duygular beslemek ve gönül işlerine girmek istemiyordum. Buradaki süremin ne kadar olduğunu bilmiyordum çünkü, davam hala devam ediyordu ve belki o dava sonucunda haklı olduğum kanıtlanacaktı.

Hiç kimseyi öldürmediğime benden başka inanan iki kişi kalmıştı burada; Green ve Vincent. Zayn'in o gün antrenmandan sonra söylediği şeyler uzun süre aklımdan çıkmamıştı ama artık düşünmüyordum. Bu kez şükürler olsun ki birbirimizden uzak duruyorduk. Bir haftadır onunla yemekhanede bile denk gelmediğim için mutluydum. Ona artık hiç bir şekilde katlanamıyordum son yaptığından sonra.

Yeni kuruttuğum saçlarımı kabardığı için ellerimle düzeltirken pencereye doğru yürüdüm ve dışarısı kalabalık mı diye kontrol etmek için perdeyi kenara çekip dışarı baktım. Bahçede çok fazla kişi yoktu. Bahçede oturan herkes de birbiri ile muhabbet ediyordu. Perdeyi kapatırken köşedeki bankta oturan Zayn'i fark ettim. Yanında da yeni gelen kız Solana vardı ve beraber sigara içiyorlardı. Ondan hoşlanmadığını söylemişti, ne ara muhabbet edecek kadar samimi olmuşlardı?

Gerçi...biz de samimi değildik ama muhabbetimiz çok olmuştu.

Perdeyi kapatıp yatağımın üzerine attığım anahtarı aldım ve odadan çıktım. Aşağı indiğimde Vincent'ı ortalıkta göremedim. Mesaj atmak için telefonumu çıkardım cebimden ama buna gerek kalmadan Vincent dibimde bitti.

"Selam."

Ona gülümsedim ve "Selam." dedim karşılık olarak. Elinde tuttuğu teneke kutuları gösterdi. "Bira sevmediğini bildiğim için sana gazoz aldım yemekhaneden." Beni düşündüğü için mutlu oldum ve bu kez daha içten gülümseme sundum ona. "Teşekkür ederim."

Beklemediğim bir anda kolunu omzuma attığında bir anlığına irkildim ama kendimi toparlamam saniyeler sürdü. "Düşündüm ki," diye konuşmaya başladığında aynı zamanda adımlarını da atmaya başlamıştı. Kolunun altında olan bedenim de onunla birlikte senkronize bir şekilde ilerliyordu. "Bu kalabalığın gürültüsünden uzaklaşıp sahilde yürüyebiliriz. Ne dersin?"

Zaten sahile doğru yürüyorduk. Fikrimin pek de bir önemi yokmuş gibiydi. Gülümsemeye çalışırken başımı sallayıp "Olur." dedim. Bunu yaparken de gözüm bankta oturan Zayn ve Solana'ya takıldı. Solana ona bir şeyler anlatıyordu ancak Zayn pek oralı değildi, bize bakıyordu. Aslında daha çok Vincent'ın omzumdaki koluna bakıyordu. Vincent ile aralarındaki gerginliğin nedenini hala öğrenememiştim ama geçmişten geldiğine emindim.

Birlikte sahile doğru yürürken Vincent'ın kolunun omzumda durmasına izin verdim ama kumsala geldiğimiz anda öne doğru atılıp "Aslında oturabiliriz. Belki sonra yürürüz." dedim ve kolunun altından çıktım. Böyle samimi hareketler beni geriyordu. "Peki." dedi sakince ama ne yapmaya çalıştığımı fark etmiş gibiydi. Kumların üzerinde kendime bir yer bulup oturdum ve hala ayakta dikilen Vincent'e baktım başımı kaldırıp.

"Gelsene."

Elimle yanımda gösterdiğim yere baktı ve yavaşça eğilip oturdu. Elindeki gazoz kutusunu açıp bana uzatırken denize bakıyordu. "Teşekkür ederim." dedim elindekine uzanırken. Hala bana bakmıyordu. Yaptığım şeye bozulmuş muydu?

West CoastHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin