-9-

555 37 13
                                    

"Çok soğuk.. Daha sıkı giyinmeliydim.."

Colette yol boyu sıkı sıkı tuttuğu paltosuna biraz daha sarıldı. Lojman ile hediye dükkanı arasında fazla mesafe yoktu ama yine de bu mesafe onun üşümesi için yeterliydi. Üstelik geç de kalmak üzereydi, ama yerlerde oluşan buzlar yüzünden rahat yürüyemiyordu. Düşmek istemezdi.

Her ne kadar temkinli yürüse de önündeki uzun buz tabakasını göremediği için kaymasına engel olamadı. Kayarak birkaç metre ileri fırladı, kollarını sağa sola sallayıp dengesini sağlamaya çalıştı. Neyse ki düşmedi.

"Umarım biri bugün burada kayıp düşmez." diye düşünürken hemen yanından Edgar kayarak yanından geçti ve son anda direğe tutunarak düşmekten kurtuldu. Yine de kaygandı, düzgün yürümek için bankın kenarlarını tutarak yürümeye devam etti. Colette'i daha sonra gördü. Sanki hiç kaymamış gibi yürümeye çalıştı ama çabası boşunaydı. İki-üç adım sonra tekrardan kayıp yüz üstü yere düştü. "Ben iyiyim, sen devam et." dedi.

Colette çok fazla konuşmak istemese de "Emin misin?" dedi. Yanına güç bela yürüyerek sokak lambasına tutundu, kalkmasına yardım etmek için elini uzattı. İkisi de "Umarım yine aynı şey olmaz." derken aynı anda kayıp tekrar düştüler. Bu şekilde hediye dükkanına varmak zor olacaktı. Yerde oturur pozisyona geldiler. Colette ellerini ovuşturarak ısıtmaya çalışırken Edgar da atkısına daha sıkı sarıldı. Eli yüzünün yakınındayken yan tarafına dönüp uykusu açılsın diye gözlerini ovuşturdu. Esnemesi anlaşılmasın diye elini ağzına bastırdı. Ya o bu konuda başarılı değildi ya da Colette çok dikkatliydi, çoktan Edgar'a "Yine mi uyumadın?" der gibi bakmaya başlamıştı. Bu defa sormadı. Bu konuda en son yaşadıklarında sonra ona bunu sormayacaktı.

Edgar ortamdaki gerginliğin farkındaydı, konuyu dağıtmaya karar verdi:
- Kalkmaya çalışmak yerine patrona söylemek için mazeret mi düşünsek?

Bu kez konuşmak istemeyen Colette'ti. "Patron mazeret kabul etmez." diyerek konuşmayı bitirdi. Ardından Edgar'ın kalksın diye ona elini uzattığını gördü:
- Gerek yok, ben kalkarım.

Edgar başını iki yana salladı:
- Hayır kalkamazsın.
- Evet kalkabilirim.
- Peki hadi kalk.
-.... Tamam.

Ellerini destek almak için yere koydu ve yavaş yavaş ayağa kalktı. "Bak." derken yine dengesini kaybetti. "Yine mi" diye düşünürken bir şey belini kavradı. Düşmemişti.

Edgar, atkısıyla Colette'i tutarken o da yanındaki direği sıkıca kavrayıp ayağa kalktı:
- Madem patron mazeret kabul etmiyor, o zaman gidelim. Hadi yürümeye başla.
- Delirdin mi?! Böyle yürürsek birimiz düşünce diğerimiz de düşer.
- Ya da birbirimizden destek alıp hiç düşmeyiz. Bunu daha fazla konuşmaya gerek yok. Madem patron mazeret kabul etmiyor o zaman çabucak gidelim.

Yol boyu Colette her ne kadar Edgar'a belini bırakmasını söylese de Edgar onu duymamış gibi davrandı, ıslık çalarak yoluna devam etti. Durumdan rahatsız olmuş gibi de görünmüyordu.

••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••

- Hey, ben geldi-.... Ne zamandan beri kolların yaralı geziyorsun??

Crow, son yara bandını da çıkarırken Bibi'ye karşılık verdi:
- Bir haftadır. Bana bir şey olunca hep farkediyorsun. Bu defa neden bu kadar uzun sürdü?
- Ceketini hiç çıkarmıyorsun ki.. Nasıl görebilirim?

Laf tartışmasını kazanan Bibi yanında getirdiği içinde sandviçler olan kese kağıdını çıkardı:
- Bu defa kiminle kavga ettin? Görünüşe bakılırsa bayağı çekişmeli bir kapışma olmuş.

Yalnız Değil  (Brawl Stars) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin